Her şeyin yeni baştan sorgulandığı bir dönemdeyiz; kadınların yapabildikleri ve yapabilirlikleri de bunlardan birisi. ‘Kadın Mücadelesi Her Yerde’ özlü sözü ile HDP Kadın Meclisleri’nin başlattığı kampanya da bu yapabilirlikler arasında. Başlangıçta ‘yerini bilmesi gereken kadınların’ bir oluş içinde ‘yerini keşfeden/öğrenen göçebe kadınlara’ nasıl dönüştüğünü yaşayarak öğreniyoruz.
Bu arada ataerki de boş durmuyor, kadınların tümüyle özel bir yaşam sürmesi gerektiği tezlerini en yetkili ağızlardan dillendiriyor. Evde çocuk ve yaşlı bakımı, ev işleri, eşle ilgili işler, kırda tarla-bahçe işleri. İşsizliğin arttığı bugünlerde de kadınlara evin yolu gösteriliyor: “Kadın yerini bilsin!”
Evcillik ideolojisi ile kadının sabitlendiği bir yaşam sürdürülemez. Arendt’in eşsiz cümleleri ile tamamen özel bir yaşam sürdürmek (1) “… başkaları tarafından görülmenin ve duyulmanın sağladığı gerçeklikten, başkalarıyla ortak bir şeyler dünyası aracılığıyla birleşmenin ve ayrılmanın sağladığı “nesnel” bir ilişkiden, yaşamın kendinden daha kalıcı bir şeyler başarma olanağından yoksun kalmak demektir.”
Kadının ‘bilmesi gerektiği yerin’ dışındaki durumu nasıl? Kamusal kadın bedenselleşmesini kabaca da olsa ortaya koyan seçim sonuçlarına bakabiliriz. TBMM’nde kadın temsili (1), 1935’te % 4.52 olmuş, nerdeyse yüzyıl önceki rakam bu! 1950’de kadın temsili % 0.62. Arada kadın güçlerinin uyukladığı uzun bir dönem var. 2011’de % 14.3 oluyor (11 bağımsız kadın milletvekili giriyor Meclis’e). Haziran 2015 seçimlerinde, bu oran % 17.8 olmuş, bu rakam tarihimizin en yüksek kadın milletvekili oranını gösteriyor. Kasım 2015 seçimlerinde (% 14.7) düşse de, Haziran 2018 seçimlerinde yeniden yükseliyor (% 17.1) kadın oranları. Ne var ki dünya ortalaması yakalanmış değil: Inter Parliamentary Union’ın (IPU) 2017 yılı için hesapladığı dünya ortalaması % 23.4 (2).
Kadın temsilini son yıllarda yukarı çıkarma onurunu bahşeden etki nereden geliyor? Cevap açık, bu HDP’nin etkisi! Aynı kaynağa göre, 24 Haziran 2018 genel seçim sonuçlarına göre HDP, % 38.8 ile milletvekilleri arasında kadın oranı en yüksek parti oldu. Bu rakam etkin kadın güçlerinin varoluş uğraşısı hakkında iyi bir fikir veriyor. Bu oranı, AKP izliyor % 17.6; CHP % 12.3; İyi Parti, % 6.9. MHP’nin ise adı yok!
Türkiye tarihinde kadının görülür ve duyulurluğunu artıran bu nedenle de ataerkinin öfkesine maruz kalan bir kadın hareketi var. Yerini bilen değil, yaşam içinde düşüncesini ve kapladığı yeri sürekli keşfeden, öğrenen bir kadın-oluş! Kadın milletvekili sayısında kendi sınırına yaklaşmış bir parti! İnşa ettiği eşbaşkanlık, kurullarda eşit temsil gibi yeni dil ve kodlarla kadını güçlendiren düşünce ve demokratik eylem. Yurt dışına yapılan herhangi bir ziyarette dostlara sevinçle anlatılabilecek uygulamalar bunlar…
Sevinç mi dedik? Türkiye’de ataerki için bir keder bu! Hatta kadınları güçlendirmeye yönelik politika ve uygulamalar ilkel biçimde cezalandırılıyor: HDP içinde bir yandan erkeklerle eşitlenmeyi bir yandan da kadın-oluşu sonsuzca çoğaltmanın mimarı olan kadınlar cezaevinde! Gültan Kışanak’ın Kürt Siyasetinin Mor Rengi adlı derlemesinde (3), kadınoluşun nasıl bir emekle, alın teri ile inşa edildiği anlatılıyor.
İster cezaevinde ister dışında olsun çoklu, yeğin, etkileşimsel kadın-oluşlar sürüyor. HDP Kadın Meclisleri ilmek ilmek ördüğü güçlü bir çalışma ile AKP-MHP iktidarının hukuk dışı üç uygulamasını kamuoyuna ve özellikle tüm kadınlara anlatıyor. Bir yandan seçilmiş belediyelerin çoğuna atanan kayyumlara, bir yandan infaz yasasının politik hükümlüler ve tutuklulara karşı ayrımcı uygulamasına ve aynı yasa ile kadına şiddet uygulayanlar ile taciz/tecavüz faillerinin serbest bırakılmasına itiraz ediyor. Kadın Meclisleri, ortak varoluşun üretimi için fikirler, imgeler, diller, bilgiler, duygulanımlar ve karşılaşmalar aracılığıyla kadınlarla ve toplumla etkileşmek istiyor, etkileşiyor.
Sara Ahmet’in ifadesiyle “‘burada’ olana dair yeni bir politik yönelim çoğu zaman ‘burada’ olanın ‘burada’ olmayabileceği fikrini önererek iş görür.” Kadınlar üzerindeki neo-liberal ataerkil baskının “burada olmayabileceği” fikrinden hareketle yapabilirliklerimizi sonsuzca artırabilir, kadın mücadelesini her yerde sürdürebilir ve kadından kentler inşa edebiliriz.
Dipnotlar:
(1)Arendt, Hannah (2012). İnsanlık Durumu Seçme Eserler 1, İstanbul: İletişim Yayınları.
(2)<https://dokuz8haber.net/toplumsalcinsiyet/verilerle-tbmm-ve-kadin-meclis-kadinerkek-esitliginde-ne-noktada-dunden-bugune-t bmm-ve-kadinlar/>, 12.06.2020.
(3)Women in Politics-2017” “www./femmesenpolitique_2017_english_web.pdf <http://www./femmesenpolitique_2017_english_web.pdf>, 12.06. 2020.
(4)Gültan Kışanak, Kürt Siyasetinin Mor Rengi, Ankara: Dipnot Yayınları, 2018.