Türkiye’de koronavirüs sayısı tırmanıyor. 1 Haziran sonrasında vaka sayılarında artış olduğunu söyleyen TTB Kovid-19 Danışma ve İzleme Kurulu üyesi Doç. Dr. Yavuz, ilk dalganın henüz bastırılmadığı uyarısında bulundu
Küresel salgın yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) dolayı 13 Haziran itibari ile vaka sayısı 7 milyon 751 bin 888 olarak kaydedilirken, yaşamını yitirenlerin sayısı ise 428 bin 487’ye çıktı. Türkiye’de de vaka sayısı artıyor. Günlük olarak Twitter hesabından resmi açıklamalarda bulunan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 12 Haziran’da 15 kişinin daha hayatını kaybettiğini yeni tanı sayısı ise bin 195 oldu. Böylece toplam can kaybı 4 bin 778’e, vaka sayısı ise 175 bin 218’e yükseldi. Bakan Koca, sayının beklediklerinin üst sınırda olduğunu söylüyor.
TTB toplandı
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi de ülkedeki ilk koronavirüs vakasının açıklanmasından bugüne geçen 3 ayı değerlendirmek üzere online açıklama yaptı. Video konferans yöntemiyle yapılan açıklamaya, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB Kovid-19 Danışma ve İzleme Kurulu üyeleri Prof. Dr. Özlem Azap, Prof. Dr. Kayıhan Pala ve Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz katıldı.
Pandemi sonuç
TTB Başkanı Adıyaman; salgının ekolojik yıkım, doğal yaşam alanlarının tahrip edilmesi, çarpık kentleşme, yaban hayvan ticareti, sürekli genişleyen endüstriyel hayvancılık sektörü başta olmak üzere sosyal ve ekonomik bir dizi etkenin bir sonucu olarak dünyayı tehdit etmeye devam ettiğine vurgu yaptı. Adıyaman, “Ancak pandeminin küresel ölçekte bir krize yol açması meselenin sadece bir yönü; daha az görünür olan diğer yönü ise bu pandeminin kriz içindeki sistemin bir sonucu olması” diye konuştu.
Sayı artıyor
Vaka sayısında dalgalanmanın sürdüğünü dile getiren Adıyaman, her gün testi pozitif çıkan bine yakın hastanın olduğunu hatırlattı. PCR testi negatif olan, ancak Kovid-19 tedavisi alan kaç hastanın olduğunu bilmediklerini kaydeden Adıyaman, “Çünkü açıklanmıyor. Bu süreçte 23’ü hekim 43 sağlık çalışanını kaybettik” dedi.
Sağlık Bakanı susuyor
1 Nisan’da 601 PCR pozitif sağlık çalışanı sayısının 29 Nisan’da on iki katından fazlaya çıkarak 7 bin 428’e ulaştığına değinen Adıyaman, “Bir buçuk aydır bu sayının ne olduğu meçhul çünkü açıklanmıyor, Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanlarının sağlık durumuyla ilgili sessizliğini koruyor. Salgın ‘sırlarla’ yönetiliyor. Hâlâ il pandemi kurullarında sağlık çalışanlarının temsilcileri yer almıyor. Sağlık çalışanları kendi illerindeki vaka ve ölüm sayılarını da normalleşme sürecini de medyadan takip edebiliyorlar ne yazık ki” dedi.
Türkiye 12. sırada
Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz ise Türkiye’nin nüfusa göre dünyanın en kalabalık 17. ülkesi olduğunu belirterek, “Pandeminin üçüncü ayı bittiğinde bütün dünyada Kovid-19 doğrulanmış olgu sayısında 12. sırada, Kovid-19 doğrulanmış ölüm sayısında ise 17. sıradadır. Türkiye, milyon kişi başına toplam doğrulanmış olgu sayısı bakımından komşu ülkelerle karşılaştırıldığında İran ile benzerlik gösteriyor, Bulgaristan ve Yunanistan’da ise toplam doğrulanmış olgu sayısının Türkiye’den daha az olduğu gözleniyor. Türkiye’yi, milyon kişi başına toplam doğrulanmış ölüm sayısı bakımından komşu ülkelerle karşılaştırdığımızda ise toplam ölüm sayısının İran’dan düşük; Bulgaristan ve Yunanistan’dan ise yüksek olduğunu görüyoruz” bilgilerini paylaştı.
Bulaşıcılığı azaltmak önemli
Salgınla mücadelede doğru yöntemin epidemiyoloji bilimine uymak olduğunun altını çizen Yavuz, “Tedavi etmek önemlidir ama salgında başarı, bulaşıcılığı-hastalanmayı önlemektir” dedi. Yavuz, şöyle devam etti: “Pandeminin üçüncü ayı biterken, bilimsel gerekçelere dayandırılamayan erken açılma kararları özellikle 1 Haziran sonrasında hem olgu sayılarında hem de yoğun bakımda tedavi gören ve solunum desteğine gereksinim duyan hasta sayılarında artışa yol açtı. Sağlık Bakanlığı bu artışın sürmemesi ve salgının kontrol altına alınabilmesi için yurttaşlara kişisel önlemlere dikkat etmeleri konusunda ısrarla çağrıda bulunuyor, bu çağrıyı önemsiyoruz; ancak bulaşıcı hastalık salgınları tek başına kişisel önlemlerle kontrol altına alınamaz. Kişisel önlemlere uyulmasının yanı sıra özellikle işyerleri, kamuya açık alanlar ve toplu ulaşım açısından kurumsal önlemlerin alınması, izlenmesi ve denetlenmesi gerekir.”
HABER MERKEZİ