Eylemlerinin 794’üncü haftasında 12 Eylül 1980 askeri darbe döneminde idam edildikten sonra bedeni kaybedilen Veysel Güney’in akıbetini soran Cumartesi Anneleri, ‘Cenazenin kaybettirilmesi insanlığa karşı işlenmiş suç’ açıklamasında bulundular
Gözaltında kaybedilen, faili meçhul cinayete uğrayan yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle eylemlerini sürdüren Cumartesi Anneleri, 794’üncü haftasına ulaşan eylemlerini salgın nedeniyle canlı yayında gerçekleştirdiler. Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemde, 12 Eylül darbesiyle tutuklanıp 10 Haziran 1981’de idam edilen, ancak hala mezar yeri bilinmeyen Veysel Güney’in akıbeti soruldu.
‘Annem ağabeyimin mezarına hasret gitti’
Veysel Güney’in akıbetine ilişkin ilk olarak kardeşi Ayhan Güney söz aldı. Ağabeyinin aralarında ayrılışının 39’uncu yılını geride bıraktığını dile getiren Güney, idam edilmeden önce son bir kez araçta gördüğü ağabeyinin gülerek kendilerini teselli etmeye çalıştığını anlattı. Annesinin “Oğlum ölümden korkmuyor musun?” diye sorduğunda ağabeyinin, “Öyle işkenceler gördüm ki ölüm bana vız gelir” yanıtı verdiğini aktaran Güney, “Annem ağabeyimin mezarına hasret gitti” diye konutu. Güney, annesinin ağabeyi için söylediği şu sözleri paylaştı: “Veysel’in resmini gözlerime çizdim. Adını dillime yazdım. Mezarını kalbime kazdım.”
Güney’in çocuklarına hasret bir şekilde yaşamını yitiren tüm anneleri anmasının ardından sonra ailenin avukatı Ercan Kanar dosya hakkında bilgi verdi.
Dosya AİHM’de
Türkiye’deki tüm mercilere yaptıkları başvuruların ret edilmesi üzerine dosyayı AİHM’e taşıdıklarını söyleyen Av. Kanar, faillerinin cezalandırılması yönünde devletin yaşamını yitirenlerin ailelerine özür borcu olduğunu ifade etti.
Ardından Cumartesi Anneleri adına açıklamayı Yeter Yücel yaptı. 24 yaşındaki Veysel Güney’in 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından 28 Aralık 1980 tarihinde Antep’te bir ev baskınında yaralı olarak gözaltına alındığını belirten Yücel, Güney’in Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No’lu Askeri Mahkemesi’nde yargılandığını söyledi. Yücel, Güney’in yargılandığı davadan avukat talebinin reddedildiğini, savunma hakkının yok sayıldığını vurgulayarak, ilk duruşmasının 6 Şubat 1981’de görüldüğünü kaydetti. Yücel, 17 Şubat 1981 tarihinde görülen ikinci duruşmada Güney’in kendisini suçlayacak deliller olmaksızın idama mahkum edildiğini ifade etti.
Mezar yeri bilinmiyor
Güney’in Meclis kararı olmadan özel kanun çıkartılarak 10 Haziran 1981 tarihinde Antep E Tipi Cezaevi’nde idam edildiğine belirten Yücel, “İdam sonrasında Veysel’in üzerinde bulunan kalemi, sigarası ve çakmağı tutanakla baba Ali Güney’e teslim edildi. Ancak 10 Haziran1981 tarih ve 266 sayılı tutanakla babasına verilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem’e teslim edilen cansız bedeni kaybedildi. Veysel’in idamından 25 yıl sonra onun ilk ifadesini alan ve idamında hazır bulunan savcı Mete Göktürk ‘Adaleti gördünüz mü?’ isimli kitabında Veysel Güney’i suçlayacak delillerinin olmadığını ayrıca yargılamanın tarafsız ve adil bir biçimde yapıldığına dair kuşkuları olduğunu açıkladı” dedi.
Yücel, ailesi ve arkadaşlarının yıllarca mezarını bulmak için mücadele ettiğini, bütün mercilere başvurup, kampanyalar yürüterek hukuk mücadelesinden vazgeçmediklerini, ancak buna rağmen Güney’in mezar yerinin hala öğrenilemediğini vurguladı.
Mezarı açıldı
Yücel, “Yapılan araştırmalar sonucunda 2006 yılında Antep Mezarlıklar Müdürlüğü’nün 9 Haziran 1981 gününe ait son kaydında ‘hüviyeti meçhul’ bir kişinin ‘asılarak idam edildiği’ ve 105341 numaralı mezara gömüldüğü bilgisine ulaşıldı. Antep 5. Asliye Ceza Mahkemesi kararı ile söz konusu mezar açıldı. Mezardan alınan kemik numuneleri Ankara Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Biyoloji İhtisas Dairesi tarafından yapılan kimliklendirme çalışmasında numuneler ile anne Zeynep ve baba Ali Güney arasında kan bağı kurulamadığı yönünde bir rapor hazırlandı” diye belirtti.
Hazırlanan raporun Güney Ailesi’nde gerçeği yansıtıp yansıtmadığı veya Adli Tıp’a gönderilen numunelerin doğru olup olmadığı yönünde derin kuşkuların oluştuğunu söyleyen Yücel, “Kimliği meçhul kişi olarak gömülse de sonuçta 1981 Haziran’ında Gaziantep’te yalnızca Veysel Güney idam edilmişti ve idam edilen kişiye ait olduğu belirtilen mezardaki kalıntıların Veysel’e ait olmadığını iddia etmek inandırıcılıktan uzaktı” şeklinde konuştu.
Yücel, idamın cinayet olduğunu, cenazenin kaybettirilmesinin insanlığa karşı işlenmiş suç olduğunu yineleyerek, “Veysel Güney’i dönemin yasalarını bile çiğneyerek idam edenleri ve onun bedenini kaybedenleri biliyoruz, adalet istiyoruz. Adli ve idari makamları, Veysel Güney’in idamı ve kaybedilmesi ile ilgili yarım asra yaklaşan cezasızlık uygulamasına son vererek adaleti sağlayacak süreci başlatmaya çağırıyoruz” dedi.