Kilyos’ta kaldırıma gömülen kızının cenazesini saklama kapları içinde alarak Mardin’e götürdüklerini söyleyen anne Mecbure Elma, ‘Kızımın cenazesini 26 yıl ayrı kaldığı babasını yanına gömdük. Yaşadığım sürece bu aklımdan gitmeyecek’ dedi
Bitlis’in Yukarı Ölek (Oleka Jor) kırsalındaki Garzan Mezarlığı’ndan 19 Aralık 2017 tarihinde çıkarılarak DNA incelemesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) getirilip, sonrasında plastik kaplar içerisinde Kilyos Kimsesizler Mezarlığı’nda kaldırıma defnedilen cenazelerden birisi Nadire Elma’ya (Nalin Mardin) ait. Mezopotamya Ajansı’ndan İdris Sayılğan’ın haberine göre, kimliği tespitr edilen Elma, 26 yıl aradan sonra doğduğu köyde babasının mezarının yanına defnedildi.
Anne Mecbure Elma (67), kızının 1992 yılında henüz daha 14 yaşındayken devlet şiddeti ile birlikte dil, kültür ve kimliksel sorgulamalar sonucunda dağa çıktı. Bu süreçten sonra daha fazla bakıya maruz kaldıklarını söyleyen anne Mecbure Elma koruculuk dayatması nedneiyle İstanbul’a göç ettiklerini söyledi.
Baba Elma 3 gün sonra yaşamını yitirdi
Nadire, 1999 yılında Siirt’in Baykan ilçesinde çıkan bir çatışmada yanında bulunan 3 arkadaşıyla beraber yaşamını yitirdi. Ailesi, yıllarca haberini alamadıkları kızlarının yaşamını yitirdiğini ancak 2007 yılında öğrenebildi. Yıllarca kızlarının cenazesini arayan aile 2015 yılında kızlarının Garzan Mezarlığı’nda defnedildiği öğrendi.
Kızının mezarını bulduklarında eşi Abdulkerim Elma’nın Batman’da bir hastanede bilinci kapalı şekilde yattığını söyleyen Mecbure Elma, eşinin kulağına ‘Bak, kızımızın cenazesini bulduk. İyileş bu defa birlikte gideceğiz’ dediğini söylüyor. Bu olaydan 3 gün sonra Abdulkerim Elma yaşamını yitirdi.
‘Kimsenin Kürtlere bunu yaşatmaya hakkı yok’
Baba Elma’nın cenazesi Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Eskihisar (Marinê) köyündeki mezarlığa defnedildi. Kilyos Mezarlığı’nda 13 Aralık 2019’da ailesine teslim edilen Nadire Elma’nın cenazesi de 14 Aralık’ta, babasının mezarının hemen yanı başında toprağa verildi.
Eşinin hayattaki en büyük isteğinin kızının kemiklerini bulmak olduğunu anlatan anne Mecbure Elma, yaşadıkları acıyı “Kızının derdi içinde kaldı. Kızının mezarını dünya gözüyle görmedi. Kızımın cenazesini aldığımızda onu da babasının yanına defnettik. Mezarda kavuştular. Kimsenin Kürtlere bunu yaşatmaya hakkı yok” sözleriyle dile getirdi.
2 yıl boyunca aradılar
Yıllar süren hasretin ardından kızının cenazesinin Garzan Mezarlığı’nda olduğunu öğrendiklerinde “Artık bir mezarımız var her zaman ziyarete gelebiliriz” dediklerini ifade eden Elma, fakat aradan bir yıl geçtikten sonra mezarların yıkıldığını, 2 yıl boyunca cenazelerin nerede olduğunu bilmediklerini belirtti. Bundan 7 ay önce mezarlıklardan çıkarılan kemiklerin nereye götürüldüğünü öğrenebildiklerini söyleyen Elma, geçem zaman zarfında önce Bitlis’e giderek kan örneği verdiklerini daha sonra Ankara’nın yolunu tuttuklarını kaydetti.
‘Biz anayız, savaşın son bulmasını istiyoruz’
DNA testlerinin eşleşmesi sonucu cenazelerinin Kilyos Mezarlığı’nda olduğunu öğrendiklerini belirten Elma, şunları söyledi: “Cenazemizi öyle hemen vermediler. Ankara’ya gittik. İstanbul’da gömdüklerini öğrendik. 267 cenazeyi öylece saklama kutularına koyup, üst üste koyarak defnetmişler. Biz anayız, savaşın son bulmasını istiyoruz. Barış istiyoruz. Başkaları neden bayram günü mezarlıklarını ziyaret edebiliyor da biz edemiyoruz. Dert, keder ve acı içindeyiz. Mezarımızı dahi ziyaret edemiyoruz. Neden yıktılar? Kürt olduğumuz için yıktılar. Bize hak görmüyorlar. Niye, biz Kürtlerin de hakkı yok mu? Allah onları nasıl yaratmışsa bizi de öyle yaratmış. Çocuklarımız ana dillerini istiyorlar. 67 yaşındayım ama Türkçe bilmiyorum. Dilimiz için, kimliğimiz için çocuklarımız dağlara çıktı, can verdiler. Öldürdükten yıllar sonra da kemiklerini mezardan çıkarıp, kaçırdılar’
‘Yaşadığım sürece bu aklımdan gitmeyecek’
Kızının kemiklerini kutu içinde alıp, götürüp Mardin’e defnettiklerini belirten Elma, ‘Birazcık insanlıkları olsaydı bunları bize yaşatırlar mıydı?’ diye sorarak bunun zalimlik olduğunu söyledi. Anne Elma, ‘Bir anaya kargo ile çocuğunun kemiklerini gönderdiler. Bir anaya bunu yaşattılar. Çocuklarımızı kutulara koyuyorlar. Bundan daha zor bir şey olabilir mi. Çocuğumun kemiklerini kutu içinde Mardin’e götürüp defnettik. Çocuğumun kemiklerini kutu içinde tutmak kadar büyük bir acı olabilir mi? Yaşadığım sürece bu aklımdan gitmeyecek’ diyerek cenazelere dönük saldırıları eleştirdi.