2019 yılında yaklaşık 919 bin ton atığın çimento fabrikalarında yakıldığı açıklandı. Ağır metallerle dolu tehlikeli atıklar dahil her türden atık yakılırken, çevreye dioksin gibi daha tehlikeli kanserojen atıklar salınıyor
Yusuf Gürsucu/İstanbul
Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB), sektörün 2019 yılında 919 bin ton atık yakıldığını açıkladı. 2016 ile 2019 yılları arasında çimento fabrikaları, yaktıkları atık miktarını 656 bin tondan 919 bin tona çıkararak yüzde 40 artırdığı açıklamalarda yer aldı. TÇMB Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, “Türk çimento sanayisi, alternatif yakıt kullanımı ile kullandığı enerjinin yüzde 7’sini atıklar ile ikame etmektedir. Bu noktada, belediye atıklarından (çöp) üretilecek alternatif yakıtların kullanımında anahtar role sahiptir. Belediyeler veya yatırımcılar, alternatif yakıt üretmek üzere çöp işleme tesislerini (ayrıştırma/kurutma/ek yakıt hazırlama) kurar. Çimento fabrikaları üretilen bu ek yakıtları alır. Böylelikle depolanması gereken atıklar alternatif yakıt olarak değere dönüşür” sözleri sürecin işleyişininin bir yanını ortaya koyarken, çimentocuların sanayi bölgerinde ortaya çıkan ağır metallerle yüklü atık çamurlarını aldığı ve bunun dışında çöp ithalatı ile gelen atıkları da yaktığı bilinmektedir.
Yakmanın sonuçları
İster evsel, ister endüstriyel olsun çöpleri yakmanın çok tehlikeli, insan sağlığı, su temizliği, toprak ve hava kalitesi açısından telafisi mümkün olmayan sonuçları olacağını bilim insanları raporlamış durumda. Yakma sonucu ortaya çıkacak baca gazı emisyonları içinde DİOKSİN ve FURAN gibi atıklar ortaya çıktığı belirlendi. “Dioksin’’ veya “dioksinler ve furanlar’’ terimleri genellikle 210 adet klorlu kirletici, poliklorlu dibenzo-p-dioksinler ve dibenzo furanlardan oluşan bir grup olduğu ve en toksik (zehirli) klorlu organik bileşikler olarak kabul edildikleri bilimsel araştırmalarda yer alıyor ve kalıcı organik kirletici sınıfı olarak tarif ediliyorlar. Aynı zamanda inatçı, kararlı yapıları nedeniyle doğada çok uzun süre boyunca kalıyorlar. Dioksinler ve furanlar çevrede uzun süre kalıcı olmalarının yanında yağda çözülmedikleri, bu nedenle insanların ve hayvanların vücutlarında birikerek çoğaldıklarını ve yine uzun yıllar boyunca vücuttan atılamadıklarını belirtiliyor.
Kanser kaçınılmaz
Uluslararası Kanser Araştırması Ajansı tarafından 1. grupta (İnsanlarda kansere neden olduğu ispatlanmış) gösterilmektedir. Bu konuda en geniş araştırmayı ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) yürütmüş ve bu araştırmanın taslağını 1994 yılında yayınlamıştır (USEPA 1994a). Araştırma sonuçlarına göre, dioksin kanser yapmasının yanında, sinir, bağışıklık ve üreme sistemlerine (sperm sayısında azalma dahil) zarar verebilmekte, doğmamış bebeklerde bozuk oluşumlara, sakatlıklara sebep olabilmekte, endokrin sistemini bozabilmekte ve daha birçok olumsuz etkiye neden olabilmektedir. Atıklar yakıldığında, çok daha zehirli atıklara dönüşerek havaya, suya ve toprağa oradan da besin zinciriyle insana ve diğer canlı bedenlere taşınıyor. Bu atıklar insan bedenine bir kez girdiğinde on yılları aşan süreler boyunca bedenden dışarı atılamıyor. Bedende biriken bu zehirler, zamanla başta kanser olmak üzere, üreme sorunlarına ve akciğer hastalıkları gibi daha birçok sağlık sorununa neden oluyor.
Bir diğer tehlike kül
Atık yakma tesislerinde ve çimento fabrikalarında yakılan her üç ton atıktan yaklaşık bir ton kül oluştuğu belirlenmiştir. Bu tesislerden havaya karışan ağır metal ve KOK’lardan (Kalıcı organik kirleticiler) yüzlerce kat daha fazlası uçan küllerle çevreye yayılmaktadırlar. Ne kadar önlem alınırsa alınsın, kül boşaltım alanlarındaki küllerin rüzgarla birlikte çevreye yayılması engellenememektedir. Kül toplama alanlarının su geçirmez olduğu iddia edilen zemini göreceli bir koruma sağlamaktadır. Küller yok olmamaktadır. İçeriğindeki zehirli atıklar zamanla azalmaz ve aksine daha başka zehirli bileşiklere dönüşmektedir. Sızıntılar yeraltı sularını kirletmektedir. Suyun doğal çevrimi, kirliliği her alana yayar. Besinler kirlenir ve kirlilik sonunda insana kadar ulaşır. Küllerin çeşitli inşaat ve dolgu malzemesi olarak kullanılma düşüncesinin ne kadar büyük sorunlar yarattığı zamanla anlaşılmıştır. 1994-1999 yılları arasında İngiltere’nin Newcastle kasabasında asfaltta dolgu malzemesi olarak kullanılan küllerin etrafa zehirli maddeler sızdırdığı anlaşılması üzerine asfalt sökülmek zorunda kalınmıştır.
Çöp ithalatı
Tehlikeli-tehlikesiz atıkları yakarak enerji üretmek amacıyla yurt dışından çöp ithalatı yapıldığı biliniyor. Bu ithalatı büyütmek amacıyla yönetmelikler yayınlandı. Resmi Gazete’nin 30 Aralık 2016’daki sayısında, ‘Atıkların İthalat Denetimi Tebliği’ ile çöp ithalatı düzenlendi. GPİT listelerinde yer alan kimyasal, sanayi, lastik ve pil gibi birçok atığın ithalatı bu tebliğ ile düzenlendi. Bu ithalatlar ise diğer ithalatlardan çok farklı. Normal ithalatlarda döviz cinsinden borçlanılırken, bu ithalatta döviz girdisi gerçekleşiyor. Çöpünü yollayan ülkeler veya ülke içindeki atıklar para karşılığı atık tesislerine ve çimento fabrikalarına veriliyor. Çöpün taşınma işi de gönderenin uhdesinde. Üste para alarak üretilen enerji, uzun süredir sermaye çevrelerinin de hedefinde. Birçok il merkezinde kurulan ve kurulmak istenen atık tesislerine bir süredir belediyelerin de ilgisinin arttığı izleniyor.
Bu tesislere ilgi neden?
Bir düşünün bir tesis yapıyorsunuz, tesise getirilen atıkları yakmak için ücret alıyorsunuz ve ardından bu atıkları yakıp enerji üretiyorsunuz veya çimento fabrikalarında enerji maliyetlerini düşüren özelliği nedeniyle sermaye döngüsünde özel bir kârlılığı ortaya çıkarmaktadır. Sermayenin arayıp da bulamayacağı çok tatlı, bir sermaye birikim süreci olarak değerlendirilmektedir. AB ülkelerinin ve Türkiye’nin de taraf olduğu “Kalıcı Organik Kirleticilere İlişkin Stockholm Sözleşmesi” gereği atık miktarlarındaki mevcut durumun değiştirilerek atık oranlarının daha aşağı seviyelere çekme kararı sonrasında bu tesis sahiplerinin bunu karşılamak yerine, Avrupa’nın bu tesislerin kapatılması yönünde uyguladığı teşviklerle tesisleri Türkiye’ye kaydırılması sağlanmıştır. Çimento fabrikaları iktidarın özel ilgi alanında olan inşaatçılığın temel girdisini üretmeleri nedeniyle desteklenirken Avrupa çimento sanayisini de Türkiye’ye kaydırdığı izlenmektedir.
Kontrol yabancılarda
TÇMB verilerine Türkiye’de 74 adet çimento ve öğütme, onlarca da beton fabrikası bulunuyor. Sektör yabancıların ya da yabancı ortakların kontrolü altında. Dünya çimento tekelleri arasında yer alan Fransız Vicat-Parficim, Ankara ve Konya’da 2 fabrika işletiyor. Taiwan Cement Corporation ile ortak olan Oyak Çimento ise 6 fabrika ile üretim yapıyor. Sektörün büyük üreticileri arasında bulunan ADOÇİM Yunanistan merkezli Titan Çimento ile ortak. Akçansa ise İngiliz HeidelbergCement ve Sabancı ortaklığı olan şirket, üç fabrikasında çimento ve klinker üretimi yapıyor. Ayrıca Akçansa, iştiraki olan Betonsa ile 35 tesiste beton üretimi yapıyor. 12 ülkede faaliyet gösteren İspanya merkezli Votorantim Çimento da sektörde tekel haline gelen şirketlerden biri. Şirketin Türkiye’de 5 fabrikası ve 14 hazır beton tesisi var. Sektördeki güçlü bir diğer yabancı şirket ise İtalyan Cimentir. 2001 yılında Çimentaş’ı satın alarak Türkiye’ye giren firma 5 fabrikada söz sahibi. 6 fabrika ve çok sayıda beton üretim tesisi olan Sabancı Grup’a ait Çimsa’nın yüzde 8’i İngilizlere ait. Bunların yanında yine yabancı ortaklıkları olduğu belirtilen Limak Çimento 10 fabrika, Aşkale çimento 6 fabrika, Sanko Holding 4 fabrika, Batıçim 2 fabrika ve diğerleri piyasayı tamamlayan şirketler.
Avrupa çöp yakma raporları
Çimento fabrikaları ile atık yakma tesisleri AB’yi örnek göstererek atıkların yakıldığı ve hiçbir zararının olmadığı açıklamalarda yer alıyor. Ancak durum hiç de böyle değil. Almanya Avrupa’da evsel çöpün yüzde 70’ini geri dönüşüm koşullarıyla sağlıyor. Ancak buna rağmen çöplerin yüzde 16’sının geri dönüştürülebildiği araştırma şirketi Conversio tarafından belirlenmiş. Yüzde 16’dan geri kalan çöpler ise ya ihraç ediliyor ya da yakma tesislerinde yakılıyor. Alman Çevre Yardımı kuruluşunda dönüşüm ekonomisi uzmanı olan Thomas Fischer, “Çöplerin yakılması temiz ve atıksız bir yöntemmiş gibi yansıtılıyor, ancak bu kesinlikle doğru değil” diyor. Fischer, atığın da atığının var olduğunu ve bu atıkların yüksek derecede zehirli atık olarak karşımıza çıktığını belirtiyor. Fischer, yakma işlemi sırasında dioksin ve furan gibi direkt kanserojen maddelerin yanı sıra zehirli kül ve tozun ortaya çıktığını söylüyor. Almanya Çevre ve Doğayı Koruma Birliği tarafından sunulan verilere göre, çöpler yakıldıktan sonra ortaya çıkan maddeler kanser, solunum yolu hastalıkları ve doğuştan sakatlıklara neden oluyor. Bu sebeplerle Almanya’da bu tesislere karşı ciddi tepkiler ortaya çıkması sonrası Türkiye bu tesislerin taşınacağı uygun ülkeler içinde yer almıştı.