ABD’nin iki bakana yönelik yaptırımlarının perde arkasını değerlendiren Prof. Dr. Baskın Oran yaptırımların perde arkasının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya ile sürekli “flört” halinde olması olarak değerlendirdi
ABD’li rahip Brunson’ın ev hapsi koşulu ile tahliye edilmesi ardından ABD ile Türkiye arasındaki karşılıklı sert açıklamalarla gerilen ilişkiler, ABD’nin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e yaptırım uygulamasına kadar vardı. Soylu ve Gül’ün Brunson’ın tutuklanmasında rolleri olduğu gerekçesiyle yaptırıma tabi tutulurken, ABD ise Brunson serbest bırakılana kadar bu yaptırımların devamının geleceğini açıkladı. Türkiye ise bu yaptırımlara karşı “gereğini yaparız” diyor.
‘Yaptırımların arkasında Suriye var’
“Tekmili birden IŞİD: El Kaide’den IŞİD’e, Amerika için cihat” kitabının yazarı Hamide Yiğit, ABD’nin iki bakana yaptırımlarının nedeninin Brunson’un serbest bırakılması veya tutuklanması meselesi olmadığını, bu yaptırımların Ortadoğu’daki özellikle de Suriye’deki gelişmelerle ilgisi olduğunu vurguladı. Suriye savaşında bir eşiğe gelindiğini ve gelinen bu eşikte Türkiye’nin zorunlu olarak bir çözüm noktasına getirilmeye çalışıldığına işaret eden Yiğit, bu anlamda Türkiye’nin kuşatıldığını belirtti.
Yiğit şöyle devam etti: “Bu kuşatma bir yaptırımın arkasında bir şeyleri yaptırma isteğini içeriyor bana göre. Bu yaptırma isteği en büyük olasılık olarak Kürtlerle ilgili çözüm olabilir, sonrasında Suriye’de biriken cihatçılarla ilgili Türkiye’yi çözüme razı getirme olabilir diye düşünüyorum. Ortadoğu ile ilgili gelişmelerle bağlantısını kuruyorum. Türkiye’nin Rusya’ya yönelmemesi için Suriye politikası ile ilgili Türkiye hükümetinin sıkıştırılması olduğunu düşünüyorum . Yoksa eğer Türkiye ile ilgili bu ekonomik yaptırımları devreye sokacak olsaydı ABD, Rıza Zarrab davası sürecinde pazarlığa sokardı. Bu konuda ABD’nin elinde epeyce bir malzeme var. Yaptırımların anlamı benim için dış politika ile ilgili hükümete bir şeyleri yaptırmak. ”
‘AKP sözlerinin arkasında durmaz’
ABD’nin yaptırımlarına karşı Türkiye’den gelen “gereğini yaparız” şeklinde açıklamaları ise karşılıklı bir restleşmeden ibaret gören Yiğit, “Herkesim bu denklemde elindeki kozu güçlendirmeye bakar. Doğrudan boyun eğme şeklinde değil, pazarlık gücünü artırmaya yönelik taktikler uygulanır. Suriye’deki bütün o savaşın geriye kalan olumsuzluklarını tek başına üstlenmek durumunda kalacaktır AKP hükümeti. Bu yüzden pazarlık gücünü elinden bırakmak istemez. Rusya ile bu anlamda görüşmeler yapacak, göz kırpmalar olacak ve orta vadeli bir anlaşmaya varılana kadar muhtemelen karşılıkla restleşme olacak. Brunson’u hemen de bırakabilir ama o boyun eğiş başka yerden başka tavizleri getirecektir. AKP hükümetinin bu yaptırımlar karşısında gerekeni yaparız söyleminin arkasında duracağını çok düşünmüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin eninde sonunda Suriye meselesinde orta halli bir anlaşmaya boyun eğeceği görüşünde olan Yiğit, yine Ortadoğu politikasının iflasının faturasının Türkiye’ye kesilmesinin kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
‘Tek adam ipleri elinden kaçırdı’
Prof. Dr. Baskın Oran da yaptırımların perde arkasının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya ile sürekli “flört” halinde olması olarak değerlendirdi. Brunson meselesini “rezalet” olarak nitelendiren Oran, “Kürtleri Hristiyanlaştırıyor muş! Kürtler de çok hazırdılar Hristiyan olmaya. Veya Kilisesinde sıraların üzerinde ‘Türkler oturamaz’ yazıyormuş. Böyle mantıksızlık olur mu? Dinini yaymak yasak mı Türkiye’de ? Yasaksa önce 7 milyarlık bütçeyi beğenmeyen Diyaneti kapatsınlar. Bu tek adam rejimi tamamen kaçırdı ipleri elinden” şeklinde konuştu.
‘İnatlaşarak politika yürütülmez’
ABD’den gelen yaptırım açıklamalarına karşı Erdoğan ve hükümetten gelen tepkileri değerlendiren Oran, Erdoğan ve hükümetin bu sert tepkilerine karşın ellerinde ABD’ye karşı kullanabilecekleri bir kozun olmadığını belirtti. Oran, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bütün bunlar iç ve dış politikada fena halde sıkışmış olan Erdoğan’ın İslamcıları yanında tutmak için aldığı tedbirler. Fakat bu Türkiye’ye çok büyük zarar veriyor. Bir zamanlar politika ‘komşularla sıfır sorundu. Şimdi o politika değişti herkesle sorun politikası haline geldi. Türk dış politikası hiç bir zaman bu hale düşmedi. İnatlaşarak politika yürütülmez. Bu işin sonu kötü. Türkiye’nin şu sıralar nefes alacak hali yok.”
MA / Diren Yurtsever