Vekilliklerin Anayasa’ya aykırı bir şekilde düşürüldüğünü söyleyen Av. Ercan Kanar, Nazi hukukunun devrede olduğunu vurguladı. ÖHD’den Ferhat Boğatekin de ülkede hukuksuzluğun belirgin bir hal aldığını kaydetti
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları ile CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun milletvekilliklerinin düşürülmesinin yankıları sürüyor. Avukat Ercan Kanar ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Eşbaşkanı Ferat Boğatekin konuyu Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi.
Vekilliklerin düşürülmesinin Anayasa’nın 83’üncü Maddesi’ne aykırı olduğunu söyleyen Av. Ercan Kanar, vekillikleri düşürülen isimlerin TBMM’nin 27’nci Yasama Dönemi’nde seçildiklerini ve yeniden dokunulmazlık hakkı kazandıklarını anımsattı. Yeniden dokunulmazlık hakkı kazanan bu isimlerin eski kovuşturma ve soruşturmalarının Anayasa gereği olarak dönem sonuna bırakılması gerektiğini dile getiren Kanar, “Eğer 27’inci Dönem’de seçilen bu isimler hakkında yeni bir soruşturma ve kovuşturma varsa o zaman da fezlekenin okunması ile vekillikler kaldırılmaz ancak milletvekillerinin oyları ile kaldırılır. Yani nerden bakılırsa bakılsın, Anayasaya aykırı bir uygulama” dedi.
‘CHP’nin suçu’
Anayasa’nın 83’üncü Maddesi’nin 3’üncü Fıkrası’nda ek geçici 20’nci Madde’de 2016 yılında değişiklik yapıldığını hatırlatan Kanar, uygulamanın 2016 yılında yapılan değişikliğe bile uygun olmadığını ifade etti. Son uygulamanın temelden yanlış olduğunun altını çizen Kanar, 2016 yılında yapılan değişiklikte CHP’nin “suçu” olduğunu belirtti. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun o dönem “Anayasaya aykırı ama biz yine de destekleyeceğiz” açıklamasını atıfta bulunan Kanar, CHP’nin o dönemden bugüne yanlış politika izlediğini ifade etti. Vekilliklerin düşürüldüğü gün CHP’li yetkililerin yaptığı açıklamaların “kaypakça” olduğunu söyleyen Kanar, CHP’ye düşmanlık beslendiği yönünde açıklamalar yapıldığını ancak esas olarak HDP’nin hedef alındığını belirtti.
Uygulamanın diğer anlamıyla da seçmen iradesinin gaspı anlamına geldiğinin altını çizen Kanar, “Bugün Türkiye’de bir hukuk devleti söz konusu değil. Bırakalım hukuk devletini yasa devleti bile söz konusu değil. Bir Nazi hukuku var. Nazi hukukunda yapılan işlerin usulen yasaya ve anayasa uygun olması önemli değildir. Baştaki diktatörün kararları ve istekleri önemlidir. Yasanın yerini onun emirleri ve istekleri alır. Bugün de Türkiye’de yapılan bir Nazi hukukudur” diye konuştu.
Salgın Allah’ın lütfu sayıldı
Bütün anti demokratik rejimlerin afet ve salgın gibi süreçleri “Allah’ın bir lütfu” olarak gördüklerini söyleyen Kanar, bu tarz dönemlerde baskıcı rejimlerin yangından mal kaçırırcasına fırsattan istifade ettiklerine dikkat çekti: “Çünkü ortam müsait. Nüfusun önemli bir bölümünün Anayasa’ya aykırı bir şekilde evlere kapatıldığı yine medyanın önemli bir kısmının teslim alındığı, şeffaflığın zerresinin kalmadığı bir ortamda bu tür uygulamalar daha da çoğalır. Mesela; eşitlik ilkesine aykırı ayrımcı infaz yasasını bu süreçte geçirdiler. Şimdi de faşist bir bekçi yasasını görüşüyorlar. Tüm bunlar sivil darbe uygulamaları.”
CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun salgından kaynaklı serbest bırakılıp, HDP milletvekilleri Güven ve Farisoğulları’nın bırakılmamasının ise ayrımcı bir uygulama olduğunu vurgulayan Kanar, “Son yapılanlar mevcut yönetimin politikalarının iflas ettiğinin somut göstergesidir. İktidar bitiş sürecine girdi, onun telaşı ile saldırıyorlar ama korkunun ecele faydası yok. Hiçbir baskı uygulaması hiçbir diktatörü kurtaramamıştır. Bunları da kurtaramayacaktır” diye konuştu.
Boğatekin: Hukuksuzluk belirgin hal aldı
ÖHD İstanbul Eş Sözcüsü Ferhat Boğatekin de Türkiye’de hukuksuzluğun ve adaletsizliğin belirgin bir hal aldığını söyledi. CHP Milletvekili Berberoğlu’nun koronvirüs nedeniyle tahliye edilmesini HDP’li vekillerin tahliye edilmemesinin eşitlik ilkesinin ihmali anlamına geldiğini ifade eden Boğatekin, “Hukukta veya infaz düzenlemesinde kişiye göre ve duruma göre bir ayrımcılık, eşitsizlik uygulandığı ortada. Özünde bakıldığında milletvekillerinin bazılarının görevden alınması bile başlı başına hukuksuzluktur. CHP’nin millet iradesi de HDP’lilerin görevden alınması millet iradesi değilmiş gibi değerlendiriliyor. İnfaz sisteminde kişiye göre muamele yapılması, kişiye göre özgürlüğün sağlanması tamamen hukuksuzluktur, kabul edilemez. Hukuken de bunun kabul edilmesi mümkün değil. Son infaz düzenlemesiyle beraber bakıldığında bu hukuksuzlukların devam edeceği görülüyor” dedi.
Boğatekin, “Neden aynı şartlarda aynı koşulardaki insanların biri bırakılıyor diğeri bırakılmıyor. Hukuken bakıldığında da hukukun insanları ya da kişileri en azından değerlendirirken, eşit şekilde yaklaşması gerekiyor. Sonuçta suçlamalar ya da suç anlamında eğer gerçekten hukuk işletilecekse; ikisinin de kesinleşmiş cezaları var. Haliyle hem toplumda hem de hukuki açıdan da bir eşitsizliğin olduğu ortada” diye konuştu.
İSTANBUL