Üç ismin vekilliklerinin düşürülmesine tepki gösteren İzmir’deki siyasetçi, sendikacı ve insan hakları savunucuları, iktidarın her sıkıştığında bu adımlara başvurduğunu belirterek ortak mücadeleye vurgu yaptı
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları ile CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun milletvekilliklerinin düşürülmesine tepkiler devam ediyor.
HDP: Toplumu susturmuş olursunuz
HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, iktidarın her sıkıştığında partilerine ve Kürt halkına yönelik düşmanlığa başvurduğunu ifade etti. “HDP’yi siyaset yapamaz hale getirdiğinizde aslında tüm toplumu bu biçimde susturmuş olursunuz” diyen Çepni, saldırının bir kez daha Saray’a biat etmeyen herkesin darbeyle karşı karşıya olduklarını gösterdiğini söyledi. Çepni, parti olarak bundan sonra da faşizme karşı mücadele hattını örgütleyeceklerini söyledi.
CHP: Meclis’e darbe
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, 3 ismin milletvekilliğinin düşürülmesinin Meclis’e yapılan bir darbe olduğunu ifade etti. Beko, Berberoğlu’nun Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuruya yanıt verilmeden böylesi bir kararın alınmasının da oy veren halka en büyük saygısızlık olduğunu söyledi. Beko, Türkiye’deki demokrasi güçlerinin bu darbeye karşı ortak bir mücadele yürüteceğine inandığını belirtti.
EMEP: Çare baskıda aranıyor
Emek Partisi (EMEP) İzmir İl Başkanı Emine Uyar, vekilliklerin düşürülmesinin siyasi bir karar olduğunu belirtti. Uyar, iktidarın halkın artan sorunları ve huzursuzluğu karşısında çareyi baskı politikalarını arttırmakta aradığını söyledi. Bütün bunlara karşı, halkın, işçi ve emekçilerin çıkarları doğrultusunda muhalif güçlerinin ortak hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Uyar, şunları söyledi: “Zamanında dokunulmazlıkların kaldırılmasına evet diyerek bugünlere gelinmesinin yolunu açmış olan CHP, bu süreçte alacağı tavırla bunu telafi etmelidir. Tek adam tek parti iktidarından kurtulmak gereklidir ancak eski parlamenter sisteme dönmek de çözüm olmayacaktır.”
DİSK: Sandığa gömüleceğinin kaygısı
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, Türkiye’nin OHAL’lerle yönetildiğini söyledi. Sarı, halkın iradesiyle seçilmiş tüm milletvekillerinin güvence altında olması gerekirken, yaşananların seçimi anlamsızlaştırmak adına yapıldığı ifade etti. AKP’nin, sandığa doğru gidilirken aslında gömüleceğinin kaygısını yaşadığını dile getiren Sarı, “Vekillerin düşürülmesi halkın oy hakkına yapılan bir saygısızlıktır” dedi.
İHD: Demokrasi sözde kaldı
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şube yöneticisi Ahmet Çiçek ise, Türkiye’nin otoriterleştiğine işaret etti. “Demokrasi sözde kalan bir söylemdir. Keyfi yönetim vardır. Seçilmişlerin herhangi bir söz hakkı kalmamıştır” diyen Çiçek, Kürt sorununda çözümün askeri ve güvenlikçi yaklaşımlara havale edildiğini ve bu yaklaşımdan yeni gerilimler çıkacağına dikkat çekti. Tüm vekillere seslenen Çiçek, “Bugün Kürtlere, muhaliflere yapılanlar yarın size de yapılabilir. İradeye sahip çıkmalısınız. Susmayın sustukça sıra size gelebilir” dedi.
TİHV: Hak ayaklar altında
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Üsterci de, 3 isimin vekilliklerinin düşürülmesini; seçme-seçilme ve adil yargılanma hakkının ayaklar altına alınması olarak yorumladı. Demokrasinin vazgeçilmez koşulu kuvvetler ayrılığı ilkesinin, bu uygulama ile tümden yok edildiğini vurgulayan Üsterci, “Böylelikle bu ilkenin iki bağımsız ögesini oluşturan Meclis ve Yargı, denge ve denetleme işlevlerini kaybederek, yürütmenin emirlerini yerine getiren, basit birer meşrulaştırma aracına dönüştürülmüşlerdir. Eğer hala yurttaş olarak kalmak istiyorsak, bu örnekte seçme hakkımıza ve irademize olduğu gibi her alanda haklarımıza ve irademize sahip çıkmamız gerekiyor” dedi.
Kaynak: MA