HDP’li vekiller Leyla Güven ve Musa Farisoğuları’nın avukatları, cemaatin hazırladığı dosyalar üzerinden alınan kararlar ve AYM’nin nihayi kararı beklenmeden atılan bu adımı hukuksuz olarak niteledi
Milletvekillikleri düşürülen HDP ve CHP’li 3 vekil onanmış cezaları nedeniyle tutuklanmalarına vekillerin avukatları tepki gösterdi. Güven’in avukatı Reyhan Yalçındağ, mevcut ceza infaz yasasına göre Güven’in cezaevine girmemesi gerektiğini vurguladı. Ceza infazının bitimine 2 ay gibi bir süre kaldığına dikkat çeken Yalçındağ, denetimli serbestlik hükümlerinden yararlandırılması gerektiğini söyledi. Güven’in cezaevinde geçirmesi gereken herhangi bir cezası olmadığını vurgulayan Yalçındağ, Güven’in kesinleşen cezasından 4 yıl 9 ay cezaevinde geçirdiğini hatırlattı.
AYM kararları
Milletvekillikleri meselesinden ayrı olarak tutuklama kararının, Anayasa ve taraf olunan uluslararası sözleşmelerde koruma altına alınan hak ihlalleri halinde değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden Yalçındağ, her iki milletvekilinin Anayasa Mahkemesi’nde devam eden bireysel başvurularının sonuçlanmadığını vurguladı. Yalçındağ, yerel mahkemelerin ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yapma haklarıyla ilgili verilen mahkumiyet kararlarının hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne hem Anayasaya aykırılık teşkil etmesinden bahisle Anayasa Mahkemesince (AYM) verilen onlarca ihlal kararlarının olduğunu anımsattı.
Siyasi faaliyetten ceza
AYM tarafından karar verilmesi beklemeksizin milletvekilliklerinin düşürülmesinin demokratik siyaset yapma hakkının ihlali olduğunu vurgulayan Yalçındağ, “Sayın Farisoğulları ve Güven’in ceza almalarına yol açan KCK dosyası cemaat yapılanması içinde bulunan yargıçların, hakimlerin, kolluk görevlilerinin yaptığı hukuka aykırı teknik takip ve kumpas delillerle oluşturulan bir dosyadır. 2009’da dönemin DTK ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) belediye başkanları, üyelerine dönük bir kumpas dosyasıdır. Sayın Güven, o dönem Viranşehir Belediye Başkanı olduğu için yargılandı. Tutuklandı. Dosya kapsamının tamamı BDP’nin kadın meclisi tarafından belediye başkanlıklarına kadın aday gösterilenler arasında bulunmasıydı. Farisoğulları ise BDP’nin MYK’sinde olmasından kaynaklı ceza aldı” diye konuştu.
Ayrımcılık var
Güven’in avukatlarından Serdar Çelebi ise KCK Ana Davası’nın kumpaslar sonucu oluşturulduğunu, bunun resmi kurumlarca tespit edildiğini ve Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan bir raporda da buna yer verildiğini anımsattı. Güven’in infaz ettirilen 2 aylık cezasının bir çağrı kağıdıyla davet edilerek yerine getirilebileceğini hatırlatan Çelebi, “Yargının bu kadar hızlı işlediği başka davalar yok. Sadece siyasi iktidarın parmağının olmasıyla bu kadar hızlı sonuçlanabiliyor. Dilekçe dahi vermekte zorlandığımız bir yargı, 2 saat içinde yargılama kararı çıkarabildi. Normal şartlarda bir yılın altına düştüğünde mahkemenin uygun göreceği bir adli kontrol tedbiri konulabiliyor. İmza yükümlülüğü, farklı bir kurumda hizmet, şehri terk etmemek gibi adli kontrol tedbirleri konulabiliyor. 2 ay gibi bir süre bir milletvekili, bir halkın iradesini temsil ediyor ama bu tür tedbirlere başvurulmuyor. Apar topar cezaevine gönderip ceza infaz ettirilmek isteniyor. Mevzuat açısından şartlara uygun olabilir ama hukuki olduğunu söylemek çok zor” ifadelerini kullandı.
Kaçma şüpheleri yok
Meclisin kapanması veya yasama döneminin bitiminin beklenmesi gerektiğine dikkat çeken Çelebi, “Sayın Güven’in yurtdışına çıkış yasağı da vardı. Cezasının kesinleştiğini bilmesine rağmen hiçbir yere gitmedi. Dolayısıyla kaçma şüphesi yok. Sayın Farisoğulları’nın yurt dışına çıkış yasağı olmamasına rağmen gitmedi, yasama faaliyetlerine devam etti. Adli kontrol tedbirlerine başvurulmadan verilen tutuklama karar ayrımcılıktır, siyasi faaliyetlerin engellenmesine yönelik olduğu çok rahat çıkarılabilir” diye ekledi.
Kaynak: MA