Vekilliğinin düşürülmesinin ardından tutuklanan Leyla Güven, AKP’nin Kürde gelince, milli iradeyi unutarak halkın iradesine darbe yaptığını söyleyerek, ‘Faşist cepheye karşı direnmenin dışında başka bir şans yoktur’ dedi
Vekilliği düşürülen Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, KCK ana davası kapsamında aldığı 6 yıl 3 ay hapis cezasından kalan 2 aylık ceza nedeniyle dün gece gözaltına alınarak tutuklandı. Güven, tutuklanmadan önce Mezopotamya Ajansı’ndan Arjin Dilek Öncel ve Cahit Özbek’e değerlendirmelerde bulundu.
1994 yılında Demokrasi Partisi (DEP) milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırıldığını anımsatan Güven, 2016’da HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla bu hukuksuz sürecin devam ettiğini söyledi. Güven, bu süreçte CHP’nin tavrına ve rolüne değinerek, ‘CHP adeta AKP ve MHP’nin çizdiği rota doğrultusunda onlarla beraber hareket etti. Ve bugün sıra CHP’ye geldi. CHP’li bir milletvekilinin dokunulmazlığı bizimkilerle birlikte kaldırıldı’ diye belirtti.
‘Bu ülkede demokrasiden söz edilemez’
Güven, Türkiye’nin hukuk temellerini atanlardan Mahmut Esat Bozkurt’un “Benim fikrim, kanaatim şudur ki, bu memleketin kendisi Türk’tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmak, köle olmaktır” sözünü hatırlatarak, “İşte bu cumhuriyet, böyle bir zihniyetle bugüne geldi” dedi. Bu zihniyetin Kürdü tanımadığını söyleyen Güven, bu zihniyetin sömürge zihniyeti olduğunu ifade etti. Güven, ‘Sadece vekillikler üzerinden olaylara bakamayız. Kürdün belediyelerine el konulduğunda, diğer kesimler izlememeliydi. Kürtlerin binlerce siyasetçisi kelepçelenip evleri hukuksuzca basıldığında diğer kesimler izlememeliydi, beklememeydi. Çünkü bu faşizmin bir gün kendilerine döneceğini bilmeliydiler. Ama böyle olmadı maalesef. 4 Kasım darbesinde Kürt milletvekilleri tutuklandı. Bu ülkede 6 milyon oy almış bir partinin eş genel başkanları tutuklandı. Yüzlerce belediyelere el konuldu. Ama kendine sol, sosyalist, demokratik ve devrimci diyen kesimlerin topyekûn ayağa kalkmaması sonucu AKP ve MHP bundan güç alarak, bu faşizmi sürdürdü. Çünkü şuanda hukuk ayaklar altına alınmış. AKP diyor ki, ben yaparım kimse bana hesap sormaz. Çünkü hesap sorma mekanizması ortadan kalktı. Medya, yargı her şey tekelleşti. Kuvvetler ayrılığı ortadan kaldırıldı. Muhalefet sürekli ‘Bu kadarda olmaz’ dedikçe gördük ki evet, bu kadar da oluyor. Eğer bir ülkede insanların cenazeleri kargoyla geliyorsa, eğer bir ülkede ölüler mezarda rahat bırakılmıyorsa, bir ülkede aileler çocuklarının kemiklerini arıyorsa, demek ki bu ülkede demokrasiden bahsedilemez. Adaletten bahsedilmez. Dolayısıyla kıyameti koparmamız gereken durumlar bunlar’ dedi.
‘Kürde kalan direnmektir’
Hakkari halkının iradesinin gasp edildiğini sözlerine ekleyen Güven, “Evet, ben Hakkâri halkını iradesiyim. Sadece bir birey değil, bir halkın temsilcisiyim. Kaldı ki ben cezaevinde seçildim. Aynı şekilde Musa Farisoğulları Diyarbakır halkının iradesidir. Yine Enis Berberoğlu İstanbul halkının iradesidir. Bunları yok sayarak, sabah akşam milli irade deyip gezen AKP, Kürde gelince, muhalefete gelince, milli iradeyi unutarak mecliste halkın iradesine darbe yapıyor. O yüzden sadece vekillikler kaldırıldı üzerinden durumu okumamak gerekiyor. Bu bir faşist cephedir. Bu faşist cepheye karşı direnmenin dışında başka bir şans yoktur. Ape Musa’nın dediği gibi ‘Kürde kalan direnmektir’. Onun ötesi gerçekten boştur. Değiştirmenin ve dönüştürmenin şu aşamada hiçbir etkisi yoktur. Konuşulması gereken şey, bu cephe karşısında demokrasi cephesinin oluşturulmasıdır. Ötekileştirilen, yok sayılan, asimile edilen herkesin aynı cepheden demokratik bir cephe oluşturarak buna dur demesi mümkündür. Umut ediyoruz ki bu vekilliklerin düşürülmesiyle bu cephe daha da güçlenir. Ve bu cephe, artık ‘yeter’ deyip ‘bizde örgütlenelim’ demeli. Nasıl ki onlar, ayrı ayrı düşüncelerine rağmen bir araya gelebiliyorlarsa, bizde ortak paydalarda bir araya gelebiliriz demeliyiz artık” diye belirtti.
‘Baş müzakereci Öcalan’
KCK operasyonlarını yapan FETÖ’cü hâkimlerin şu anda cezaevinde olduğunu hatırlatan Güven, şöyle devam etti: “O dönem o dosyada bende yargılandım, bizi yargılayan mahkeme başkanı Menderes Yılmaz, şuan iki müebbet almış cezaevinde yatıyor. Ama biz onun verdiği kararla şuan yargılanıyoruz. Yani o yargılama sürdü ve bugün cezamız onaylandı ve vekilliğimiz düştü. Peki, bunlara FETÖ’cü diyorsanız bunlar gerçekten darbeciyse, onların aldığı kararı neden Meclis’e getirip uyguluyorsunuz? Yani bu çelişkiler bile her şeyi gösteriyor. Ama ne olursa olsun biz bu ülkede demokrasinin gerçek anlamda hayat bulması için mücadele edeceğiz. Parlamento zeminini terk etmeyeceğiz, bununla birlikte bütün alanlarda mücadelemizi yürüteceğiz. Dolayısıyla bu sorun güvenlikçi politikalarla çözülmez. Darbeler yapılarak, halkın iradesine karşı kayyımlarla çözülmez. Bu sorunun aklıselim bir yolu var. Oda çözümde baş müzakereci olan Sayın Öcalan’dır. İmralı kapısının açacaksınız, gideceksiniz Sayın Öcalan’la görüşüp bu sorunu çözeceksiniz. O zaman Türkiye’de bütün sorunlarda beraberinde çözülür diye düşünüyorum. Bunun dışında her şey zaman kaybıdır.”