Hükümet kültür-sanat alanında üretim yapanlar için destek paketi açıklamadı. Ekonomik zorluklarla baş başa bırakılan tiyatrolar ile 427 tiyatronun bir araya gelerek kurduğu Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi’ni Nevzat Süs ile konuştuk
Neğşirvan Güner
Koronavirüs salgını nedeniyle 16 Mart’ta perdelerini kapatmak zorunda kalan tiyatro salonları, zorlu bir sürecin içinde tek başlarına bırakıldı. Alışveriş merkezlerinden bile önce kapatılan yerler arasında ilk sırada olan özel veya bağımsız tiyatrolara hükümet tarafından şu ana kadar herhangi bir destek de verilmedi. Kesilen her bilet başına yüzde 18 vergi ödemek zorunda bırakılan 427 tiyatro bir araya gelerek Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi’ni kurdu. İnisiyatif taleplerini 7 maddelik bir metin ile duyurdu ve bir imza kampanyası başlattı. Şu ana kadar 32 bini aşkın yurttaşın imzalarıyla destek verdiği kampanya devam ediyor. 1 Haziran’dan itibaren “normalleşme” sürecinin tekrardan başlamasıyla 1 Temmuz’da tiyatroların da açılabileceği belirtildi. Ekonomik zorluklarla mücadele eden tiyatroların salgın sürecinde yaşadıklarını Altkat Sanat Tiyatrosu’ndan Nevzat Süs ile konuştuk.
- Koronavirüs salgını sürecinin başlaması ile bağımsız tiyatroların içinde bırakıldığı durumu kısaca anlatabilir misiniz?
Fotoğrafı iyi görebilmek adına koronavirüs salgınından öncesine de bakmakta yarar var. Türkiye’de sanatçılar özelde tiyatrocular zaten birçok haktan mahrum yaşayan, ortalama bir gelir düzeyinin altında yaşayan insanlardı. Bir ülkede sanat yapmanın en önemli unsuru memleketinizi ve bu toplumu seviyor olmanızdır. Dolayısıyla bizler ticaretle uğraşan insanlar değiliz. Duygularımızı ve düşüncelerimizi yine içinde yaşadığımız toplumdan alarak estetik öğelerle beraber yeniden topluma sunarız. Bu bakışta tüccarlığın yeri yoktur. Fakat devlet bize tüccar gözüyle bakar ve bir mal alıp satıyormuş gibi vergilendirir tüm çalışmalarımızı… Böyle bir yaşamsallık içindeyken koronavirüs salgını tüm ayakta kalma çabamızı da bertaraf etti. Tiyatrolar kapandı! Halk sağlığını gözeterek zaten çoğumuz oyunlarımızı durdurmuştuk ki, 16 Mart’ta tamamen durduruldu. Vergiler ertelendi, fakat gelirimiz yokken erteleme de bizim işimize yaramadı. Kiralarımızı ödüyoruz ya da borçlanarak ayakta kalmaya çalışıyoruz. Ve ardından yaz geliyor. Biliyorsunuz yaz aylarında ülkemizde tiyatro yapılmaz, bizler zaten yaz aylarında borçlanarak ayakta kalırken şimdi iki kat borçlanarak ilerlemeye çalışıyoruz. Ev sahiplerimiz, tiyatronun mal sahipleri nereye kadar borçlanın diyebilir ki? Doğrusu uzayda yer çekimsiz bir alanda boşluğa bırakılmış insanlar gibiyiz, çırpındıkça kara bir deliğe doğru yol alıyoruz, kelimenin tam anlamıyla bu durumdayız.
- Kültür Bakanlığı’yla görüşmeler oldu. Talepleriniz vardı? Nasıl bir sonuç ortaya çıktı?
Kısmen de olsa diğer uygar ülkeler, sanatçılar için birtakım önlem paketleri açıkladılar. Bizde de bir paket açıklanacaktı, halen bekliyoruz (!) Oyunlarımızı dijital ortamda yayınlamak adına bir satın alma (telif) ile bir çalışma yaptı Kültür Bakanlığı. Oyunlarımızı internet ortamında izlenebilir halde yeniden çekeceğiz ve bu çekim, kurgu vb. ücretini bize ödeyecekler. Yani tiyatrolarımızın ya da oyuncuların ayakta kalabilmesinden çok yine bir gider kalemine ödeme yapacaklar. Bunun da faturasını keserek gelir elde etmiş gibi vergi ödeyeceğiz. Neticede devlet sol cebindeki parayı sağ cebine koyacak, sonra tiyatrolara yardım ettik diyecekler. Prosedürlerin karmaşasından dolayı birçok tiyatro grubu da bundan yararlanamayacak, çünkü başvuru yapamadılar. Bizler daha köklü taleplerle Kültür Bakanlığı’yla görüştük. İmza metnimizdeki 7 maddeyi masaya koyduk. Kültür Bakanlığı topu taca atmayı tercih etti maalesef. Çünkü onların gözünde de bizler tüccardık, tüccarlarla da Maliye Bakanlığı ilgilenirdi. Sorunuza gelecek olursak. “Sonuç çıkmadı.”
- Son süreçte 427 tiyatronun içinde bulunduğu Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi kuruldu. Taleplerinizin kabul edilmesi için başlattığınız kampanyada 32 bini aşkın imza topladınız. Yayınlanan genelgede tiyatroların 1 Temmuz’da açılabileceği belirtiliyor. Perdelerinizi açabilecek misiniz bu tarihte?
Biz, temel olarak tiyatro yasasının çıkmasını istiyoruz. Tiyatro yasası, bağımsız tiyatroların da kamusal faaliyet yürüten alanlar olduğunun bilincine varılmasıdır. Tiyatro yasası, tüccar gibi vergi ödememektir. Tiyatro yasası, oyuncuların sağlıklı bir biçimde sigortalarının yapılmasıdır. Tiyatro yasası, kamu kaynaklarının bağımsız tiyatrolara da aktarılması ve bağımsız kurumlarca denetlenmesidir. Tiyatro yasası, tüm tiyatro emekçilerinin gelecek kaygısı yaşamadan hayatını sürdürmesi demektir. Tiyatro yasası, otosansürsüz vicdanımızı fuayeye bırakmadan üretmek demektir… Evet, bütün bunlar ve diğer maddeler için önce 2 bin imzayla başladığımız kampanya, halkımızın ve meslektaşlarımızın desteğiyle 32 bine ulaştı. Bu oldukça umut verici bir girişim. Bu kadar geniş bir imzacı kitlesi bizleri ister istemez inisiyatife doğru götürdü. Çünkü tüm meslektaşlarımız imzalarının arkasındaydı ve sonuç almak istiyordu. Bilindiği gibi birlikte hareket edersek örgütlü davranırsak ancak sonuç alabiliriz. Toplumsal bir talebin kendiliğinden gelişen süreci aslında.
1 Temmuz’da açılmaya dair resmi bir açıklama yok henüz. Fakat günümüzde politika biraz böyle yapılır oldu. Önce bir metin yayınlanıyor, bu metin sahiplenilmiyor. Nabız yoklanıyor, toplum buna ne diyor diye bakılıyor, sonra uygulanıyor. Tam da böyle durumdayız. 1 Temmuz’da bizim için zaten sezonun kapalı olduğu bir dönem. Fakat bizler en azından bu yaz kapatmak istemiyoruz. Fakat salgın döneminde açılması da bir felakete doğru götürebilir bizi. İnisiyatif olarak bu konuda bir açıklama yaptık. 1 Temmuz’da salonlarda herhangi bir önlem alınmaz ise bu salgının tekrar ortaya çıkmasına neden olabilir. Tiyatrolar olarak bizler bunun sorumluluğunu almak istemiyoruz. Tiyatro sanatına köklü bir darbe vurmak isterseniz şayet 1 Temmuz’da tiyatroları açarsınız. Tüm meslektaşlarımıza çağrımızdır: ortaya çıkacak 2. bir dalganın sorumluluğunu üzerimize yıkmalarına olanak tanımayınız. Belirsiz bir tarihe kadar tiyatro yapamama durumuna gelmek istemiyoruz. Kökten bir yok oluşa alet olmayınız.
- Tek başınıza bırakıldığınızı düşünüyor musunuz?
Yalnız değiliz. 32 bin kişiyiz. Bizler zaten seyircilerimizle ayakta kalan sanatçılarız. Seyircilerimizin ödediği biletlerle tiyatro yapıyoruz. Bunun dışında bir kaynağımız yok. Onların bu süreçte bizleri desteklediklerini biliyoruz. Her an yanımızda olduklarını biliyoruz. Tiyatroya giden bu özel insanlar bu özel koşullarda da nasıl düşüneceğini kuşkusuz bilir. Devlet bizi görmüyor olabilir, fakat biz yalnız değiliz. Devlet yalnız olmayışımızı da görmek zorundadır!
- Umutlu musunuz?
Evet, 32 bin kişiden umutluyuz… Fakat mücadele vermeden hangi hak verildi ki tiyatro hakları verilsin? Biz taleplerimizi dile getireceğiz. Nasıl olacağına dair yöntemler önereceğiz. Yasal düzenlemelerin nasıl yapılacağına dair fikirlerimizi söyleyeceğiz. Devletin bizi görmemesi bir şeyi değiştirmez, bizler 2500 yıldır varız. Ve var olmaya devam edeceğiz.
Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi’nin başlattığı imza kampanyası devam ediyor: <http://tiyatromuzyasasin.com/>