Yurttaşlara yönelik şiddet uygulamalarıyla tepki çeken bekçilere geniş yetkiler içeren yasal düzenleme Meclis Genel Kurulu’na getirildi. Muhalefet partilerinin şerh koyduğu bekçilere zor ve silah kullanma yetkisi veren tasarıya tepki büyük
Polis şiddetinin koronavirüs salgını sürecinde daha da görünür olduğu bu günlerde, fiilen görevde olan bekçilerin de yurttaşlara şiddet içeren uygulamaları tepki ve tartışmalara neden olmuştu. Bekçilerin yasada olmayan yetkilerle hareket etmesi yargıya taşınmış, yargının “Bekçi kimlik soramaz” kararı üzerine AKP, bekçilere gözaltı ve kimlik sorma yetkisi veren kanun teklifini Meclis Genel Kuruluna getirdi. Koronavirüs nedeniyle ara verilen Meclis çalışmaları Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi” görüşmeleri ile başladı. HDP ve CHP’nin şerh koyduğu 18 maddelik teklifin görüşülmesinin bu hafta tamamlanması bekleniyor.
Zor ve silah kullanma yetkisi
Bekçilerle ilgili düzenlemede birçok madde belirsiz, çok geniş ve keyfiliğe açık yetkiler içeriyor. Buna göre bekçiler, “zor ve silah kullanma yetkisine sahip olacak, kamu düzenini bozduğu gerekçesiyle gösteri ve yürüyüşleri genel kolluk kuvvetleri gelinceye kadar önleyebilecek, makul bir gerekçeyle durdurma yetkisini kullanacak, kimlik veya diğer belgeleri isteyebilecek, kişinin şüphe uyandırması durumunda üst araması yapabilecek, araçlarının görünmeyen bölümlerinin açılmasını isteyebilecek.” Meclis Genel Kurulu’na getirilen ve muhalefet partilerinin karşı çıktığı bekçilere verilecek geniş yetkileri HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki ile Avukat Ercan Kanar değerlendirdi.
‘Polisteki yetkiler veriliyor’
HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, uzunca bir süredir bekçilerin hem hukuksal statüsü hem de yetkileriyle ilgili hükümetin değişiklik yapmak istediğine dikkat çekti. Tiryaki, “Bu düzenleme geleneksel mahalle güvenliği ile ilgili görev yapan bekçilerin sorumluluklarını düzenlemekten öte yeni bir silahlı güç oluşturmak gibi görünüyor. 40 gün gibi bir süre içerisinde eğitim verdikleri kişilere silah kullanma yetkisi verecekler. 40 günlük süre içinde 250 saatlik bir eğitimle yeni bir silahlı güç, yeni bir silahlı ordu, yeni bir silahlı organizasyon oluşturacaklar. Ve bunlara pek çok konuda müdahale etme yetkisi veriyorlar getirdikleri teklif ile. Üst arama yetkisinden, toplantı, yürüyüş gibi etkinliklere müdahaleye kadar pek çok konuda bekçilere tıpkı polisler gibi yetki veriliyor. Zaten Türkiye’de yeterli hatta ülkeye göre yüksek sayıda silahlı personel var. Yeni olan sayıları onbinleri aşan ve belki de gelecekte yüzbinleri aşan yeni bir silahlı güç oluşturmak” dedi.
‘Paramiliter güç oluşturuluyor’
AKP’nin yeni bir rejim kurmak istediğini ve bekçi düzenlemesiyle de bu yeni rejimin bazı ipuçlarını verdiğini söyleyen Tiryaki, şöyle devam etti: “Güvenlikçi politikaları önceleyen demokratik düzenden ve demokrasiden her geçen gün biraz daha uzaklaşan, tıpkı paramiliter güçler gibi yeni silahlı kuvvetler oluşturuluyor. Muhalefetin temelde karşı çıkmasının nedeni de bu. Biz komisyonda görüşmelere de katıldık ve bu konudaki itirazlarımızı dile getirdik. Ama Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi bir adım geri atmadı. 1 Haziran’da Meclis açılır açılmaz bu yasayı hemen Meclis’e getirdiler. Dün görüşmeler devam etti. Böyle giderse birkaç gün içerisinde bekçilerle ilgili yasa da Meclis’ten geçmiş olacak.”
‘AKP kendi ordusunu genişletiyor’
Avukat Ercan Kanar ise bekçilere geniş yetkiler veren yasa teklifinin belirsizliklerle dolu olduğuna dikkat çekerek, bunun Anayasa’nın en az 9 maddesine aykırı olduğunun altını çizdi. Kanar, AKP’nin kendi kolluk gücünü artırmaya yönelik baskıcı bir yasa tasarısını acele bir şekilde Meclis’ten geçirmek istediğini söyledi. Kanar, “Bekçilere verilmek istenen yasa tasarısı tam faşist bir yasa tasarısı. Bu yasa tasarısı Meclis’ten geçerse sokakta, çarşıda insanlar nefes almaz hale gelecek. Geroge Floyd’un yaşadığı duruma düşme tehlikesini karşılıyor bu yasa tasarısı. Toplumsal şiddet ve devlet şiddeti tamamen artacak. İnsanlar nefes alamaz hale gelecek. Bu düzenleme sadece Anayasa’ya aykırı değil uluslararası sözleşmelere de aykırı. Kovid sürecini bahane ederek baskıcı yasa tasarısını gündeme getiren AKP, eşitlik ilkesine aykırı, ayrımcı infaz yasasını Meclis’ten geçirdi. Şimdi de bu faşist yasa tasarısını Meclis’ten geçirmek istiyor. Virüs tehlikesiyle herkesin evlerine kapandığı, suskunluğun hakim olduğu, sokağa çıkma yasaklarının olduğu dönemde bu tür baskı yasalarını yangından mal kaçırır gibi Meclis’ten geçirmek istiyor. AKP, faşizm yolunda yeni bir adım atıyor. Adeta parti kolluğu yaratacaklar. AKP, bu tasarıyla bir nevi kendi ordusunu genişletmek istiyor” diye konuştu.
Haklarımız tehlikede
Avukat Kanar, başta yaşam hakkı olmak üzere pek çok temel hak ve özgürlüklerin tehlikede olduğunu vurguladı. Kanar, şöyle dedi: “Bu yasa tasarısını bekçiler kendi keyfi, subjektif bakış açısına göre değerlendirebilir. Toplantı ve gösteri hakkı, düşünceyi ve ifadeyi açıklama hakkı, özel hayata saygı, özgürlük ve güvenlik hakkı, yaşam hakkı tehlike altında. Liberal burjuva rejimlerde dahil böyle bir şey olamaz. Bu tasarının kapsamı belirsiz ve çok soyut yetkiler taşıyor. Toplantı ve gösteri hakkı, düşünce ve ifadeyi açıklama hakkı, özel hayata saygı, özgürlük ve güvenlik hakkı gibi pek çok hak tehlikede. Bu tür düzenlemeler ancak faşist, totaliter baskıcı rejimlerde olur.”
‘Devlet şiddeti artacak’
Bekçilerle ilgili yeni düzenlemede silah kullanma yetkisi de var. Avukat Kanar, bu durumun da belirsiz ve muğlak olduğuna dikkat çekerek görevin her an kötüye kullanıma açık olduğunu söyledi. Kanar, düzenlemede yer alan tartışmalı ve tehlikeli bazı maddeleri ele alarak uyarılarda bulundu. “Çarşı ve mahalle bekçileri 4/7/1934 ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 16.ncı maddesinde belirtilen zor ve silah kullanma yetkisine haizdir” ifadesini ele alan Kanar, “Bilindiği üzere, md.16, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun en sorunlu maddelerinin başında geldiği halde, burada sıralanan yetkilerin bekçilere aynen verilmesi, yaşam hakkı açısından ciddi risklere yol açabilecek. Bunun olumsuz örnekleri yaşandı. Şiddet ve devlet şiddeti artacak” diye konuştu.
‘Belirsiz, keyfi, anayasaya aykırı’
“Teklifteki birçok düzenleme; hukuki belirlilik ve güvenlik ilkelerine aykırıdır ve keyfi durumlar yaratmaya elverişlidir” diyerek konuşmasını sürdüren avukat Kanar, “Madde 5/1-b, “Yardıma ihtiyaç duyduğu değerlendirilen” kadın ve çocukları, kimsesizleri, engellileri ve acizleri en yakın genel kolluk birimlerine teslim etmenin, bekçinin görevi olduğunu düzenlemekte. Oysa kanunda kullanılan bu ibare belirsizdir ve bekçilerin keyfi davranışlarına sebep olabilecektir. Kamu düzenini bozacak mahiyetteki gösteri, yürüyüş ve karışıklıkların önlenmesi amacıyla bekçilere önleyici tedbir alma yetkisi veren madde 6/1-ç‘de, keyfi sonuçlar doğurabilecektir. Neyin kamu düzenini bozacak mahiyette olduğunun ve hak sınırlayıcı olabilecek tedbirleri gerektirdiğinin tespiti, bir yardımcı kolluk mensubuna bırakılamaz. Yine bu düzenlemedeki “karışıklık” sözcüğünün anlamı da belirsiz olup, keyfi bekçi uygulamalarına yol açabilecektir” dedi.
‘Bekçinin yetkisi polisten büyük’
Bekçinin, madde 6-1-g’de düzenlenen, halkın sükun ve istirahatini bozanları ve başkalarını rahatsız edenleri engellemek şeklindeki görevindeki “engellemek” sözcüğünün ne tür tedbirleri içerebileceği belirsiz olduğunu ve bunun keyfi uygulamalara yol açabileceğine dikkat çeken Ercan Kanar, devamında şunları söyledi: “Yine istisnai bir yetki olan kimlik sorma yetkisinin, 7. madde aracılığıyla yardımcı kolluk mensuplarına kadar genişletilmesi, keyfi durumlara yol açabilecektir. Bekçinin, madde 7/1-a’da düzenlenen ve durdurma yetkisini kullanabileceği bir durum olan “Bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek” ölçüsü de belirsizdir. Bekçinin suç veya kabahatin işleneceğini hangi ölçüye göre saptayacağı öngörülemezdir. Yine Madde 7/2, makul bir sebebin bulunması halinde bekçinin durdurma yetkisini kullanabileceğini belirtmekte. Asli genel kolluk olan polisin makul sebebi belirleme yetkisine ilişkin olarak Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu m.4/A-ç’de koyulmuş ölçütler, kanun teklifinde yardımcı kolluk için öngörülmemiştir. Bekçinin durdurma yetkisinin polisinkinden büyük olması bir çelişki ve tutarsızlıktır.”
Güvenliğe aykırı maddeler
Avukat Kanar, son olarak yine belirsizlik ve tehlike içeren iki maddeyi daha işaret ederek bitirdi sözlerini: “Madde 7/3 aracılığıyla bekçiye verilen, kimliğini ispatla(ma)yan kişiyi tutma yetkisi, Anayasa m.19’da düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına aykırıdır. Madde 7/6, belirli durumlarda, bekçiye, durdurulan kişi üzerinde el ile dıştan kontrol yetkisi vermekte. Silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunup bulunmadığının tespiti için el ile dıştan kontrol, kişinin üstünü aramaktır. Bekçilere verilen bu el ile dıştan kontrol yetkisi, üst arama için hakim kararı ya da gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri koşulunu öngören Anayasa m.20/2’ye aykırıdır.”
HABER MERKEZİ