Bütün dünyanın, bütün insanlığın, insan aklı ve insan çıkarı üzere şekillenmiş yaşam biçiminin bir anda karşısında buluverdiği bir virüs karşısında düştüğü durum bizlere çok şey göstermiş, çok şey öğretmiş olmalı. Bugüne kadar kapitalizm ile ilgili çok şey söylendi, çok şey yazıldı. Fakat salgın karşısındaki bu pratik kadar, kapitalizmin ne menem bir şey olduğunu bize gösteren, onu bu kadar çıplak teşhir eden bir deneyim yaşanmamıştı bütün dünyada aynı anda. Erkek egemenlikçi, türcü, ırkçı kapitalist dünya düzeninin salgın karşısında ortaya koyduğu tepki, insanların büyük bir kısmının tepkisinde “bu böyle gitmez, bu düzen değişmeli, başka bir dünya mümkün” fikrini dolaşıma soktu. Elbette bu konularda çok şey söylendi. Bu dönemde yazılan çizilen, söylenen şeyler tarihsel olarak bir dönem adıyla anılmayı hak edecek çoklukta ve derinlikte. Eğer anti-kapitalist bir mücadeleye ivme kazandırılacaksa, başka bir dünyanın mümkün olduğu fikri pratiğe geçirebilecekse, bu düzenin bir erkek düzeni olduğu, erkek aklının ürünü olduğu ve erkeklikle mücadele edilmeden kazanılamayacağı fikri bu mücadelenin odağında yer almak zorundadır. Ancak kadınların öncülük ettiği bir devrim, bitkiler, hayvanlar ve insan için; tüm türler ve tüm insanlar için bir arada ve eşit yaşamı örebilir. Kazanacaksak ancak erkek aklını yenerek kazanacağız.
Bugün iktidarın en vahşi baskısı kadına ve kadın öncüğündeki muhalefete yöneliktir. Büyüyen kadın muhalefeti, iktidarlar için mutlak bir sonu yakınlaştırmaktadır. Bunu elbette görüyor ve dile getiriyoruz. Fakat asıl mesele şu ki hiç birimiz içimizde iktidarlaşan, günlük hayatımızda iktidarlaşan erkekliği, türcülüğü, homofobiyi, ırkçılığı fark etmiyor, yüzleşmiyor, onunla mücadele etmiyoruz. Mütemadiyen devasa iktidar gövdesini işaret ederek kendimizi tenzih ediyoruz.
Oysa her şey bir böceğin ömrüne biçtiğimiz değerle başlar. Yuvasına yiyecek götüren bir karınca kolonisinin bizim yol saydığımız yol üzerinden geçişine saygı duyup duymadığımızla. İçine doğduğumuz yaşam koşulları içinde nasıl ve neye karşı, nasıl ve neden yana tavır alacağımız, yolumuz üzerinden geçen karınca kolonisinin üzerine basıp geçme dikkatsizliği ile onların üzerine basmamak için bir atlama eylemi gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceğimiz, karıncaların üzerine basmamak için yolumuzu uzatıp uzatmadığımız ile inşa eder kendini. İyi olmak için “insanlığı” kurtaracak büyük kahramanlıklar yapmak gerekmiyor, kötü olmak için büyük katliamlar yapmış olmak gerekmediği gibi. Tüm çağlar boyunca filozofların üzerinde tartıştığı iyilik ve kötülük devasa yaşamlarda, büyük eylemlerde, büyük savaşlarda veya var oluş mücadelelerinde inşa edilmiyor aslında. Küçük, gündelik yaşamlarımızda döşüyoruz büyük savaşların yahut büyük barışların yol taşlarını. Milyonlarca insanın ölümüne yol açan büyük faşist Nazi iktidarı Alman toplumun küçük gündelik yaşamında döl tuttu, büyüdü, serpildi.
Düne kadar yumurta aldığı, sıcak ekmek verdiği, çocukken birlikte oynadığı, düğününe, cenazesine birlikte gittiği Ermenileri, Süryanileri, Rumları bir gün sabah kalkıp boğazlamaya karar verenler, boğazladıkları, içine kanını döktükleri insanların evinde doğan çocuklarının başını okşayabilenler, onları bu katliamlara sevk eden iktidarların ürünü değillerdir. Kendi içerindeki iktidardır bunu onlara asıl yaptıran. Erkeklik faşizmin çekirdeğidir. Erkeklik türcüdür. İnsanın dünyadaki bütün canlıların efendisi olduğu, tüm canlıların insana hizmet için var olduğu düşüncesi erkek aklın ürünüdür. O yüzden bir sokak köpeğini, temizlediği sokağın bir çöpü olarak görüp onu çöp arabasına koyup öldürmekte bir beis görmez. Yemek yediği masanın üzerinde ilerleyen bir karıncanın üzerine parmağını basıp ezmek bir canlıyı katletmek değildir onun için, sıradan bir eylemdir. Erkeklik ırkçıdır. Kendi ırkından olmayan herkesi düşman olarak kurgular. Depremde ölen Kürde “sarsıntın bol olsun”, ateşte kavrulan Yunanlıya “ateşin bol olsun” der.
Türcülük, ırkçılık, kapitalizm, emperyalizm, faşizm, fundamentalizm, velhasıl kötülüğe dair ne varsa hepsinin üzerinde inşa edildiği alan kadınlıktır. Erkeğin kadınlık üzerinde geliştirdiği hegemonyadır diğer bütün kötülük alanlarının gelişimini ortaya çıkaran. 301 madenciyi biraz daha fazla kâr etmek için o madene gömen sermaye sahibi ile kendinin ve ailesinin karnını doyurabilmek için o madene inen emekçinin aynı erkek dilde buluşması, ezen ulus milliyetçisi ile ezilen ulus milliyetçisinin birbirlerine aynı cinsiyetçi küfürlerle saldırması örgütlü erkek aklın ürünüdür. Emek mücadelesi veren bir sendikada, sosyalist bir dünya inşa etmek için mücadele eden bir örgütte, ulusal kurtuluş mücadelesi veren bir harekette, demokrasi mücadelesi veren bir siyasi parti veya dernekte ve tüm bunları yaparken bunun için bedel ödeyen bu yapılarda başarısızlığı ortaya çıkaran temel iki hastalık vardır. Kadına ve insan olmayan türe karşı yaklaşım.
Bir kadının gözlerinin içine baka baka, onun gözlerindeki korku ve dehşeti göre göre, onun bedenindeki korkunun titreyişini göre göre sırf bedenine beş dakikalık bir zevk yaşatmak için, bir kadının bütün ömrünü gasp eden erkeklikten, erkek formuna sahip insanlardan kaçı münezzehtir? Toplumsal baskı ve cezai yaptırıma maruz kalmayacağını bilen kaç erkek bedeninin şehvetini dindirmek için bu suçu işlemez? Tıpkı bir çiçeği koparmanın, bir ağacın dalını kırmanın, bir böceği, bir karıncayı, bir kediyi öldürmenin suç olmadığını bildiği için her gün onlarca defa tekrar etmesi ve bunun tekrar ettiğinin belki farkında bile olmaması.
Erkeklik tüm insanlık tarihinin en bulaşıcı, en tehlikeli, en öldürücü virüsüdür.