Kürt siyasetçi Muhsin Melik ve Mehmet Ayyıldız’ın katledilmesinin üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen Melik ve Ayyıldız’ın katilleri tespit edilip yargılanmadı
Urfa’da 2 Haziran 1994 tarihinde silahlı saldırı sonucu faili meçhul cinayete kurban giden Kürt siyasetçi Muhsin Melik ve beraberindeki Mehmet Ayyıldız’ın yaşamlarını yitirmelerinin üzerinden 26 yıl geçti. Ancak, aradan geçen bunca zamana rağmen Melik ve Ayyıldız’ın katilleri tespit edilmedi ve yargılanmadı. Olaya ilişkin açılan soruşturma ise, zaman aşımı gerekçesiyle “faili meçhul” denilerek rafa kaldırıldı. Akrabaları, siyasi faaliyetlerinden dolayı art arda kapatılan Halkın Emek Partisi (HEP), Demokrasi Partisi (DEP) ve Halkın Demokrasi Partisi’nde (HADEP) yıllarca mücadele eden Muhsin Melik’i Mezopotamya Ajansı’na anlattı.
‘Tehdit ediliyordu’
Ağabeyinin mücadeleci bir ruhu sahip olduğunu ve yaşamı boyunca halkın içinde olduğuna dikkati çeken kardeş Faruk Melik, ağabeyinin o dönemlerde tutuklandığını ve birçok baskıyla karşı karşıya kaldığını dile getirdi. Melik, ağabeyinin Diyarbakır’da katledilen Vedat Aydın’ın cenaze törenine katılanlar arasında yer aldığına işaret ederek, “O dönem partinin otobüsüne saldırıda darp edilenler arasındaydı. Tutuklayıp Diyarbakır zindanına attılar. Belli bir süre cezaevinde kaldıktan sonra ilk olarak Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) ittifakından Urfa milletvekili adayı oldu. Birkaç kez kaçırmaya çalıştılar, başaramadılar. O zaman tehdit ediliyordu. Valiliğe, kaymakamlığa takip ve tehdit edildiğini bildirmişti” dedi.
‘Urfa’yı terk etmesi isteniyordu’
Melik, ağabeyi öldürülmeden önce birlikte şahit oldukları bir olaya değinerek, karşı karşıya kaldıkları tehditleri anlattı. Kardeş Melik, söz konusu olaya ise şu sözlerle anlattı: “Benim küçük kardeşim Fevzi bir olaydan dolayı gözaltına alınmıştı. Tabi gözaltındayken çok işkence gördü. İşkence yapıldığı her yere yayıldı. Abim çok üstünde durdu bu olayın. Ben ve abim Fevzi’nin durumunu öğrenmek için siyasi şubeye gittik. O zaman abim siyasi şube müdürüne ‘Biz Fevzi’yi Urfa’nın dışına çıkaracağız’ dedi. Siyasi şube müdürü ise, ‘Kardeşinizin Urfa’yı terk etmesi gerekmiyor. Sizin Urfa’yı terk etmeniz gerekiyor’ dedi. Yine birkaç kez abimin Urfa’yı terk etmesi için mesaj verdiler. Tabi mücadele sahasını terk etmiyordu, kabullenmiyordu.
‘Beni sürekli takip eden sivil polisler vurdu’
Melik, ağabeyinin evinin sürekli, 1990’lı yıllarda faili meçhul cinayetler denilince ilk akla gelen Toros marka bir araç ile izlendiğini belirterek, bunu ise komşuları tarafından kendilerine söylendiğini aktardı. Melik, “O dönem ağabeyimi katletmeyi planlıyorlarmış. Biz bunu fark etmedik. Daha sonra o ekip abimi özel suikast silahı ile katletti. Ağabeyim kendisini hastaneye götürmeye çalışan polislere, ‘Beni siz vurdunuz. Şimdi de hastaneye mi götüreceksiniz’ diyor. Ve binmiyor arabalarına. Çevreden biri yaralı olarak abimi alıp hastaneye götürüyor. Kendisine sorduklarında o da ‘Beni sürekli takip eden sivil polisler vurdu’ diyor. O dönem DEP’in bir toplantısından sonra Sabah gazetesi manşet atarak ‘DEP başkanlığı için Muhsin Melik’in ismi geçiyor’ diye haber yapmıştı. Bu haber abimin öldürülmesini hızlandırdı. Çünkü o manşetten 3-5 gün sonra abim katledildi” diye konuştu.
‘Kendisi bizim onurumuzdur. Minnetle anıyoruz’
Amcası olarak tanıttığı Melik’e dair konuşan akrabası Ferda Öncel ise, “Muhsin Melik Kürt halkının özgürlüğü ve barışı için mücadele etmiş ve bu uğurda katledilmiş binlerce Kürt siyasetçiden biri. Yaptığı çalışmalar ile göz önünde olan bir insandı. Adaletsizlik hala devam ediyor. Hedef haline getirilmişti. Cinayetin aydınlanması için hiçbir aşama katledilmedi. Biz verdiğimiz çabamız ile kaldık. Kendisi bizim onurumuzdur. Minnetle anıyoruz” ifadelerini kullandı.
Muhsin Melik kimdir?
Kürt siyasetçi Muhsin Melik, 1951 yılında Urfa’nın merkez Arapoku (Açmalı) köyünde dünyaya gelir. İlk, orta ve lise öğrenimini kentte tamamlayan Melik, 1970 yılında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni kazanıp, bu bölümden mezun olur. Melik’in 1968’lı yıllarına varan devrimci mücadelesi, Diyarbakır’daki gözaltı ve 2 ay tutukluluk ile devam eder. Melik, doğduğu kent olan Urfa Ziraat Mühendisleri Odası ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Urfa Şubesi’nin kurucuları arasında yer alır. 1990’lı yıllarda SHP’den İl Genel Meclisi üyeliğine seçilen Melik, SHP’nin 7 Kürt milletvekilini ihraç etmesi üzerine, partiden arkadaşları ile birlikte ayrılarak, Halkın Emek Partisi (HEP) kurucuları arasında yer alır. Yaptığı siyasi faaliyetler ve konuşmalarından ötürü ise, hakkında sayısız dava açılır. 1991 yılı genel seçimlerinde SHP ve HEP ittifakında Urfa’da birinci sırada milletvekili adayı olan Melik, 114 oy ile seçimi kaybeder. HEP’in kapatılmasının ardından kurulan Demokrasi Partisi’nin de (DEP) kurucuları arasında yerini alan Melik, 1994 yılında yapılan yerel seçimlerde Urfa Belediye Başkan adayı olur, ancak DEP’in kapatılması gündeme gelince adaylıktan çekilir. DEP’in kapatılması ile birlikte bu kez de Halkın Demokrasi Partisi’nin (HADEP) kurucuları arasında yer alıp ve Parti Meclisi’ne girer.
Dosya 2013 yılında raftan indirildi
Melik, DEP Milletvekili Savaş Buldan’ın kaçırılmasından bir gün önce, yani 2 Haziran 1994 tarihinde sabah evden çıkıp işyerine giderken, aracı çapraz ateşine tutulur. Arkadaşı Mehmet Ayyıldız olay yerinde yaşamını yitirirken, ağır yaralanan Melik kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirir. Melik ve Ayyıldız’ın failleri aradan geçen bunca zamana rağmen bulunmadı. Açılan soruşturma dosyası, zaman aşımına uğramasına bir yıla kala, 2013 yılında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından raftan indirildi. İktidara yakın medya tarafından dosyaya ilişkin servis edilen haberlerde, toplanan deliller, olay yeri krokisi, otopsi raporu ve dinlenen tanık ifadeleri doğrultusunda ölüm emrinin dönemin Başbakanı Tansu Çiller ile dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş’in verdiği, her iki ismin “şüpheli” olarak kayıtlara geçirildiği propagandası yapıldı. Uzun süre gündemde tutulan bu haberler bizzat başsavcılıkça yalanlandı ve dosya her iki ismin ifadesine başvurulmadan zaman aşımı gerekçesiyle kapatıldı.
URFA