“Tanrı geleceği değiştirebilir ama geçmişi ancak Çar değiştirebilir”
(Marquis de Custine)
27 Mayıs 2020 günü betonlaştırılmış Yassıada’da yapılan törene Alparslan Türkeş’in siyasal varisi Devlet Bahçeli de katıldı. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkeş’in ruhuna da Fatiha okutturdu. Neden? Çünkü Türkeş darbeden sonra sürgün edilmişti. Kendi iddiasına göre Menderes’in idamını istememişti. Bu nedenle demokrasi kahramanı mertebesine oturtulup ruhu Menderes’le birlikte şad olmalı idi. Türkeş ve birlikte hareket ettiği ‘ondörtlerin’ demokrasi uğruna değil aksine askeri rejimin devamı konusunda ısrarcı oldukları için tasfiye edildikleri bir tarihsel veri iken, cellat ile kurbanın tek bir nutuk içinde birlikte yüceltilmesi böylelikle başarılmış oldu.
Necip Fazıl Kısakürek, Cumhurbaşkanı’nın birçok nutkuna ilham kaynağı olan ve özlü sözlerine sıkça başvurduğu bir şahsiyettir. Kendisi, 1950’li yıllarda çıkardığı Büyük Doğu dergisi ile yalnızca dönemini değil kendinden sonraki Türk-İslamcı nesilleri de etkilemiştir. Erdoğan da bunlardan biridir. Bugün, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı altında uygulanmakta olan rejimin hangi modelden esinlendiği konusunda süregelen tartışma, Necip Fazıl’ın ‘İdeolocya Örgüsü’ adlı ‘eserine’ kısa bir bakış ile sonuca bağlanabilir.
Kısakürek ve Türkeş’i birleştiren yalnızca ideolojik ve politik faşizm temayülleri değildir. Her ikisinin adı da Yassıada’da altmış sene önce Adnan Menderes’i ölüme götüren davanın en temel iddialarından birine konu olmuştur: Örtülü ödenek. Necip Fazıl, Demokrat Parti iktidarı döneminde Başbakan’ın örtülü ödeneğinden 147 bin lira civarında para almıştır. Alabilmek için başbakana yazdığı ve çoğunlukla haline acındırma içerikli mektuplar yakın tarihte yayınlanmıştır. ‘Muhterem Efendim’ diye başlayan bu mektuplardan bazı ifadeler şöyle: ‘Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş bir adamım… Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır.’
Necip Fazıl, Yassıada duruşmalarında şahit olarak dinlenir. Mahkeme başkanı sorar: ‘Örtülü ödenekten size muazzam yardım yapılmış. Birçok çekler almışsınız. Yazı yazmak bu şekilde olmaz. Nasıl oldu, hangi sebeple, hangi hizmete mukabil aldınız?’ Mukaddesatçı şair, şöyle yanıtlıyor: ‘Mukaddesatçı, milliyetçi bir idealin himayesi yolunda.’ Ardından, bir miktarının yayın çıkarmak bir miktarının ise yayın çıkarmadan şahsına verilen nakdi yardımlar olduğunu ifade ediyor.
Aynı mahkemede yine örtülü ödenek başlığı altında Alparslan Türkeş’in de adı geçer. Dönemin tanıklarına göre olay şöyle gelişmiştir. 27 Mayıs darbesinin ardından derdest edilen hükümet erkânı önce Harp Okulu’na götürülmüş ve bir süre burada tutulduktan sonra Yassıada’ya sevk edilmiştir. Darbenin bir numarası Albay Alparslan Türkeş, ilk günden başbakanlık makamını fiilen devralır. Fakat şifreli olan örtülü ödenek kasasını açamamaktadır. Şifreyi bilen tek bir kişi vardır: Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur. Türkeş Harp Okulu’na gider ve Korur’dan şifreyi ister. Müsteşar, birlikte gidip kasayı açmayı teklif eder. Bunun üzerine Türkeş, Korur’u döver ve zorla şifreyi söyletir. Bu vak’adan birkaç gün sonra Başbakanlıktaki kilitli kasalar Heyet huzurunda kırılarak açılır fakat örtülü ödenek kasası boş çıkmıştır. Müsteşar Korur, Yassıada duruşmalarında Türkeş’e vermek zorunda kaldığı şifre neticesinde kasadan buharlaşan miktarın 270 bin dolar ve 250 bin Türk lirası olduğunu açıklar.
Türkeş’in ölümünden sonra varisleri arasında yaşanan miras kavgası içinde görülür ki merhumun sağlığında gizleyip mal beyanlarında göstermediği bir servet, İngiliz ve Alman bankalarında yatmaktadır: 575 bin Alman markı, 846 bin Amerikan doları ve 549 bin İngiliz sterlini. O boş örtülü ödenek kasası bu kayıt-dışı hesaplarla ne kadar ilintilidir; araştırılmıyor…
Yassıada duruşmalarında mahkeme heyeti Türkeş meselesinin üzerinde fazla durmaz, konuyu örter ama Menderes’i örtülü ödenek kasasını yolsuz kullanmakla suçlamayı sürdürür. Necip Fazıl’ın tanıklığı ve Türkeş’in şifresini ‘çözdüğü’ kasa, verilen mahkumiyet kararının önemli dayanaklarıdır. Neticede Adnan Menderes idam edilir.
27 Mayıs 1960 sabahı darbe bildirisini radyodan okuyan Alparslan Türkeş bundan böyle ikinci bir emre kadar demokrasi kahramanıdır. Örtülü ödenek kasası çoktan kapatılmıştır. Yassıada üzerine dökülen beton, adeta tarihin üzerine dökülmektedir.