Kiliselere yönelik saldırılar ve Hrant Dink Vakfı’na gönderilen tehdit mesajına ilişkin konuşan Ermeni yazar Murad Mıhçı, bu saldırılarının asıl nedeninin iktidarın kendi gündemini oluşturarak, varlığını sürdürmek olduğunu söyledi
İstanbul Bakırköy’de bulunan Ermenilere ait Dzınunt Surp Asdvadzadzni Kilisesi’nin giriş kapısının kundaklanması ile başlayıp, Beykoz Kuzguncuk semtindeki bir kilisenin haçının sökülmesiye devam eden saldırılar zincirinin son halkası Hrant Dink Vakfı oldu. Vakfa e-mail yoluyla gönderilen mesajda katledilen Dink’in eşi Rakel Dink ve avukatları ölümle tehdit edildi. Kiliselere ve Hrant Dink Vakfı’na yönelik gelişen saldırıları Ermeni yazar Murad Mıhçı Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi.
Her dönem yaşanan saldırılar
Kiliselere yönelik nefret içerikli ve kundaklama saldırılarının hemen her dönem yaşandığını, ancak bazı dönemler bu saldırıların arttığını belirten Mıhçı, daha önce Hrant Dink’in de eğitim gördüğü Ermeni okuluna nefret içerikli yazılama yapıldığını ve bu saldırılarının faillerinin bulunmadığını hatırlattı. Vakfa yönelik yapılan ölüm tehdidi mesajlarının ise, Hrant Dink’in katledilmeden önceki süreçle benzerlik taşıdığını vurgulayan Mıhçı, şu anda da “aynı konseptin devrede olduğunu dile getirdi.
Erdoğan’ın sözleri
Mıhçı, saldırıların arkasında iktidarın nefret ve savaşçı söylemleri olduğunu ifade ederek, Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın, “Ülkemiz içinde sayıları çok azalmış olmakla birlikte hâlâ varlıklarını sürdüren kılıç artığı teröristlerin eylem arayışlarına izin vermiyoruz” sözlerine işaret etti. “Kılıç artığı” söylemi akabinde saldırıların arttığını söyleyen Mıhçı, “Bu söylemler, bu zihniyetteki insanların daha rahat hareket etmesine olanak sağlarken, aynı zamanda saldırıları yapanların serbest bırakılması da Türkiye’deki adalet sisteminin bir nevi özeti oldu” dedi.
Tekçi politikaların ısrarı
Ermenilere ait kiliseler ile birlikte cemevleri ve mezarlara uzanan saldırıların nereye uzanacağını merak ettiğini dile getiren Mıhçı, Vakfa yönelik “kardeş masalları” tehdidini anımsatarak, bu saldırılarının asıl nedeninin iktidarın kendi gündemini oluşturarak, “düşmanlaştırma politikası” üzerinden varlığını sürdürmek olduğunu kaydetti. Vakfa yönelik tehdit mesajlarının içeriğinin iyi okunması gerektiğinin altını çizen Mıhçı, özellikle “ülkeyi terk edin” mesajının geri kalan Ermenileri ve azınlıkları korkutma amacı taşıdığını, bunun azınlıkları yurt dışına göndertip tekçi politikaların sürdürülmesindeki ısrar olarak değerlendirmesi gerektiğini vurguladı.
‘Yan yana durursak, bu saldırgan zihniyeti yenebiliriz’
Mıhçı, “Ama şöyle bir gerçek de var; 1915’ten sonra sayımız çok azaldı. Ama buranın yerli, en kadım halklarındanız. İnatla gerçekleri söylemeye, bu toplumun barışını inşa etmek için çabalayan bireyler olarak Hrant Dink Vakfı’ndaki arkadaşlarımız ile birlikte diğer özgür düşüncede olan ve gerçekleri söylemekten kaçınmayan insanlarla mücadeleye etmeye devam edeceğiz. Bu saldıralar bizi korkutup da bir adım geri attırmayacak. Aksine biz daha bir birlik olacağız. Halklar olarak hep birlikte yan yana durursak, bu saldırgan zihniyeti yenmek çok zor olmayacak” dedi.
İSTANBUL