Betül Koca
“Kuşlar tutsak yaşayamazlarmış. Ya çocuklar, inci? Onlar tutsak yaşayabilirler mi?”
Bu repliği ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’ filmini izleyenler bilirler. Umudumu kaybettiğim anların her birinde “neden uçmuyor İnci?” diye mırıldandığım zamanın biraz ertesinde yeryüzünün herhangi bir coğrafyasında Dilgeş’in sesini duydum bir bayram sabahı.
Dedi ki bizlere “Uçar bir gün barış”…
Şiddetin her gün arttığı bu sistemde, bir çocuğun adliye salonlarında “Haydi, artık evimize gidelim” dediğine tanıklık ettik. Çocukların böyle güvensiz bir ortamda değil şiddetsiz ve barışçıl bir ortama tanıklık etmeleri gerekir. Barış, her şeyden önce bir çocuk hakkıdır!
Bayram sabahına Rosa Kadın Derneği’ne düzenlenen soruşturma kapsamında tutuklanan Bağlar Belediye Meclis üyesi Gönül Aslan’ın henüz üç yaşında tek böbreği olan Dilgeş’in cezaevine götürülen görüntüleriyle uyandık. Bir kadın kurumu olan Rosa Kadın Derneği; Kadına yönelik toplumsal, siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik, cinsel, psikolojik her türlü şiddetle mücadele etmesiyle bildiğimiz bir kadın kurumudur. Toplumsal cinsiyet eşitliği temelli farkındalık çalışmaları yapmanın yanı sıra yerelde kadın yönelik şiddete karşı yapmış oldukları etkinliklerle gerekçe gösterilerek tutuklanmışlardır. İnfaz paketleriyle boşalttıkları cezaevlerini kadın aktivistlerle doldurdukları yetmedikleri gibi çocukları da anneleriyle birlikte dört duvar arasına sokmaktadırlar.
Sağlık problemleri olan 3,5 yaşındaki Dilgeş, annesini ve diğer arkadaşlarının tutuklanması bir hak ihlalidir. Ayrıca çocuğun üstün yararı ilkesi ihlal edilmiş, hayatı risk altına alınmıştır. Hasta olan Dilgeş’in annesiyle cezaevine gitmek zorunda kalışı esasen çocuk hakları, insan hakları kavramının içinde ele alınması gereken bir konudur.
Bugün, dünyanın birçok yerinde var olan insan hakları ihlalleri, çocuk boyutunda daha geniş kapsamlı ve büyüyerek, müdahale edilmesi daha zor bir şekilde yer almaktadır. Bu nedenle özellikle ülkemizde cezaevinde olan çocukların durumunun gündemleştirilmesi Dilgeş gibi yüzlerce çocuğumuzun karşılaştığı sorunların en azında tartışılması bakımından önemlidir.
Çocukların doğal biçimde gelişmesine olanak sağlanması, aç çocukların beslenmesi, hasta çocukların tedavi edilmesi, terk edilmiş çocukların korunması, felaket anında yardımın öncelikle çocuğa yapılması, çocukların her türlü istismara karşı korunması ve kardeşlik duyguları içinde eğitilmeleri gerekmektedir.
“Çocuğun üstün yararı” terimi genel olarak bir çocuğun esenliğini ifade eder. Bu esenlik, yaş, çocuğun olgunlaşma düzeyi, ebeveynlerin varlığı veya yokluğu, çocuğun çevresi ve deneyimleri gibi pek çok bireysel unsura bağlı olarak belirlenir. Çocuğun üstün yararına ilişkin uluslararası ve ulusal olmak üzere birçok düzenleme yapılmıştır. Bunlardan en kapsamlı olanı Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi (“Sözleşme”)‘dir.
Sözleşme, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilmiştir. Sözleşmenin önsözünde yer alan ifadelerden özetle: Eşitlik, adalet, barış, özgürlük, özel ilgi, mutluluk, sevgi, anlayış gibi çocukların her türlü üstün yararının korunması çerçevesinde anlaşmaya varılmıştır.
Türkiye’nin de imzaladığı çocuk hakları sözleşmesinin, ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI İLKESİ GEREĞİ, çocuğu ilgilendirilen bütün faaliyetlerinde çocuğun yararı gözetilir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi ;
Madde 27.1. Taraf Devletler, her çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ve toplumsal gelişmesini sağlayacak yeterli bir hayat seviyesine hakkı olduğuna kabul ederler.[1]
Çocuğun söz konusu olduğu olayda karar verecek makamlar, somut olayda çocuğun yararına olduğunu belirlerken BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nden kaynaklanan hakları dikkate almamıştır.
Bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal, kültürel, ahlaki gelişimini güvence altına almadığı gibi adalet sistemi içerisinde karar verilen olayda somut olayın çocuk üzerindeki etkisi düşünülmemiştir.
Bu haklara yeterince rivayet edilmemesinin temel sebebi çocuğa yönelik bakış açısıdır.
Türkiye’de cezaevlerinde bulunan çocukların durumunu iki gruba ayırabiliriz. Birincisi suç işledikleri iddiasıyla cezaevinde bulunan çocuklar. İkincisi dışarıda bakacak kimsesi olmadığı nedeniyle annesiyle cezaevinde kalmak zorunda olan ve fiilen tutuklu olan çocuklar. Türkiye’de bu sorunun gittikçe büyüdüğü ise aşikardır. Çünkü; gün geçtikçe tutuklu sayısı artmaktadır. Yoğun hak ihlalleri yaşanmaktadır. TÜİK verilerine göre, Türkiye’de ceza infaz kurumlarında yaşayan hükümlü sayısı 2014’ten 2017 sonuna kadar 232.340 olmuştur.[2]
2014’ten bu yana Türkiye’nin barıştan, demokrasiden insan haklarından uzaklaşması bu tablodaki sayıları da arttırmaktır. Ekonomik kriz ve savaş ortamı kaosu büyütmekte ve toplumsal alanda şiddeti beslemektedir. Ayrıca siyasi alanda da toplumsal muhalefete karşı yürütülen bu baskı rejimi ile cezaevleri artık kapasitesini bile aşmıştır. Tabi ki bu durumdan kadınlarda etkilenmiştir. Türkiye’de 2010 yılından 2017 yılına kadar cezaevi nüfusunun yükselmesiyle beraber kadın nüfus oranı da artış göstermiştir. [3]
Tablo-1: Cezaevinde Bulunan Çocuk Sayısı
Yıllar | Çocuk | |||
Hükümlü | Tutuklu | Toplam | ||
2010 | 529 | 1582 | 2 111 | |
2011 | 410 | 1.924 | 2 334 | |
2012 | 418 | 1.583 | 2001 | |
2013 | 429 | 1.558 | 1994 | |
2014 | 540 | 1.522 | 2062 | |
2015 | 720 | 1.683 | 2403 | |
2016 | 678 | 1.744 | 2422 | |
2017 | 1003 | 1825 | 2 828 | |
2011-2017 yılları arasında yaşı 18’den küçük olan hükümlü ve tutukluların oranında ciddi bir değişimin olmadığı görülüyor. 2011-2017 yılları arasında hükümlü çocuk sayısında belirli bir artış yaşanırken tersine tutuklu çocuk sayısında ise bir düşüş yaşanmaktadır. 2010 yılında hükümlü sayısı 529, tutuklu sayısı 1528 olup toplam 2 111 çocuk cezaevinde bulunuyor. 2011 yılında bulunan tutuklu-hükümlü çocuk sayısı 2 344, 2016 yılında ise 678 hükümlü, 17744 tutuklu olup toplam 2 422 çocuk tutuklu bulunuyor. 2017’de hükümlü sayısında ciddi bir artış yaşanarak 1003’e, tutuklu çocuk sayısı 1825 ve toplam 2 828 çocuk cezaevinde bulunuyor.
Tablo-2: Cezaevinde anneleriyle kalan çocuklar
Annesinin Yanında Kalan Çocukların Yaşlara Göre Dağılımı | |||
YAŞ | ERKEK | KIZ | TOPLAM |
0 – 12 Ay | 79 | 70 | 149 |
1 Yaş | 73 | 67 | 140 |
2 Yaş | 67 | 57 | 124 |
3 Yaş | 62 | 55 | 117 |
4 Yaş | 35 | 42 | 76 |
5 Yaş | 22 | 22 | 44 |
6 Yaş | 3 | 3 | 6 |
BİLİNMEYEN | – | – | 124 |
TOPLAM | 341 | 316 | 780 |
Cezaevlerinde anneleriyle cezaevlerinde kalmak zorunla olan 743 çocuktan 543’ünün 0-3 yaş, 200’ünün ise 4-6 yaş grubunda yer almaktadır.0-3 yaş arası 543 bebekten 37’si 6 aydan daha küçük yaştadır. Buna ek olarak 35’de hamile kadın bulunmaktadır.5
Bu çocukların anneleriyle birlikte cezaevlerinde yaşamak zorunda kalmaları, onların gelecek yaşamlarında çok ciddi psikolojik ve sosyal sorunlar yarattığına dair çok sayıda örnek var. Algılarının oluşmaya başladığı yaşlarda yaşamlarını anneleriyle birlikte cezaevlerinde geçirmeleri onların gelecekteki gündelik yaşamlarında derin sarsıcı izler bırakacağı açıktır. Çocukların kendilerini anneleri veya yanında kaldıkları tutuklu/hükümlülerle birlikte mahpus hayatı duygusunu içselleştirmeleri, kabullenmeleri, daha sonraki yıllarda önemli travmalara yol açması bakıma kaçınılmazdır. Bu çocukların uzman psikologların kontrolünde yaşama adaptasyonu sağlamaya çalışsalar dahi çok ciddi sorunlarla karşılaşılacağı bilinen bir realitedir.
Yetişkinlerin bile yaşamakta zorlandığı koşullarda çocukların beslenme, barınma, eğitim, sağlık gibi ihtiyaçları da ayrı bir sorundur. Bu durum bebeğini emziren kadınlar açısından da geçerlidir. Bir bebeğin ya da çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimini sağlıklı bir şekilde tamamlayabilmesi için iaşe bedeli yetersizdir. Özellikle Dilgeş gibi sağlık sorunları olan çocukların beslenme hakkı cezaevi koşullarında uygun değildir.
Tablo-3: Kadın hükümlü ve tutuklular, süt emziren hükümlü-tutuklu anneler ve anneleriyle birlikte kalan çocukların günlük iaşe bedeli/2016
Hükümlü ve Tutuklu | Mevcut | Harcanan | Harcanan Yıllık İaşe Bedeli | |
Günlük İaşe Bedeli | ||||
Emziren veya hamile kadın | 1.663 | 4.157,50 | 1.517.487,50 | |
hükümlü ve tutuklular * | ||||
(İLAVE 2,50 TL)(5,00+2,50=7,50 TL) | ||||
Çocuk hükümlü ve tutuklular | 2.422 | 2.422,00 | 884.030,00 | |
(İLAVE 1 TL) (5,00+1,00=6,00 TL) | ||||
Annesinin yanında kalan 0-6 yaş arası çocuklar(7,50 TL) | 529 | 1.322,50 | 482.712,50 | |
Toplam | 4.614 | 7.902,00 | 2.884.230,00 |
2016 yılı verilerine göre çocuk hükümlü ve tutuklular, süt emziren hükümlü ve tutuklu anneler, hamile hükümlü ve tutuklular ile kurumda annesiyle birlikte kalan çocukların günlük iaşe bedeli olan 5,00 TL olarak belirlenmiş. Çocuk emziren veya hamile kadınların sayısı 1663 olup bunların günlük harcaması 4 157 TL, yıllık harcaması ise yaklaşık 1,5 milyar TL olarak verilmiş. Çocuk hükümlü ve tutuklu olan çocukların sayısı 2 422 olup bunlara verilen ek günlük iaşe bedeli 1 TL olup günlük toplam harcama 2 422 TL ve aylak harcama ise 885 bin TL’dir. Cezaevinde annesinin yanında kalan 0-6 yaş grubunda kalan çocuk sayısı 529 olarak verilmiş. Bunlara yapılan günlük harcama 1 322 TL olup yıllık harcama da 482 bin TL’dir. Toplam olarak ek iaşe bedelinde yararlanan kadınların toplamı 4 614 olup bunlara harcanan gündelik miktar 7 902 TL’dir. Yıllık toplam harcama ise 2,8 milyon TL’dir. Yıllık yapılan 2,8 milyon TL harcama büyük bir rakam olarak görünüyor olsa da gerçek durum oldukça farklıdır. Sayısal oranlar ve yapılan harcamalar dikkate alındığında cezaevinde olup hamile olan, çocuk hükümlü ve tutuklu kadınlar ile 0-6 yaş grubunda çocuk bakan bütün kadınlar için harcanan günlük miktar yaklaşık 1,7 kuruştur.
2016 tarihi ile birlite (OHAL ilanı ) tutuklu sayılarında artış görülmesiyle birlikte ,annesiyle kalan çocukların sayısı artmıştır ve bu konuda sağlıklı,somut veriler uzun bir süredir elde edilememektedir.Özellikle şartlı infaz yasası ile birlikte bu sayılarda değişiklik olduğu öngörülmektedir. Yasalara göre 0 ila 6 yaş arasında çocuğu bulunanlar’’iki yıl denetimli serbestlik’’hakkından yararlanabilirken keyfi bir şekilde siyasi tutsaklara uygulanmamaktadır. Özellikle 15 Temmuz 2016’dan itibaren cezaevinde anneleriyle birlikte kalmak zorunda olan bebeklerin sayısı ciddi şekilde artmıştır. Hatırlayalım “Çocuklar ölmesin” diyen Ayşe Öğretmen, bebeğiyle birlikte cezaevine girenlerden biriydi.
Türkiye’de yetişkinlerin cezaevlerinde zor şartlar içinde ve yoğun hak ihlalleri yaşadığı bu koşullarda hele ki çocukların o ortamda yaşamaları geleceklerine oldukça büyük hasarlar bırakacaktır.
Sonuç Olarak;
- Dilgeş şahsında anneleriyle cezaevinde kalmak zorunda kalan bütün çocukların yaşam hakkı korunmalıdır, tedaviye ihtiyacı vardır bu nedenle annesi derhal serbest bırakılmalıdır.
- Hapishane ortamı küçük çocuklar ve anneler için her şekilde zararlıdır. Çocuğuyla birlikte olmak isteyen kadınların çocuklarından koparılması, küçük çocukların anneleri hapishanedeyken dışarıda kalması da sorunlar yaratıyor. Bu yüzden devlet her şeyden önce küçük bebeği olan ve hamile kadınların hapsedilmesi uygulamasına son vermelidir. Devlet illa küçük çocuklu kadınları hapsedeceğim diyorsa kadınların bebeğiyle sağlıklı bir ilişki kurarak annelik hakkını kullanabileceği, bebeğin fizyolojik ve zihinsel gelişimini sağlıklı şekilde tamamlayacağı bir ortam oluşturmalı.
- Suç işledikleri iddiasıyla cezaevinde olan çocuklara yönelik uygulanan infaz rejimi gerektiğinde yeniden düzenlenmeli, ve çocuk cezaevleri kapatılmalıdır.
- Hapishaneler bağımsız izleme kurulları, sivil toplum örgütleri tarafından izlemeye açılmalıdır. Devlet, kendi uzantısı olarak davranmayan sivil toplum örgütlerinin hapishanelerde izleme yapmasına olanak tanımalıdır. Cezaevinde bulunan çocukların ve anneleriyle kalan çocukların sayıları şeffaf bir şekilde açıklanmalıdır.
- BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki haklara bağlı kalınmalıdır.
[2] https://www.dogrulukpayi.com/bulten/turkiye-nin-cezaevi-istatistikleri
[3] https://www.dogrulukpayi.com/bulten/turkiye-nin-cezaevi-istatistikleri
[4] http://www.cte.adalet.gov.tr/
[5] http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/adalet-istatistikleri-yayin-arsivi
[6] http://www.adlisicil.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/adalet-istatistikleri-yayin-arsivi