Bazı gözlemciler Ankara’da bir seçim havası olduğunu söylüyor. Bu gelişmeleri muhalefet cephesine sorduk. HDP ve CHP, seçimin yönetememe krizi ile gündeme geldiğini belirtirken, Ferda Koç, seçimin ortadan kaldırılacağı bir planın devrede olduğunu söylüyor
Hüseyin Kalkan/İstanbul
Eğer erken seçim gündemde değilse iktidar partileri neden harıl harıl seçime hazırlanıyorlar. Eğer erken seçim gündemde değilse, AKP Genel Başkanı neden partisin il başkanlarına hemen harekete geçme talimatı veriyor. Eğer erken bir seçim gündemde değilse Devlet Bahçeli, Babacan ve Davutoğlu’nun seçime girmesini engellemek için neden acilen Siyasi Partiler Kanunu’nda değişiklik istiyor? T24 Yazarı Mehmet Tezkan, her gün yayınladığı 2 dakikalık videolarda Devlet Bahçeli’nin neden bu kadar telaşlandığını şöyle analiz ediyor: “CHP Genel Başkanı dedik ki; ‘acil seçim olursa, Babacan ve Davutoğlu’nun partisine milletvekili veririm.’ Bunu söylemesinin sebebi Meclis’te grubu olan veya teşkilatlarını tamamlayabilen partiler seçime katılabiliyor. ‘Bu iki yeni parti baskın seçimde teşkilatlarını tamamlayamazsa ben millletvekili veririm sizi Meclis’e sokarım’ diyor Kılıçdaroğlu. ‘MHP lideri de buna çok sinirlendi. Acilen yasayı değiştirelim ve bunun önüne geçelim’ diyor.”
Kazanılmış yılları heba etmek
Seçimlere daha 3 yıl varken, erken seçime gitmek mevcut iktidar açısından akıl karı olmasa gerek. Oysa ki Erdoğan için makul gerekçeler var. Ekonominin nereye doğru gittiğini en iyi Erdoğan biliyor. Bütün veriler onun elinde toplanıyor. Erdoğan, ekonominin üç yıl sonra ulaşacağı felaketi şimdiden görüyor. Dünya ekonomisi için beklenen büyük durgunluk ve krizin Türkiye ekonomisini etkilememesi düşünülemez. Salgın öncesi zaten krizde olan, 7 TL üzerine fırlayan doları zor bela bu psikolojik sınırı altına çeken hükümet, hiçbir yerde kaynak ve kredi bulamamakta, yeni bir imkan yaratamamaktır. Değil yeni yatırım, vadesi gelmiş dış borç ödemeleri bile zora girmiş durumda.
İktidar bundan daha güzel günleri artık rüyasında bile göremeyecektir. Dünya ekonomisindeki daralma, Türkiye’deki kayırma ekonomisini sona getirmiştir. Artık kayırma ve ranta dayanan ekonomi için deniz bitti. Bir kez daha seçim kazanmanın tek bir imkânı kalmıştır. Bu da salgında bir zafer çıkarmak imkanıdır. Salgını kontrol altına almak ve hemen ertesinde bir zafer kazanıldığını ilan ederek erken seçim kararı almak. Öyle bir seçimde bile iktidarın şansı yüksek değil. Ancak bir ilizyon yaratırlarsa, muhalefeti dağınık yakalarlarsa ve hukuk dışı yollarla, daha seçime yapmadan seçilmeyi garantilerse bir sahte sandık zaferi gelebilir.
İktidar ortakları bunun farkında. CHP’nin bir önceki seçimde denediği ve başarılı olduğu geçici milletvekili transferi ile iktidarın oyununu bozma planını engellemeye çalışıyorlar. Bunun için de Siyasi Partiler Kanunu değiştirmek istemektedir. Bu görev Devlet Bahçeli’nindir. Bir tarafta Bahçeli bu kanunu hızla hazırlarken, diğer tarafta iktidar sözcüleri ve sözcülerde geri kalmayan yandaş medya kalemşorları erken bir seçim gündemde olmadığına kamuoyunu ve muhalefeti ikna etmeye çalışmaktadırlar. Bu çaba bile tek başına kuşku verici.
HDP Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir, bütün baskı ve yıldırma politikalarına rağmen seçime hazır olduklarını söylerken, CHP Milletvekili Tekin Bingöl, her seçime her zaman girmeye hazır olduklarını belirtiyor. Siyasi analist ve Sendika.org ve gazetemiz yazarı Ferda Koç ise iktidarın kaçamayacağı bir ihtimal olarak erken seçim için hazırlık yaptığını söylüyor.
‘Tek adam yönetemiyor’
Türkiye’nin bir yönetilmeme krizi yaşadığını belirten HDP Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir, bu nedenle sürekli erken seçimin gündeme geldiğini söylüyor. Taşdemir bir erken seçimle ile ilgili görüşlerini şöyle dile getiriyor: “Türkiye bir kriz ve yönetememe dönemi yaşıyor. Dolayısı ile erken seçim hep gündeme geliyor. Dönem dönem nabzı ölçmek, döneme dönem kendi tabanının konsolide etmek için seçimi gündeme getiriyorlar. Ekonomik krizin derinleştiği, yoksulluğun dayanılmaz hale geldiği bir dönem bu dönem. Üstelik dış politikada da çıkmazlar yaşanıyor. Böyle dönemlerde genellikle erken seçim gündeme getiriliyor, zaman zamanda seçime baş vuruluyor. 2016’dan beri iki genel bir yerel seçim yaşadık. Yine bir erken seçim gündeme gelebilir. Önemli olan bir erken seçimin hangi koşullarda gerçekleşeceği, demokratik olup olmayacağıdır. Bir de iktidar yeni bir seçimde yenilgiye uğruyabilir. Buna yönelik önlemler almaya başladılar. İşte gündeme getirilen, Siyasi Partiler Yasası’nda yapılacak değişlikle bunun için. Meclis açıldıktan sonra temel gündem bu olacak.
İki yeni partinin AKP oylarına küçük bir etkileri olsa bile önemlidir. İktidar bıçak sırtında, küçük yüzdeler bile durumu etkiler. Siyasi Partiler Yasası’nda yapılmak istenen değişiklikler bir yönü ile buna yönelik. Kulislerde konuşulanlara göre, AKP’den bu partilere kimi geçişler olabileceği yönünde. AKP-MHP bütün baskı mekanizmalarını kullanarak, bütün hileleri baş vurarak iktidarın sürdürmenin yollarını arıyor. Bir kez daha kendini onaylatmak üzerine bir erken seçimi gündeme getirildiğini düşünüyorum. Bu iktidar, barış ortamında yapılacak bir seçimde iktidar olamayacağını biliyor.”
‘Kriz var ki seçim konuşuluyor’
Sürecin birçok gelişmeye gebe olduğunu söyleyen CHP Milletvekili Tekin Bingöl, Türkiye’de bir erken seçimi gerektirecek durum olmadığını belirterek, her şeye rağmen parsinin bütün seçimlere hazır olduğunu söyledi. Bingöl erken seçim konusunda şunları söyledi: “Bugün kadar bir çok yerel ve genele seçimde yer aldık. Onun birikimi, kadroların deneyimi ile, programımızla seçime hazırız. İstedikleri zaman seçim yapmakta özgürler. Yaptıkları zaman biz hiçbir zaman seçime yok demeyiz. Bizden daha hazırlıklı bir parti yok. Ama Türkiye’de erken seçimi gerektirecek bir durumda yok, bunun vatandaşın çok iyi değerlendirmesi lazım, bir buçuk yıl önce bir seçim söz konusu olmuş, ardında şimdi erken seçim tartışmaları yapılıyor. Demek ki Türkiye’yi yönetemiyorlar. İktidarın Türkiye’yi içine soktuğu açmaz erken seçim tartışmalarını beraberinde getirmiştir. Her şey yolunda gitse, ekonomik darboğaz olmasa, dolara pik yapmasa bütün bunlar konuşulmayacaktı. Daha da önemlisi her seçimden sonra erken seçim söz konusu oluyor, erken seçim yapılıyor. Demek ki Türkiye’de işler iyi gitmiyor, Türkiye yönetilemiyor, Türkiye sıkışıp kalmış. Bunun için bir erken seçim gündeme getiriliyor. Böyle giderse bu seçimde bir erken seçim getirir. Parti olarak bizim için fark etmiyor. İster erken yapılsın ister zamanında yapılısın biz her zaman seçime hazırız. Ama vatandaşların daha üç sene varken tekrar bir seçim gerekliliğini gündeme gelmesini iyi değerlendirmesi gerekiyor. Sandıkta önlerine geldiğinde tüm bunları değerlendirerek oy kullanmaları gerek diyorum.
Evet seçim yasasının, Siyasi Partiler Yasası’nın çok ciddi eksiklikleri var. Biz öteden beri her iki yasanın mutlaka yeniden değerlendirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Yeni bir siyasi partiler ve seçim yasasına ihtiyaç olduğunu ifade ettik. Ama iktidarın tıkanıklığını aşmak için getirilecek bir yasaya ihtiyaç yok. Biz tüm özgürlüklerin, demokratik hakların kullanılmasını sağlayacak bir seçim ve siyasi partiler yasasında yanayız. Belirtiğim doğrultuda yapılacak tüm değişikliklere katkı veririz.”
‘Açık faşizm dönemi’
İktidar blokunun seçim hazırlıklarını, direk bir erken seçim hazırlığı değil, ama kaçınılmazlaşırsa hazırlıksız yakalanmamak için olduğunu söyleyen Ferda Koç, CHP’nin ana muhalefet görevini yerine getirmediğini söylüyor. Koç’un bir erken seçimle ilgili değerlendirmeleri şöyle: “Bu erken seçim tartışmalarını biraz zorlama tartışmalar olarak görüyorum, iktidarı cephesinde de muhalefet cephesinde de. MHP’nin hazırlıkların şöyle yorumluya biliriz. Erken seçim yapmak zorunda kalabileceklerini düşünüyorlar. İktidar oturup şu sıralar erken seçime gidelim demiş değil. Şu an yürümekte olan süreci iktisadi kriz ve Covit sürecinin çok ağır maliyetleri olabileceğini, dış politikada ortaya çıkacak durumların belki mucizevi bir takım durumları getirebileceğini ön görüyorlar. Yani erken seçimi olabilecek bir durum olarak görerek bir hazırlık yapıyorlar. Erken seçim kararlaştırılmış bir şey değil, yolun çıkabileceği bir terminal olarak hesaba katılıyor ve ona yönelik birtakım hazırlıklar yapılıyor. Bir de cumhurbaşkanlığı sistemi ile içine girdiğimiz, ben buna açık faşizme benzeri durum olarak adlandırıyorum.
Açık faşizm durumunu tahkim etmek, ona bir mantık kazandırmak istiyor iktidar. Biopolitik egemenliği ile alt yapısı oluştu bu işin. Bu otoriterlik imkanı elde edilmişken bunu muhalefeti daha da baskılamak için kullanmaya çalışıyor. Muhalefetin ana gövdesi olan CHP ise bu otoriterliği gerçek bir otoriterlik sayıp yeterince muhalefet etmiyor. İktidar koalisyonu -Erdoğan hükümeti demiyorum bu özel bir tercih, bu bir iktidarı koalisyonu. Erdoğan, MHP, tırnak içinde Ergenekon yani eski kontr-gerilla merkezinde oluşan koalisyon- salgın sürecinin kendisine tanıdığı imkanları politik otoriterlik sıçramalarına bir araç olarak kullanıyor. Davutoğlu ve Babacan’ın partilerin seçime katılmasını engelleyecek ataklar, sadece bir erken seçime yönelik değil, muhalefeti kriminalize etmek için yapılan hamlelerdir. Muhalefetin üzerinden sopayı eksiltmeyeceklerini göstermek için yapılan hamlelerdir. Politik terör ortamı oluşturuyorlar. Hitler iktidara geldikten sonra işlerini böyle yürüttü. Sürekli kanunlar çıkardı ve o kanunlar iktidarını sürekli takviye etti. Buna benzer bir süreç yürüyor şu an. Salgınla tahkim edilmiş durumu, otoritesini geliştirilmesidir yapılan.
Bunlar basitçe erken seçime yönelik düzenlemeler değil. Bunu Devlet Bahçeli’nin altı maddelik programı, muhalefetsiz bir Türkiye programıdır. Devlet Bahçeli’nin programı Hitler’in bütün partiler kapatmak için çıkardığı yasalar vardı, o yasalardır. Eğer koalisyon bu yolu izleyecek olursa varacağımız yer açık faşizm benzeri durum diyorum ya onda çıkacak açık faşizm olacak.
Dolayısı ile meseleyi erken seçim olacak mı olmayacak olarak değil -erken seçim olabilir- şu anki koşulları bile ortadan kaldıracak, seçimi seçim olmaktan çıkaracak bir düzenleme peşindeler. Bütün muhalefetin seçime katılamayacağı bir düzenleme peşinde. Olası bir erken seçimi referanduma dönüştürmek istiyorlar. Ama CHP’nin bunun çok bilincinde olduğunu düşünmüyorum. CHP gördüğüm kadarı ile Kürtler üzerinde gerçekleştirilen provokatif söylemler karşısında dilsiz kalmayı seçiyor. İYİ Parti ile Gelecek Partisi ile, DEVA ile AKP’ye denk bir çoğunluk veya AKP’yi geçecek bir çoğunluk yaratabileceğini varsayıyor. Muhalefet bu aymazlıkta olursa, gerçekten muhalefetin HDP birleşenlerinin ve sosyalistlerin oluşturacağı bir blokta düşeceğini söyleyebiliriz. Bizim biraz daha fazla çalışmamız gerek, Sosyalistlerin, HDP’nin, Kürt hareketinin, kadın hareketinin biraz daha insiyatifli olmasına ihtiyacımız var.”