Garzan Mezarlığı’ndan çıkarılan cenazelerin Kilyos Mezarlığı’nda kaldırıma gömülmesine tepki gösteren sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcileri, AKP’nin bu utançla anılacağını vurguladı
Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Yukarı Ölek (Oleka Jor) köyü Garzan Mezralığı’nın 3 yıl önce tahrip edilmesiyle buradan alınan cenazelerin ailelerden kaçırılıp İstanbul’daki Kilyos Mezarlığı’nda bulunan kaldırma gömülmesinin yankıları sürüyor. Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri, cenazelere yönelik bu uygulamayı “vahşet” olarak tanımlayarak AKP iktidarının hep bu utançla hatırlanacağını belirtti.
HDK: Mezarlıklar hafıza merkezleridir
Dünyada bulunan tüm toplumların ve inançların cenazeye ve mezara saygı gösterdiğini dile getiren Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, “Hiçbir inançta ölülere, mezarlıklara saldırılmaz. Bu yazılı olmasa bile tüm uluslararası camialarda, toplumlarda sözle ya da mutabakat varılmış bir konudur” dedi.
Mezarlıkların her toplum için birer hafıza merkezleri olduğunu belirten Uğurlu, AKP iktidarının Kürt halkının hafızasını yok etmek için mezarlıklara saldırdığını ifade etti.
ANYAKAY-DER: Tepkiler zamanında verilmedi
Cenazeler kaçırıldığı dönemde ortaya çıkan tepkilerin çok yetersiz olduğunu dile getiren Anadolu Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Dayanışma Derneği (ANYAKAY-DER) Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Avras, ortaya çıkan görüntülerle cenazelerin kaldırıma gömülmesine gösterilen tepkilerin o dönem gösterilmiş olması halinde, cenazelerin kaldırıma değil ailelerine verilmiş olacağını ifade etti. Garzan için verilen tepkilerin çok geç olduğunu dile getiren Avras, tepkiler zamanında verilebilmiş olsaydı Lice, Van, Bingöl, Hakkari ve daha bir çok yerde mezarlara dönük saldırıların da önüne geçilebileceğini vurguladı.
SYKP: Devletin temelinde hep vardı
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Cavit Uğur, yargısız infazlar, insan kaybetmeler, işkence ve akla gelebilecek her türlü hukuk ve insanlık dışı uygulamaların devletin temellerinde hep var olduğunu ifade etti. Uğur, “En aşağılık mafya bozuntularının kullandığı dil sözüm ona yeni siyasi dil olarak sunulup televizyonlardan kaç kişiyi öldüreceklerine hatta çocuklarımızın kanlarını içeceklerine dair tehditler savurmaktadırlar. Mezarlara saldırı da bu saldırı furyasının bir devamıdır” diye konuştu
EMEP: Düşmanlığın sonucu
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan’a göre ise, iktidar kural tanımayan, kutuplaştırıcı ve düşmanlaştıran politikalarını istisna olmadan uygulamaya devam ediyor. Linçler, cenazelere işkence, mezarlıkların tahrip edilmesinin tek adam rejiminin dayandığı politik atmosferin özelliği haline geldiğine dikkat çeken Gürkan, “Ölülere işkence ve mezarlıkların tahribatı birbirini besleyen düşmanlığa dayanan yaklaşımın bir sonucudur” dedi.
ESP: Devlet geleneği
Cenazelere yapılan zulmün AKP iktidarı ile sınırlı olmadığını belirten Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü ise, cenazelere dönük saldırıların Osmanlı İmparatorluğundan bu yana bir devlet geleneği olduğunu dile getirdi. Ayakta kalmak için karşısına çıkabilecek herkesi ortadan kaldırmaya çalışan bir rejim ile karşı karşıya olduklarını belirten Tümüklü, “Doğal olarak, en önemli tehlike olarak gördüğü Kürtleri çok özel olarak saldırı, baskı ve şiddet siyasetinin merkezinde tutuyor” diye konuştu.
HDP: 90’ları aşan kirli savaş
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Eşbaşkanı Erdal Avcı, Garzan Mezarlığı uygulamasında vicdanları kanatan, en insani, evrensel hak olan gömülme hakkının iktidar tarafından gasp edildiğinin altını çizdi. Avcı, “Oysa bu mezarlıklar çözüm sürecinde AKP ve mezarlıkların bulunduğu il valiliklerinin izni ve bilgisi dahilinde yapılmıştır. Çözüm sürecine katkı sunması, toplumsal acının hafiflemesi, normalleşme sürecinin bir parçası olması düşünülmüştü. AKP çözüm sürecini bitirip, MHP ile ittifak yaparak savaş konseptine başlaması, Türkiye ve Kürdistan’ın 90’lı yılları aşan kirli savaş ortamına dönmesine vesile oldu” diye ifade etti.
HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül de “Zulüm ölüye ve mezara kadar ulaştıysa o iktidar bitmiş demektir. İktidarın bu politikayla diriye hizmet edecek bir hali yoktur” dedi. AKP’nin İttihat Terakki’den bu yana biriken tüm ırkçı ve inkarcı deneyimleri derleyerek kendi politikasına çevirdiğini ifade eden Bülbül, 2014 yılında Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) tartışılarak devreye konulan “Çöktürme Planı”nı hatırlattı: “Bu süreçle birlikte yasalar ihlal edilerek Kürt halkının tüm kazanımlarına yönelik saldırı başladı.”
Kaynak: MA