İslami sivil toplum örgütleri, Diyanet İşleri Başkanlığı, El-Ezher Üniversitesi İslami Araştırma Kurumu ve Dünya Müslüman Alimler Birliği’ne mektup göndererek, mezarlara yönelik saldırılara ilişkin tavır sergilemelerini istedi
Hakkari, Van, Muş, Diyarbakır, Bingöl ve Şırnak gibi kentlerde mezarlıklara yönelik saldırıları ve mezar taşlarının tahrip edildi. Mezarlıkların tahrip edilmesine birçok kurum ve kuruluştan tepki gelmişti. Son olarak, Demokratik İslam Kongresi (DİK), Hak ve Adalet Platformu, Şeyh Said Derneği, İstanbul Din Alimleri Derneği (DİAYDER) ve Antikapitalist Müslümanlar, bölgede son dönemlerde artış gösteren mezarlıklara dönük saldırılara ilişkin Diyanet İşleri Başkanlığı, El-Ezher Üniversitesinin İslami Araştırmalar Kurumu ve Dünya Müslüman Alimler Birliği’ne mektup gönderdi. Mezopotamya Ajansı’ndan Lezgin Akdeniz’in haberine göre, mezarlıklara verilen tahribatın anlatıldığı mektupta, “Mezarlık saldırılarında dinin hükmü nedir? Ölen bir kişinin hakkı nedir” diye soruldu. Yine, mektupta bu saldırılara karşı İslam alimleri ve din insanlarının, dinin hüküm, esas ve usullerini göz önünde bulundurarak tavır sergilemeleri gerektiği çağrısı yapıldı.
Yaşananlar anlatıldı
DİK üyesi Emin Ay, evinden alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan binlerce mezarsız insan varken, toprağa defnedilen ölülere yönelik bu saldırılara dikkat çekmek istediklerini söyledi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bağımsız ve tarafsız olmadığını, ancak buna rağmen sorumluluklarını hatırlattıklarını belirten Ay, “Umarım bu saldırıları meşrulaştıran bir tavırları olmaz” dedi. İslami hükümler veren El-Ezher Üniversitesinin İslami Araştırmalar Kurumu ve yine Dünya Müslüman Alimler Birliği’ne ilettikleri mektupla burada yaşananları aktardıklarını ifade eden Ay, bu kurumlara sorumluluklarının hatırlatıldığını söyledi.
‘Konuşamayan, hareket edemeyen birinden ne istenilir?’
Tarihten bu yana sayısız savaş, soykırım ve katliamların yaşandığı, ancak ölüye bu denli saygısızlık yapıldığının görülmediğine dikkati çeken Ay, Kürdün canlısına tahammül edilmediği gibi ölüsüne de tahammül edilmediğini belirtti. “Konuşamayan, hareket edemeyen birinden ne istenilir? Onun cesedi neden istismar edilir? Neden ona bir mezar çok görülür? Mezarlıkta neyin mücadelesi veriliyor” diye soran Ay, yapılanların “insanlık dışı” olduğunu kaydetti. Ay, mezarları tahrip edilen ailelerin telefonla aranarak, parçalanan mezar taşlarının kaldırılması istendiği, bu yapılmadığı halde ailelerin tehditlere maruz kaldığına değindi.
‘Ailenin acısını katmerleştiririyor’
Ay, devletin bir ölüye “terörist” diyerek, onu bir anne ve babanın hayatını kaybetmiş çocuğu olmaktan çıkardığını ve ailenin acısını katmerleştirdiğini söyledi. Ay, “Bir annenin evladını mezarsız bıraktığınızda, cesedini çöplük olarak kullanılan derelere attığınızda, kimsesizler mezarlığına gömdüğünüzde, yayaların yürüdüğü kaldırımlara koyduğunuzda çocuğunun ölüsünü insanlıktan çıkararak aynı zamanda halkın içerisinde nifak tohumlarını da ekiyorsunuz. Bu ölüye ve topluma karşı yapılan en büyük kötülüktür” diye konuştu.
DİYARBAKIR