İşten çıkarılması yasaklanan sağlık çalışanları ücretsiz izine gönderildi, ek ödemelerde eşitçe davranılmadı ve koruyucu ekipmanlar yetersiz kaldı. Dev Sağlık-İş Genel Sekreteri Erdoğan Demir mevcut durumu değerlendirdi
Koronavirüs pandemisi ile mücadelede en ön saflarda yer alan sağlık çalışanları birçok sorunla karşı karşıya. Ekipman yetersizliği nedeniyle çok sayıda sağlık çalışanı salgına yakalanırken, yaptıkları mesailerden dolayı evlerine dahi uğrayamaz oldular. Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı genelgede hiçbir sağlık çalışanının işten çıkarılmayacağı belirtilmesine rağmen yüzlerce çalışan ücretsiz izine çıkarıldı.
Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası’nın (Dev Sağlık-İş), 12 Mayıs’ta yayınladığı “Pandemi Sürecinde Özel Sağlık Kuruluşlarında Çalışan Sağlık Çalışanlarının Gerçeği” adlı raporu, yaşanan sorunları gözler önüne seriyor.
Raporda neler var?
Yayımladıkları raporu ve güncel sorunları MA’dan Tolga Güney’e değerlendiren Dev Sağlık-İş Genel Sekreteri Erdoğan Demir, bu sorunun pandeminin hem sağlık çalışanları hem de halk arasında nasıl yayıldığının göstergesi olduğunu söyledi. Raporda yer alan bir sağlık emekçisinin sorununa da dikkat çeken Demir, “Bir sağlık çalışanına bizim N-95 diye tabir ettiğimiz maskelerden bir tane vermişler. Arkadaşımız maskeyi yıkayıp yıkayıp tekrar kullanıyor. Bu durum hem sağlık çalışanı açısından hem de halk sağlığı açısından ciddi anlamda tehdit oluşturacak bir durumdur. Bu durum birçok özel hastanenin politikası haline gelmiş durumda” diye belirtti.
Genelge kağıt üstünde
Döviz kurunun yükselmesi ile özel hastanelerinin içinde bulunduğu ekonomik krizin daha da derinleştiğine dikkat çeken Demir, bunun sonucunda çalışanların birçoğunun ücretsiz izne çıkarıldığını ya da kısa çalışma ödeneğinden faydalanıldığını belirtti. Demir, ücretsiz izne çıkarılan sağlık çalışanlarının açlık ile baş başa bırakıldığını vurguladı.
Sağlık Bakanlığı’nın yayınlamış olduğu genelgedeki “Kamu ya da özel hastanelerinde herhangi bir şekilde istifalar kabul edilmeyecek. Hiç kimse işten çıkarılmayacak” ibaresini hatırlatan Demir, “Bu genelge kağıt üzerinde kalan bir genelge oldu. Uygulamada adına işsiz denilmese bile geliri sıfırlanan dolayısıyla şuan herhangi bir gelire, işe sahip olmayan on binlerce sağlık çalışanının olduğu bir gerçekle karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
Vergiler özele gidiyor
Pandemi ilerledikçe, özel hastane patronlarından itirazların geldiğine ve devletin pandemi süresince SGK primlerini, kira ve yakıt bedelleri gibi hastanenin bütün giderlerinin karşılamasını istediklerine işaret eden aktaran Demir, “Bu aslında şu demek; pandemi süresince zaten hastalarımız, karlarımız azaldı, devlet bizim bu azalan karımıza ortak çıksın ya da zararımızı karşılasın. Patronların bu çıkışından sonra hasta başına 330 lira olan destekler 990 liraya çıkarıldı. Yani özel hastanelerin yaşadığı bu sorunları devlet bizim vergilerimizle finanse etmiş oldu” dedi.
Özellerde müşteri kapma yarışı var
Demir, özel hastanelerin bu süreçte “müşteri” kapma yarışına girdiğini de ifade etti. Demir, bu konuda şunları söyledi: “Bu özel hastanelerde ameliyat paralarının olabildiğince şişirilmiş olduğunu görüyorum. Bir anlaşma ile yaptığınız ameliyat sonrasında yataktan kalktığınızda bambaşka bir fatura ile karşılaştığımız bir sürü örnek var. Ameliyata giren personele kişisel koruyucu donanım sağladık diye hastadan ekstra para talep ediliyor. Sağlık çalışanlarına ilişkin ise bir ek ödeme yok. Sağlık Bakanlığı halk ve sağlık çalışanlarının sağlığını korumak yerine özel hastane patronlarına SGK aracılığıyla daha fazla pay aktarmanın derdine düşmüş vaziyette. Çok da şaşırmıyoruz bu duruma sağlık bakanlığının kendisi de büyük bir hastaneler zincirinin patronu.”
Kamucu halkçı bir sağlık programı şart
Bugün içinde bulunulan salgın koşullarının 2003’de başlayan “Sağlıkta Reform Programı”nın iflas etmiş hali olduğunun altını çizen Demir, “Salgının bu kadar hızlı bir biçimde yayılması gerçekten birinci basamak yani aile hekimliği dediğimiz kurumun işletilmediğinin bir numaralı kanıtıdır. Bu durum yeni, kamucu, halkçı bir sağlık programının ne kadar ciddi bir ihtiyaç olduğunu bize bir kere daha göstermiş oldu. Sağlık alanı bir kamusal hizmettir. Özel hastanelerin derhal kamulaştırılması gerekmektedir. Kamulaştırılana kadar da devlet tarafından güvenceleri sağlanmalıdır. Hekimlerin 4850 sayılı iş kanunu ile çalıştırılmalı” diye konuştu.
Az elemanla çok iş yaptırma kaygısı
Özel bir hastanede çalışıp ismini vermek istemeyen Dev Sağlık-İş üyesi bir sağlık çalışanı ise, özel hastanelerin kamu hastanelerine göre daha kontrolsüz olduğunu dile getirdi. Kamuda çalışma saatleri ve vardiyalar belli iken, özellerde yöneticilerin insafına kaldığını söyleyen çalışan, “Tüm özel sektörde olduğu gibi az elemanla çok iş yaptırma algısı var. Hastaya müşteri gibi yaklaşma durumu var. Bunun pandemi sürecinde de iyice hissettirdi. Sadece salgın hastalarına bakıldığı için maaşlarımız da verilmemeye başlandı. Bu durum ücretsiz izne çıkarmaya kadar gidiyor” dedi.
Kendisinin de ücretsiz izne çıkarıldığını belirten çalışan, “Bana ücretsiz izin ödeneği olarak sadece 500 lira yattı. Ailemle beraber yaşıyorum. Eğer babam emekli olmasaydı geçinemezdim. Bu kadar para ile kim geçinebilir” diye belirtti. Özel hastanelerde sağlıkçılara köle gibi davranıldığının altını çizen çalışan, bu sömürü düzeninin insani koşullara getirilmesini talep ettiğini aktardı.
HABER MERKEZİ