Trump’ın danışmanı Gabriel Soma, ABD’nin Suriye’de Rusya ve İran’ın etkisini düşürmeye çalıştığını belirtti. Soma ayrıca Rusya ile Esad arasında çözülememiş sorunlar olduğunu kaydetti
Ortadoğu krizi derinleşirken küresel ve yerel güçlerin çıkar çatışmaları da devam ediyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın Danışma Kurulu Üyesi Gabriel Soma, gelişmelere ilişkin ANHA’ya konuştu. Soma, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığı, uluslararası kararların çiğnenmesi, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini alması gibi birçok konudaki sorularını yanıtladı.
ABD, Suriye krizini siyasi yollarla ve BM’nin 2254 sayılı kararına dayanarak çözmek istediğini söylüyor. Suriye’de birçok devletin ordusu bulunuyor. Bu kriz nasıl çözülebilir?
BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye ile ilgili almış olduğu bir karar var. Fakat bölgede birçok devletin askeri varlığı nedeniyle 2254 sayılı kararın uygulanması çok mümkün görünmüyor. Suriye’de iktidarda bulunan Esad, Rusya ve İran’dan destek alıyor. ABD’nin nihai hedefi de bu iki gücü yenmektir.
ABD, Suriye’deki stratejisini Rusya ve İran’ın etkisini düşürmek üzerine kuruyor. Bugün baktığımızda İran’ın bir kısım askerini Suriye’den çektiğini görüyoruz. Suriye krizinin siyasi yollarla çözümü için Rusya’nın Suriye hükümeti ile olan ilişkileri iyi değil. Suriye’deki yabancı güçlerin varlığı BM’nin 2254 sayılı kararının uygulanmasını engelliyor.
ABD, IŞİD’le mücadele konusunda DSG ile askeri bir ortaklık içerisinde. Fakat siyasi olarak bölgeye çok fazla destek verilmiyor. Bunun nedenleri nelerdir?
ABD güçlerinin Suriye’de bulunmasının bir nedeni var. IŞİD’le mücadele konusunda yapılan operasyonlara destek verilmesi için 500 ABD askeri hala bölgede bulunuyor. Trump yönetimi, Suriye’de bulunan ABD asker sayısını çok az tuttu. Bu askerlerin sadece IŞİD’le mücadelede yer alacağı öngörülüyor. 2011 yılında Suriye’de iç savaş başladığından bu yana ABD, Esad’ın karşısında olduğunu açıkladı. Buna karşı Suriye’de Esad’a muhalif olan gruplar desteklendi. Şimdi de Kürtlerin öncülük ettiği DSG ile ortaklık sürdürülüyor.
Türkiye ve IŞİD tehdidi altındaki Kuzey ve Doğu Suriye’nin geleceğine dair ön görünürz nedir?
ABD askeri güçleri bölgede bulunduğu sürece DSG’ye zarar geleceğini düşünmüyorum. ABD başkanı bölgedeki petrol kuyularının korunması yönünde karar aldı. ABD’nin bölgedeki varlığının temel nedeni IŞİD’dir. IŞİD olmasaydı ABD Suriye’de olmazdı. IŞİD petrolden büyük kazançlar elde etti. Bu nedenle petrol kuyularının IŞİD’e karşı korunması büyük önem taşıyor. Amacımız IŞİD’i yok etmek ve bir daha canlanmasının önüne geçmek. Bu konuda DSG ile stratejik ortaklığımız bulunuyor.
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin açıklamaları sonrası ABD ve Rusya arasında anlaşma olduğu iddiaları öne sürüldü. Suriye krizinin çözümü konusunda böyle bir anlaşma var mı? ABD’nin bölgedeki yeni stratejisi nedir?
Esad sorununun çözümü için Rusya hiçbir kapı bulamıyor. Görünen o ki Rusya ile Esad arasında çözülememiş sorunlar bulunuyor. Rusya’nın önerdiği bazı çözüm yollarını Esad kabul etmiyor. Bizim görevimiz Suriye krizini 2254 sayılı karara çözmektir. Rusya’nın Esad ve İran’dan uzak durması gerekiyor. Rusya bunları iyi biliyor.
Son günlerde bazı İran askeri güçleri Suriye’den çekildi. Bu çekilmeler taktiksel de olabilir. Fakat şöyle bir gerçeklik de var, İran’da şu anda para hiç yok. James Jeffrey’in yaptığı açıklama İdlib’de güvenliğin sağlanması ve İdlib’in Esad’ın eline geçmemesi için Türkiye ile iş birliği yapılmasıydı. ABD gibi Türkiye de İran’ı tehdit olarak görüyor.
ABD’nin NATO müttefiki Türkiye ile Rusya arasında bir ortaklık söz konusu. Türkiye Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri aldı. S-400’lerin aktifleştirilmesi halinde ABD-Türkiye ilişkilerinin geleceği nasıl olur?
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alması halen tartışılıyor. Bu füzeler ABD’nin F-35 uçaklarına karşı kullanılabilir. Türkiye, S-400 almaya karar verdiğinde ABD tarafından F-35 programından çıkarıldı. Türkiye’nin Rusya’dan S-400 almasına şiddetle karşı çıkıyoruz. Türkiye böyle bir kararı kendi başına aldı.
Suriye krizini tartışırken, Irak gibi komşu ülkelerde meydana gelen olaylara ve ABD birliklerinin oradan çekilmesine, patriot sisteminin Suudi Arabistan’dan çekilmesine veya ABD’nin Ortadoğu’daki stratejisini değiştirebilecek herhangi bir şeye bakmak mümkün. Bu strateji hangi temelde uygulanmaktadır?
Suudi Arabistan, 1930’lu yıllardan beri ABD’nin müttefikidir. Arabistan’dan patriotların çekilmesi Başkan Trump’ın kararıydı. Bu kararın alınmasının nedeni Arabistan’ın petrol konusunda alınan kararlara uymamasıydı. Arabistan’ın piyasaya fazla petrol sürmesi ABD piyasalarına çok zarar verdi. Bu nedenle Suudi Arabistan hükümetine baskı yapmak gerekiyordu. Şimdi baktığımızda petrol fiyatlarının yavaş yavaş yükseldiğini görüyoruz.
Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından ABD ile İran arasında gerilim tırmandı ve ABD’nin Irak’taki askeri varlığı çok tartışıldı. ABD seçimleri yaklaşırken Trump yönetimi İran ile bir ateşkes mi yapar yoksa gerilim daha da tırmanır mı?
ABD’nin Irak’taki askeri varlığı şu anda çok önemlidir. İran yanlısı Haşdi Şabi güçleri Irak’ın askeri yapısının bir parçası haline geldi. Bu milisler mali ve askeri her türlü desteği İran’dan alıyor. Bu güçler Irak’ın güvenliğini tehdit ediyor. Haziran ayında ABD ile Irak arasında 2008’de imzalanan stratejik anlaşma kapsamında alışveriş başlayacak.
Bu anlaşma siyasi, diplomasi, ticaret, ekonomik, enerji ve kanunların uygulanması gibi çok geniş bir anlaşmaydı. Aynı zamanda Irak ile aramızda bir güvenlik anlaşması da bulunuyor. Güvenliği için ABD, Irak’ta asker bulundurabiliyor. Bütün konular önümüzdeki ay içerisinde yapılacak görüşmeler neticesinde netleştirilecek. Irak’ın yeni hükümeti de parlamentoda güvenoyu aldı. ABD de yeni hükümetin yanındadır.
Kasım Süleymani alınan istihbaratlar neticesinde öldürüldü. Süleymani, ABD üsleri yakınlarında 2003 yılında yaşanan patlamaların sorumlusuydu. Bu patlamada 600’den fazla ABD askeri yaşamını yitirmişti. Aynı zamanda Süleymani, Arap devletleri arasında da nifak tohumları ekiyordu. Bütün bu nedenlerle Başkan Trump, Süleymani’nin yok edilmesi gerektiğini düşündü. Bütün bunlar yaşanırken yaklaşan seçimler nedeniyle bir ateşkes olur mu? Tahmin etmiyorum. ABD’nin ekonomik yaptırımları İran’ı mali açıdan çok yıprattı. İran’a yabancı finansörlük sıfıra indi. ABD’nin yaptırımları nedeniyle kimse İran ile alışveriş yapmıyor.
Koronavirüs salgını ve petrol fiyatlarının düşmesi İran ekonomisini durma noktasına getirdi. İran bölgedeki düşmanca politikalarından vazgeçer ve nükleer silah geliştirme çalışmalarını durdurursa İran ile alışverişler yeniden başlayabilir. Fakat İran’a yönelik yaptırımların daha da arttırılması ihtimali var.
Son dönemde Akdeniz’de yeni bir sorun ortaya çıktı. Türk devleti Libya’da Serrac hükümeti ile anlaşma imzalayarak Akdeniz’de sondaj çalışmalarına başladı. Mısır ve Kıbrıs gibi ülkeler de buna karşı çıkıyor. ABD bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyor?
Türkiye’nin Akdeniz’de sondaj çalışmalarına başlaması Yunanistan ile gerilime neden oldu. Petrol ve doğalgaz yatakları Mısır, İsrail ve Yunanistan gibi devletleri bu gerilimin içine çekiyor. Türkiye son yıllarda Akdeniz’deki enerjide payı olanı almak istiyor. AB, bu konuda Türkiye’ye yaptırımlar uygulanabileceğini söyledi.
ABD olarak bölgede gerilimin düşmesinden yanayız. AB, çevreyi kirlettiği için petrol araması yapılmasına karşı çıkıyor ancak en fazla petrolü de AB ülkeleri alıyor. Bu bir çelişkidir ve özellikle AB’de yaşanıyor.
WASHINGTON