HDK, dünden bugüne devletin “güvenlik güçlerince” ya da “desteklediği güçlerce” binlerce insanın gözaltında kaybettirildiğini belirterek, Türkiye’nin gözaltında kaybetmeyi insanlık suçu sayması gerektiğini belirtti. İHD ise Birleşmiş Milletler Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalama ve uygulama çağrısı yaptı
Anayasada belirtilen hukuk devleti ilkesi gereğince Türkiye’nin gözaltında kaybetme suçları ile yüzleşmesi gerektiği belirtilen açıklamada, kayıpların bulunması ve faillerin yargılanması gerekliliği üzerinde duruldu. Yüzlerce bulunmayan kayıp ve yargılanmayan faillerin olduğu, sistematik olarak bu kaybetme ve cezasızlık politikaların devam ettiği kaydedilen açıklamada ayrıca, toplumsal barış ve adalet için “Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu” kurulması ve ailelerin adalet taleplerine cevap olunması istendi.
Devletin “güvenlik güçlerince” ya da “desteklediği güçlerce” binlerce insanın gözaltına alındığı ve yine gözaltında kaybedildiği aktarılan açıklamada, gözaltında kaybedilmeye dikkat çekildi.
‘Cumhuriyet öncesi sonrasında devam ediyor’
Cumhuriyet öncesi ve sonrasından beri kaybettirmelerin sürdüğüne ve bugün de devam ettiğine vurgu yapılan açıklamada, “6 Ağustos 2019’dan beri kayıp olan eski Sanayi Bakanlığı çalışanı Yusuf Bilge Tunç bunlardan biridir. Üniversite öğrencisi Gülistan Doku’dan ise 5 Ocak’tan bu yana haber yok. 24 Ocak’ta hapishanedeki oğlunu ziyaret etmek için Batman’dan İstanbul’a gelen Mehmet Bal’dan o tarihten bu yana haber alınamıyor” denildi.
‘Deliller karartılmaya çalışılıyor’
Bugün İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) ulaştığı verilere göre Türkiye’de 1990-2011 yılları arasında toplam 2 bin 872 faili meçhul cinayetin meydana geldiği hatırlatılan açıklamanın devamında şunlara yer verildi: “İHD’nin ulaşabildiği kayıp sayısı da 940 olarak açıklanıyor. Dernek, tespit ettikleri 253 toplu mezarda 4 binden fazla kişinin gömülü olduğunu tahmin ediyor. Türkiye’de kaybedilenlerin kimliğini belirlemek amacıyla bu toplu mezarların açılması çalışmalarında kemiklere zarar veriliyor. Uluslararası Minnesota Protokolü, toplu mezarların nasıl açılacağını gösterirken, bu protokolü onaylamayan Türkiye, protokol kurallarına uymadığı, iş makineleri ile toplu mezarları açarak kemiklere zarar verdiği için kayıpların kimlik tespiti zorlaşıyor. Ayrıca bu yöntemle deliller de karartılmaya çalışılıyor.”
‘Uluslararası Sözleşme imzalanmalı’
“Adalet arayan kayıp aileleri için, Batman, Diyarbakır, Cizre, Yüksekova başta olmak üzere Kürdistan’da meydanlar, İstanbul’da Galatasaray Meydanı kayıp ailelerinin sevdikleri ile buluşma ve hafıza mekanıdır” denilen açıklamada, “Ailelerin acılarını ortaklaştırdığı ve birbirinden güç aldığı, adalet arayışlarını görünür kıldığı bu mekanların ailelere yasaklanmasından vazgeçilmelidir. Devlet, arşivlerini açarak, kayıp avukatlarının ve ailelerinin ulaştıkları bilgileri esas alarak, ailelerin kayıplarına ulaşmasını, faillerin yargılanmasını sağlamalıdır. Türkiye, BM ‘Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmesini imzalamalı, ceza kanununda ‘gözaltında kaybetmeyi’ bir insanlık suçu olarak tanımlamalıdır” ifadelerine yer verildi.
İHD:‘Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalayın ve uygulayın’
İHD İstanbul Şubesi Kayıplara Karşı Komisyon, Gözaltında Kayıplar Haftası’na dikkat çekerek, Birleşmiş Milletler Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalama ve uygulama çağrısı yaptı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Kayıplara Karşı Komisyon, 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası nedeniyle açıklama yaptı. Sosyal medya hesabı üzerinde yapılan açıklamayı Komisyon Üyesi Sebla Arcan yaptı. Arcan, “Hakikat ve adalet arayışımız son kayıp bulunana, son fail cezalandırılıncaya kadar devam edecek” dedi.
Arcan, kayıplarından ve kayıplarıyla buluşma mekanı olan Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceklerini belirtti.
İSTANBUL