Hafızamda Erivan Radyosu ile özdeşleşen sesler ve stranlar var; Dengbêj Fatma İsa’nın sesinden “Lo lo Mıho” eseri onlardan biri. Kaç yüz kere dinlemişimdir.
Geçenlerde Kars, Selim, Eskigazi köyünden Hacı Hamza amca (97) bu stranı, babası Mıhoyê Eco için Berfo isimli kadın bir dengbêjin söylediğini aktarınca, hem stranın hem de ailenin öyküsünün peşine düştüm. Ağrı’da bu strana dair farklı öyküler anlatılıyor.
Yıllardır Kürt folkloru üzerine çalışma yürüten Tosın Hoca’yı aradım. Tosınê Reşit derlemeci ve müzisyen Nura Cewari ile birlikte notasyon çalışması için 1968 yılında dengbêj Fatma İsa’yı ziyaret ediyorlar. Büyük bir mütevazılık ile uzun uzun yaptıkları o günkü çalışmadan ve Fatma İsa’nın aktarımlarından bahsetti.
Fatma İsa “Lo lo Mıho” stranını ve öyküsünü kaynanası Xatûna Mehemedê Emo’dan dinlemiş. Xatun Makuluymuş. O bölgede Teliya Rihanê diye dengbêj bir kadın varmış. Babası ağa olmasına rağmen anne ile olan bağlılıklarından onun ismi ile anılıyormuş. Teli’nin sesi de güzelliği kadar varmış. Babası da kızını oğullarından çok sever, misafirleri geldiğinde divanında yanında oturtup, stran söyletirmiş. Teli divanda boyu posu ile dikkatleri üzerine çeken Mıho isimli genci gördüğünde ilk bakışta aşık olmuş; ama davulun dengi dengine çaldığı o zamanlarda; Teli bir ağa kızı, Mıho da fakir olunca muratlarına ermeleri imkânsızmış. Ne Mıho Teli’yi istemeye cüret edebiliyormuş ne de istese ağa verirmiş.
Lakin Teli’nin yüreği ferman dinler mi? Mıho’ya ve imkânsız aşkına, dilinden düşürmediği “Lo lo Mıho” stranını yakmış. Söyledikçe efkârdan gün be gün erimiş. Aşiretin büyükleri aşıklara hayıflanıp, ağaya ricaya gitmişler; aşıkların kavuşmasına müsaade etmesini istemişler. Ağa kızı Teli’yi pek sevdiğinden ve Mıho da her ne kadar fakir ise de, yiğitliği ila nam saldığından ricalarını kabul etmiş, Teli ile Mıho kavuşmuşlar.
Zannımca dengbêj Berfo da Têli’nin yavuklusu Mıho’ya yaktığı stranı, Mihoyê Eco için söylemiş lakin Mihoyê Eco ve Berfo onlar kadar şanslı değilmiş.
Mihoyê Eco 1871 yılında Iğdır’ın Kerimbeyliği köyünde doğuyor. Gençliğinde yörenin en iyi kaval ve mey çalan ustasıymış. Mıho düğün ve şenliklerde mey çalınca, yüzü de sesi kadar güzel olan Berfo da stran söylüyormuş. Lakin tam da o günlerde yaşanan bir acı, yaşamlarını altüst etmiş. Kerimbeyliği’nde yaşayan Hasan ağa, bir zalimin asılsız iftirasına kanıp kızı Halime’yi öldürünce köyün düzeni bozulmuş ve Mıholar Kerimbeyliği’nden Varansol’a (Ermenistan’ın Gürcistan sınırındaki Kalinino nahiyesine), oradan da Kars’a göç edince Miho ile Berfo birbirini kaybetmiş.
Mıholar Kars Selim’de, Eskigazi köyüne yerleşmişler. Tesadüf bu ya Mıho burada Berfo’ya çok benzeyen ama ismi de Teli olan bir kadınla evleniyor. Bir zaman sonra nasıl oluyorsa kardeşler arasında bir tatsızlık yaşanıyor ve diğer üç kardeş Mıho’yu Eskigazi’de bırakıp, geri Varasol’a dönüyorlar. Lakin küs olmalarına rağmen Mıho’nun gözü kulağı hep kardeşlerinin üzerindeymiş.
Varansol’da birisinin kardeşi Süleyman’a musallat olduğunu duyduğunda, sabahtan at sürüp gece Varansol’a varmış ve adamın bacasından aşağı inip, başucuna hançerini saplamış. “Süleyman’a bulaşırsan belanı benden bulursun, bir başka gece gelir Azrail’in olurum” demiş
Fakat 1920’de sınırlar çekilince kardeşlerin birbirinden haberi kesilmiş. Mıho yıllar sonra, Stalin’in ölümü ile genel bir af çıkartılınca, orada tutsak olup da bırakılan ve memlekete dönen birinden kardeşi Süleyman’ın acı akıbetini öğrenmiş. Stalin, Süleyman’ı 1937 yılında Gümrü’de kurşuna dizdirmiş. Derin bir yasa boğulan Mıho, ondan sonra kaval ve meyi hayatından çıkarmış.