Prof. Dr. Nejla Kurul, İYİ parti’nin HDP’siz masasını ve HDP’nin durumunu ve iktidarın pozisyonunu yorumladı. Kurul, ‘Kürtlere yönelik baskılar aslında batıya yönelikte mesaj içeriyor’ dedi.
İyi Parti’nin üst düzeyden HDP’ye yönelik iktidar diliyle açıklamalar yapması ve aynı anda “memleket masası” öneri getirmesi, Türkiye’deki muhalefet yapısına ilişkin tartışmaları bir kez daha gündeme getirdi. Millet İttifakı içinde yer alan siyasilerin, İyi Parti’nin çıkışına açıktan tepki göstermemesi de tartışmaları alevlendirdi.
Ankara Üniversitesi’nden ihraç edildikten sonra Demokrasi İçin Birlik çalışmalarında yer alan ve yeni dönemde HDP Parti Meclisi üyesi olan Prof. Dr. Nejla Kurul, bu gelişmeleri MA’dan Selman Güzelyüz’e değerlendirdi.
Kurul, HDP’nin çeşitlilik, eşitlik ve farklılaşma pozisyonunun, sağ siyasetler ve sağ siyasete eklemli sol liberallerden tarafından hazmedilmediğini söyledi. Kurul, “Müslüman-Türk inşası bir majör yapı olarak dayatılıyor. Tabi bu dayatmanın kendisi tarihsel sağdan da güç alarak, muhalefetin yan yana gelişlerini engelleyen bir zemin ortaya çıkmasına neden oluyor” dedi.
Akşener’in mesajı
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in HDP’ye yönelik söylemlerinin geçmişten farklı olmadığını söyleyen Kurul, “Akşener için ittifak SP, CHP ve kendisinden ibaret. HDP ile ilişkisi bu anlamda gerilimli. Fakat mecbur olduğunun da farkında. Kendi tabanına örtük biçimde ‘Kürtlerle benim işim yok’ şeklinde mesaj verdi. Ama bu mesajın karşılığı yok. Bunu AKP ile MHP yeterince yapıyor zaten. Aslında beyhude ve iktidarın attığı olta tarafından yakalanmış bir çizgide dolaşıyor” dedi.
Terör kavramı ile hesaplaşılmalı
Kurul, şöyle devam etti: “Türkiye, ‘terör’ ve ‘terörist’ kavramlarıyla bir hesaplaşma içine girmeli. Demokratikleşme olacaksa, bir ulusun varlığını, tehdit, terör, terörizm üzerinde okumamamız gerekiyor. Bu türden bir okuma, iktidarın günlük siyasetini sürdürmekten başka bir şeye yaramıyor. İktidar bir gündem yaratmadığı için sürekli olarak bir günah keçisi yaratarak, siyaset iklimini korkuyla belirlemeye çalışıyor. Türkiye toplumunun bu gündemin karşısında yer aldığını düşünüyorum. Ancak muhalefet yeterli tepki veremiyor. HDP’nin hem tabandaki hem de Meclis’teki etkinlik gerçeğini yok sayan söylemler kurulmamalı. Baktığımızda CHP’nin yaptığı şey, Akşener’in yaptığı şeyi yadırgamamak gibi oluyor. Saadet Partisi’nin tutumu yine Millet İttifakı oluşturmaya dönük bir çabadır.”
HDP’nin durumu
Kurul, iktidarı söylemleri ve muhalefetin söyleme takılmasının HDP tabanının güçlenmesine yol açtığını ifade etti. Kurul, “Yani karşılarına üçüncü bir blok çıkarıyor, HDP. Türkiye gerçekliğinin, çokluğunun, çeşitliliğin, farklılığın yana yana bir arada olanaksız olan insanların mücadelesinin örüldüğü, yeni bir yaşamın temsili olarak gözükmüş oluyor. İnsanlar artık korku ve kederli duygularla yaşamak istemiyor. İnsanlar Türkiye demokrasisini yeniden inşa eden bir yol açmak istiyorlar” dedi.
Kürde baskı batıya mesaj
Kurul, Kürtlere dönük şiddetin, batıda nevrotik kitleler yarattığını ifade etti. “Biz bu çağrışımlarla yüzleşmek zorundayız” diyen Kurul, şu örneklemelerle açıkladı: “Örneğin okul yıllarında öğretmenin kapıda içeriye giren bir öğrenciyi dövmesinin diğer öğrenciler üzerinde yarattığı baskıyı hatırlatmak gerekiyor. Yine bir babanın beş altı çocuğu içerisinde tek bir çocuğu döverek, öbür çocukları rızaya sürüklediği bir süreci anımsamamız gerekiyor. Dolayısıyla Kürt siyasetinin özneleri çok ciddi şiddetle karşı karşıya kaldılar. Bu mesajın aslında Türkiye’nin batısına dönük bir mesaj olarak okunması gerektiğini düşünüyorum. Kayyımların atanması, Kürt politik öznelere dönük baskının sürdürüyor olması, batıdakilerin hayallerine, yeni yaşam arzularına engel koymuş insanlar yaratıyor. Eğer Türkiye’nin batısı bunu görebilmiş olsaydı, muhalefetin güçlenme olanağı açığa çıkardı. Bakın çok güçlü ana muhalefet liderlerini bile iktidar yanında dizebilen bir süreçle karşı karşıyayız. O yüzden bu sürecin psikolojik, psikiyatrik, psikanalist ve mevcut yorumların dışında sosyolojik ve siyaset bilimi açısından bu şekilde anlatışına ihtiyaç var. Dolayısıyla biz anlatmayı ve konuşmayı sürdüreceğiz. Çünkü Saray’a bağlı bir sistemin dayatmalarının sürdürülemeyeceğini biliyoruz.”
Demokrasi masası
HDP fikriyatından “kaçan siyasetlerin”, “gerçek siyaset” ortaya koyamayacağını ifade eden Kurul, “Kürtlerin olmadığı bir demokrasi masası mümkün mü? Eğer demokrasi masası olarak soruluyorsa kuşkusuz mümkün değil. Ama bu masa, ‘doğa ve insan kaynaklarını nasıl paylaşırız’ masasıysa, biz o zeminde bulunmuyoruz. Bir masa etrafından toplanabilmek gerekiyorsa, önce eşit olmak gerek. Eşit olmayanlar yan yana gelemez. HDP’yi dışlayan söylemler eşit olamaz” dedi.
Muhalefete uyarılarda bulunan Kurul, “Muhalefet artık, iktidarın muhalefeti kodlama biçiminden vazgeçmesi lazım. İktidarın kendisi de kodları çözerek iktidara yerleşti ve şimdi de kodu çözülmüş diğer her şeyi kendi kodlarına doğru çekmeye çalışıyor. Bundan da kısmen başarılı olabiliyor ki, bu tarz şansız açıklamaları muhalefet denilen siyasi partiler tarafından duyabiliyoruz” diye konuştu.
Olanaklarımız var umutsuz değiliz
İktidarın baskı politikalarına karşı “Bizi kendi içine kapılmış bir toplum olarak tahayyül edenler yanılıyorlar” diyen Kurul, şunları ekledi: “Kendimizi çok farklı biçimlerde ifade etmenin olanakları var. Ellerimizi yeniden harekete geçirebilme potansiyelimiz var. Her birimiz tüm renklerimizle daha güzel bir toplum inşa etme potansiyeline sahibiz. O seçenek önümüzde duruyor. O kapılar, pençelereler açık. Bir rüzgâr gerekli. Bu rüzgârı da Türkiye muhalefeti yaratacak. Umutsuz değiliz. Gücümüzden hareket edelim. Aktüel olarak zayıf görünebiliriz ama potansiyellerimiz ve imkanlarımız çok fazla. Bunun farkına vardığımızda, aynı gücü farklı şekilde değerlendirebiliriz. Bu yönüyle de özdeşlik, benzerlik, değil farklılıklar üzerindeki bir zeminde siyaseti örmek mümkün. O yüzden her mücadeleyi bugün, şimdi ve burada mücadelesiyle sürdürmek durumundayız. Yeni bir dünya önümüzdeki duruyor fakat biz ona elimizi uzatmıyoruz. O uzatma gücümüzü göstermemiz lazım.”
HABER MERKEZİ