Bugün Bülent’i yazmak “okunmuştur” damgasını yemeyen özgür buluşmalardan birini gerçekleştirmek istedim. Her arkadaşıma yazamasam da siyasi tutsak olan yoldaşlarımla uzaktan sık sık konuştuğum, buluştuğum gibi bir buluşmada hepinize merhaba.
Bizler tutsak olan her arkadaşımızın mahkemeye getirileceği gün ve öncesinde çok benzer duygu girdaplarını yaşarız. Rehin tutulanların yoldaşları olarak bir başka mahkeme kurarız, arkadaşımızın “yargılanacağı” o mahkeme gününü iple çekerek. Kurduğumuz mahkemede heyet de, söz ve kararı kuran da halktır. Hepimiz tüm yaşananların siyasi kararlar olduğunu iyi biliriz, bu nedenle yargıçlara değil asıl iradeye çağrı yaparız –özgür bırakılmalı- diye.
Siyasi tutsaklar içerideyken bizler, aynı “suçu” eyleyenler, iktidara karşı oldukları için tutsak olanlar için; “dışarıda” yolumuza devam ederiz. Uğruna yaşamlar yitirilen özgürlük için birlikte olmaktan, yoldaşlıktan vazgeçmeden, bırakıp gitmeden sürer gider kavgamız.
Yolculuğumuz büyük mücadele ile anlar, duraklar arasında sürerken, aklımız, yüreğimiz o gün o arkadaşımız için verilecek karara takılır kalır her seferinde. 13 Mayıs, Bülent Uyguner’in mahkemesi öylesi takılma anlarında biriydi. Bülent’le birlikte, Kocaeli’nden alınan yoldaşlarımız Kasım 2019’dan beri delil olmaksızın tutsaklar.
17 Haziran seçimlerinin, halkın iradesine karşı 1 Kasım seçimleri ile siyasi darbenin yapılması ile başlayan, 4 Kasım 2016’da HDP eşbaşkanlarımızın ve vekillerimizin tutsak edilmesi ile sürdürülen, ardı ardına yerel yöneticiler, kayyımlar, gençlere operasyon, il ve ilçe yöneticilerini tutuklamalarla devam eden süreç aslında bizleri değil bu ülkede yaşayan tüm muhaliflerin özgürlüğünü bitirmenin başlangıcı idi. Delilsiz olarak gözaltı ve tutuklamalarla, siyasilerin, gazetecilerin, avukatların, kadınların, sanatçıların özgürlük isteyen, faşizme karşı duran her kişiye, kuruma, örgüte müdahalelerle yaygınlaşarak sürdü, sürmekte.
Faşizm inşa edilirken ona karşı duranlar yok edilerek yürütülüyor süreç. Bu yok ediş planlamalarından sadece biriydi Bülent’le birlikte Kocaeli’nde yaşayan HDP’lilerin tutuklanması. Uyguner’in, Alçınkaya’nın da içinde olduğu PM üyesi arkadaşlarımız ve il yöneticilerimiz düzenlenen operasyonla alınmıştı o tarihte. Delilsiz, nedensiz. Hala tutsaklar.
Bu hikaye bizlerin hikayesi. Kendini değil yaşamı düşünenlerin hikayesi; nice yazılmakta, bilinmekte, bilinmemekte olan. Siyasi tutsakları özgürlüklerinden koparan neden ise hepimizin işlemekte olduğumuz “suçlar”, üstelik neredeyse kendimizi bildiğimiz yaşlardan bu yana.
Bu büyük mücadelede yaşanılan anlardan biri 13 Mayıs duruşması; o anlardan birkaç kare:
Mahkemeye gelemiyorum ama Bülent’i alacağız, serbest kalmalı diye telefon ettiğimizde – gelmeyin, burada olduğunuzu biliyorum, salgın riski yaşamayın, o kadar hissediyorum ki yanımızda olduğunuzu- diye sıcacık, ışıl ışıl bir sesle Ayşe Uyguner’in yoldaşı adına bizleri sarmalayışı.
45 yıldır bu ülkede eşitlik, barış, adalet, özgürlük, demokratik yaşam, ekoloji, cinsiyetsiz bir toplum için mücadele ediyorum- diye Bülent’in savunması,
Salgına, riske rağmen maskeleri ile duruşma salonunun önünde, Türkiye’de ya da başka ülkelerde evlerinde, cezaevlerinde hukukun, adaletin siyasi iktidara rağmen işlemesini bekleyiş.
13 Mayıs’ta mahkemesi vardı Bülent Uyguner’in. Tutukluluğunun devamına karar verildi. Bu kararı veren mahkeme heyeti hukuku değil siyasi iktidarın isteklerini yerine getirdi. Tıpkı haklarında suç ve delil olmaksızın hüküm verilen, tutsak kılınan diğer siyasiler için verilen kararlar 13 Mayıs’ta da aynen uygulandı. Siyasi iktidarın kararlarını meşrulaştıran yargıçlar hukuk normlarını değil iktidarın kararlarını yerine getirmeyi sürdürdü.
Karar örgüt üyesi olmak. Bu ve benzeri siyasi kararlarla HDP’yi TV ekranlarından çıkardıkları gibi siyasetten silmeyi meşrulaştırmaya çalışıyorlar.
Bizler örgütlüyüz, hayatımız boyunca örgütlü olduk. Bülent’in ifadesinde belirttiği “suçları” işledik. İşlemeye devam edeceğiz. Üyesi bulunduğumuz siyasi görevler, aldığımız, HDP halkların siyasi iradesidir. Bizler; Özgürlüğün inşası için faşist iktidara ve ortaklarına karşı örgütlü mücadelemizi sürdüreceğiz.