HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, İktidarın salgın sürecinde bile kadınların katliamına göz yuman siyasetine devam ettiğini belirterek, ‘Bu süreçte kadınların yüzde 80’i fiziki şiddete, yüzde 93’ü de psikolojik şiddete maruz kaldı’ dedi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, partisinin Diyarbakır’daki binasında kadın gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Koronavirüs (Covid-19) salgınının kadınlar üzerinde bıraktığı etkinin tüm çağrılara rağmen dikkate alınmadığını kaydeden Başaran, salgına karşı hiçbir önlem almadığına değindi.
Başaran, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 11 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, 83 milyonun tek yürek olduğunu, milletin köken, inanç, hatta cinsiyet ayrımıyla bölünmeye çalışıldığını ifade ettiğini hatırlatarak, “Kadın düşmanı, Kürt düşmanı politikalarla ülkeyi bölen, ülkenin bir kesimi için tedbir alan ama ülkenin öz evlatları olan Kürtleri görmezden gelen, Kürtleri düşman siyasetiyle sindirmeye çalışan iktidarın kendisidir. İktidar savaş politikalarını derinleştiren, kadınların katliamına göz yuman siyasetine devam ediyor” dedi.
‘Kadın korunmasın, fail korunsun’
Salgın sürecinde tüm dünyanın virüsle mücadele ettiğini, kapitalizmin çöküşünü ve yeni modellerini tartıştığını ifade eden Başaran, Türkiye’de ise İstanbul Sözleşmesi’nin tartışıldığını söyledi. Başaran, Türkiye’nin maske dağıtımı konusundaki “beceriksizliğini” gizlemeye çalıştığına dikkati çekti.
Türkiye’de şiddetin büyük bir artış gösterdiğini söyleyen Başaran, ‘Bu süreç içerisinde ne oldu? Türkiye’de, dünyanın bütününde olduğu gibi kadınlar açısından en tehlikeli alanlardan biri olan evlerdeki şiddet büyük bir artış gösterdi. Evin içindeki kadınların maalesef çoğu, yüzde 80’i fiziki şiddete maruz kaldı, yüzde 93’ü psikolojik şiddete maruz kaldı ve sığınak talebi yüzde 78 arttı. Sadece Nisan ayı, bu tablonun ne kadar vahşi, ne kadar kabul edilemez olduğunu gösteriyor, 20 kadından 16’sı iktidarın çağrı yaptığı evlerin içinde katledildi. Peki, iktidar bu süreçte ne yaptı? 30 Mayıs’ta Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSYK) bir açıklama yaptı: 6284 Sayılı Kanun çerçevesinde alınan tedbirlerde failin durumu da Korona vesilesiyle göz önünde bulundurulsun. Yani kadın korunmasın, fail korunsun’ dedi
Bakanlığa tepki
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının şiddet oranına ilişkin ‘yüzde 11 düştü’ açıklamasına tespki gösteren Başaran, ‘Ceylan Yıldırım, görüntülerini hep beraber izledik. Ayrılmak istediği erkek ve akrabaları tarafından kaçırıldı, işkenceye uğradı ve ölümden döndü. Melahat, boşanmak istediği eşi tarafından kezzaplı saldırıya uğradı. Antep’te eşini bıçakladığı için cezaevinde olan Müslüm Aslan tahliye edildi, çıktığında 9 yaşındaki çocuğunu döverek, işkence yaparak öldürdü. Rize’de Gamze Pala, görüşme isteğini reddettiği Savaş Dalançıkar tarafından IŞİD’vari bir yöntemle, boğazı kesilerek katledildi. Doktor Rukiye aslında sağlıkta şiddetin örneğiydi ama yine bir erkek tarafından şiddete uğradı. Maxmur’a saldırı gerçekleştirildi ve 3 kadın yaşamını yitirdi. Bunun gibi uzun bir liste önümüzde duruyor’ diyerek kadınların katledilmeye devam ettiğini söyledi.
’12 kadın eşbaşkaı hala tutuklu’
Salgına rağmen HDP belediyelerine kayyum atanmasına da değinen Başaran, ‘Son 8’i korona günlerinde olmak üzere toplam 40 belediyemize kayyım atandı. Bu 40 belediyemizin 12 kadın eşbaşkanı hala tutuklu. Suruç Belediye Eşbaşkanımız Hatice Çevik hem kızını hem görümcesini 10 Ekim Gar Katliamında, yani iktidarın göz yumduğu, iktidarın önlem almadığı, göz göre göre gelen bir katliamda kaybeden ve yine bir katliamı şahitlik eden Suruç’ta belediye eşbaşkanımızdı. Hatice Çevik tutuklandı, belediyeye kayyım atandı ve iktidarın çıkardığı İnfaz Yasasının getirdiği eşitsiz infaz düzenlemesiyle rahatsızlıkları olmasına rağmen şu anda cezaevinde ölümle yüz yüze bırakıldı’ dedi.
Kayyum atamaları durmadı
‘Şimdi bu belediyelerimize atanan kayyımların Kürt düşmanı olmasının yanı sıra aslında kadın perspektifimize, bakış açımıza bir saldırı geliştirdiğini de çok iyi biliyoruz’ diyen Başaran şu şekilde devam etti: Bütün bu zor koşullara rağmen elimizdeki çok az olanağa rağmen belediyelerimiz, yerel yönetimlerimiz kadın alanında çalışmaya, kadına uygun politikalar üretmeye, pandeminin yarattığı ekonomik kriz karşısında üretimi artırmaya, tarım konusunda teşvikler yapmaya devam ediyor. Bunların en önemlisi Kars’tı. Kars Belediyemize, yürüttüğümüz yerel yönetimler siyasetimize havuz medyası tarafından saldırı gerçekleştirildi ve yapılan çalışmalar terörize edilmeye çalışıldı. Ama Kars Belediyemiz tüm saldırılara rağmen ve borç altında bırakılmış olmasına rağmen bir kadın kooperatifi kurdu. Kadın Merkezi ile kadınların uğradığı şiddeti çözmek ve kadınlara destek olmak açısından mekanizmalar kurmaya devam etti. Kars Belediyesi, iktidarın yapamadığını yaptı Mor Kafe kurdu. Kadınlara istihdam alanları açtı, kadınların ekonomik sorunlardan kaynaklı şiddet alanlarından uzaklaşamadığını çok iyi biliyoruz, tam da bu nedenle Mor Kafe kurarak kadınların istihdam edilmesi, kadınların ekonomik anlamda ayakta durmasını sağladı.
Halk belediyeciliği
Silopi ve Siirt Belediyelerimiz iktidarın yapması gereken çalışmayı yaparak Alo Şiddet Hatları kurdu. İki aydır AKP iktidarının kulak tıkadığı çağrılarımız karşısında belediyelerimiz ellerindeki kıt kanaat olanaklarla bu hatları kurdu. Şu anda Siirt Belediyemiz kadınların ulaşabilecekleri Berfin Kadın Dayanışma Merkezi’ni açtı. Kadın spor kompleksi hazırlığı var ve açılacak. Maalesef tüm bunlar olurken iktidar bunun karşısında yine kadınların en önemli çalışmalarından biri olan kadın hafızasına saldırmaya devam ediyor. Gültan Kışanak’ın Kürt Siyasetinin Mor Rengi kitabı; Kürt kadınlarının mücadelelerle elde ettikleri kazanımlarını, siyasette kotadan, eşit temsiliyete getirdikleri mücadeleyi anlatan kitabı suç unsuru olarak kabul edilmiş.
Kadirova dosyası
İktidar bu süre içinde Nadira Kadirova’nın da dosyasını kapattı. İntihar süsü verilmişti, intihar ettiği ifade edilmişti. Aslında bu, AKP iktidarının kadınlara yaklaşımın en somut örneklerinden biriydi ve biz kadınlar olarak iktidarın bu kadın düşmanı siyasetine karşı, kadınları siyasetten, toplumdan, ekonomik alandan izole etme siyasetine karşı her alanda örgütlenmeye devam edeceğiz.
Bugün 131 gündür Gülistan kayıp, küçücük bir şehir olan, her tarafı kameralarla izlenen Dersim’de, bir genç kadın, bir Kürt genç kadın, bir öğrenci kadın, maalesef 131 gündür kayıp, bulunamadı. Biz her alanda Gülistan’ın da faillerini sormaya, iktidardan kadın katliamlarının hesabını sormaya da, kadın dayanışmasını yükseltmeye de devam edeceğiz.