Salgın riski altındaki cezaevindeki çocuklar için endişeli olduklarını belirten CİSST Hapiste Çocuk Ağı Temsilcisi Cansu Şekerci, bağımsız kurumlarca denetim yapılması gerektiğini söyledi
Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri kapsamında Adalet Bakanlığı tarafından cezaevlerindeki tüm görüşler, cezaevleri arası nakiller, aile görüşme odalarının kullanıma dair uzatılan yasak kararları 15 Mayıs’a kadar sürecek. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün 4 ayrı cezaevinde 120 tutuklunun Covid-19 tanısı konulduğu açıklanmasının akabinde 8 Mayıs’ta Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Silivri Ceza İnfaz Kurumu’ndaki 44 tutuklu ve hükümlüde koronavirüs vakasının tespit edildiğini duyurdu.
Bu rakamlarla birlikte cezaevlerinde salgına karşı yeterli önlemlerin alınmadığı yönünde yansıyan şikayetler tutuklu ve hükümlülere yönelik endişeleri büyütürken, bunların başında özellikle hasta tutuklular ile birlikte çocuk tutuklular ve anneleri ile cezaevinde kalan çocuklar geliyor.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yılmaz Çiftçi’nin Kasım 2019’da paylaştığı verilere göre, cezaevlerinde 2 bin 500 çocuk mahkum var. Bunların yansı sıra 780 çocuk da cezaevinde annesinin yanında kalıyordu. Bunlardan kaçının yapılan son infaz düzenlemesiyle cezaevinden çıktığı bilinmese de cezaevlerinde halen çok sayıda çocuk olduğu tahmin ediliyor.
Yasayla beraber ne kadar çocuk tutuklunun olduğu hakkında bilgileri olmadığını dile getiren Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Hapiste Çocuk Ağı Temsilcisi Cansu Şekerci, mektuplaşma faaliyetleriyle tanıştıkları bazı çocukların tahliye olduklarını, bazılarının da tahliye olmayı beklediklerinin bilgisini aldıklarını paylaştı.
Disiplin adı altında yeni cezalar
Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Şekerci, yeni düzenlemenin sadece salgına karşı alınan önlemleri içermediğini de kaydetti. Düzenlemeyle beraber yeni disiplin suçları ve cezalarıyla karşılaştıklarını ifade eden Şekerci, yeni düzenlemeye göre çocuk tutukluların kendi yaşam alanlarının temizliğini yapmadığında ve bu tutumlarında ısrar ettiklerinde “onarma, tazmin etme ve eski hale getirme” gibi disiplin cezasıyla karşılaşacakları ifade etti.
Bu nedenle “kendi yaşam alanının hijyenine dikkat etmemek disiplini nasıl bozar?” diye soran Şekerci, şunları belirtti: “Burada önemli olan disiplinin sağlanması mıdır yoksa çocuğun hijyen alışkanlığını edinmesi midir? Hapsetmek başlı başına bir cezadır. Bu durumunun kişi üzerindeki etkilerini bir kenara bırakırsak bile çocuk mahpuslar disiplin adı altında tali cezalarla karşılaşmaktadır.”
Ciddi endişe
Avukat ve görüşçü ziyaretlerinin sınırlandırılması, yine izleme kurullarının yerinde yaptıkları denetimlerin bu süreçte duraksamasından ötürü çocuk tutukluların özelinde alınan önlemlerin yeterli olup olmadığına dair somut örnekler gösteremediklerini söyleyen Şekerci, salgın sürecinin uzamasının yeni sorunları ortaya çıkaracağını vurguladı. Şekerci, “Tecrit başlı başına bir problemken bu sürenin uzaması, denetimlerin yapılmaması, şiddet riskinin ve insan hakları ihlallerinin artmasına yönelik ciddi endişeler doğuruyor” dedi.
Kurs hedefi
Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı 2020 yılı performans programına dikkat çeken Şekerci, Bakanlığın yıl içinde 8 bin 500 çocuk tutukluya meslek edinme kursu verme hedefi koyduğunu belirtti. “Adalet Bakanlığı cezaevine giren tüm çocuklara kurs vermeyi planlayarak hareket ediyorsa 2020 yılında en azından 8 bin 500 çocuğun yolunun hapishaneden geçeceğini anlıyoruz” diyen Şekerci, bunun da en az rakam olacağını, çünkü bu kurslardan faydalanamayacak çocukların da olacağını ekledi.
Şikayetlerini dinlemeliyiz
Şekerci, hapishanelerden kendilerine gönderilen mektupların okuma komisyonundan geçmesi, telefon aramalarının ise dinlenmesi nedeniyle şikayetlerin tüm boyutlarını bilmek için bağımsız heyetlerin izleme ve inceleme yapmasına ihtiyaç olduğunu da vurguladı. Şekerci, “Bağımsız kurumlar olarak çocukları hapishanelerde ziyaret etmemiz ve idarenin gözetimi olmaksızın şikayetlerini ve kendi durumlarını nasıl tanımladıklarını dinlememiz gerekiyor” diye konuştu.
İSTANBUL