Manisa’da 13 yıllık evliliği boyunca maruz kaldığı şiddete son vermek için karakola giden A.K., polislerin kendisini şikâyetçi olmaktan vazgeçirmeye çalıştığını söyledi
Yıllardır eşi H.K.’nin psikolojik baskı ve fiziksel şiddetine maruz bırakılmış bir kadın A.K.. 13 yıl boyunca bu durumdan kurtulmak ve bu durumu değiştirmek için elinden gelen her şeyi yapmış. 2 çocuğu için evliliğini sürdürmeye çalışsa da, eşinin şiddetine daha fazla dayanamayarak şikayetçi olmaya karar vermiş.İşte bir diğer baskı da tam bu aşamada girmiş devreye. A.K.’nin yaşadıkları, Türkiye’de kadınların maruz kaldıkları şiddete son vermek istediklerinde kolluk güçleri ve yargıda ne tür yaklaşımlarla karşılaştıklarının bariz bir örneği adeta. Evliliğinin daha ilk yıllarında eşinin psikolojik şiddetine maruz kalmaya başlayan A.K., evden dışarı çıkmak için bile eşinden izin almak zorunda kalır. Kendisini birçok kez aldattığını ortaya çıkardığı eşinden her defasında şiddet gören A.K., çaresizlik duygusuyla 2 çocuğu için evliliğini sürdürür. Evde bunları yaşarken, çalıştığı fabrikada astım sarkoidoz hastalığına yakalanır ve 21 arkadaşı ile birlikte işine son verilir. İşten çıkarılmaları üzerine günlerce buna karşı verilen direnişin içerisinde yer alan A.K., işe geri alınmayınca çocuklarına bakabilmek için ev temizliği işçiliği yapmaya başlar. Eşi H.K. ise, ruh sağlığının bozulması üzerine yaklaşık bir yıl önce ruh ve sinir hastalıkları bölümünde tedavi altına alınır. Bu süreçte eşi H.K.’nin yanında refakatçi olarak kalan 12 yaşındaki kızı ise, hastanenin çaycısının tacizine uğrar. Açılan dava sonucu çaycıya tacizden 18 yıl hapis ceza verilir.
‘Öldürmeye kalktı’
Zaman zaman tartıştığı eşi H.K.’nin yine tartıştıkları bir gün küçük oğluna saldırdığını söyleyen A.K., oğlunu eşinin elinde zor kurtarmış. Sonraki dönemde ruh sağlığı her geçen gün daha da kötüye giden eşinin kendisine şiddet uygulamaya devam ettiğini kaydeden A.K., yaşadıklarını şöyle dile getiriyor: “H.K. her şeyin bilincindeydi, fakat hastalığı bahane ediyordu. Akıllı delilerden. Ben çocuklarımı alıp anneme gittim. Yaklaşık 8 ay ayrı kaldıktan sonra ailelerin isteği üzerine yine bir araya geldik. Evliliğimi toparlamaya çalışayım dedim. Eşimden hiçbir beklentim yoktu. Çocuklarıma bakabiliyordum. Hiçbir zaman eşime muhtaç değildim. Fakat en basit konuda bile bana saldırıyordu. Öyle ki bir keresinde tuğlayla beni öldürmeye kalktı. Yediğim darbelerden dolayı vücudumun bazı bölgelerinde oluşan yaralar var. O yara izlerini kapatmak için dövme yaptırmak zorunda kaldım.”
‘Metrelerce sürüklendim’
18 Temmuz akşam yaptığı yemeğin tuzunun az olmasını bahane eden eşinin tabakları duvara fırlatarak, evi dağıttığını söyleyen A.K., sonrasında eşinin çocuklarıyla birlikte kendisini evden kovduğunu belirtiyor. Kendi ailesi ile birlikte kalmaya başlayan A.K., orada da rahat bırakılmıyor. Şöyle anlatıyor o yaşadıklarını da A.K.: “H.K. arabamın tekerleğini indirmişti. Arabanın tekerini şişirirken yine geldi. Oğlumu almaya geldiğini söyledi. Sokakta çocuklarıma zarar vereceğini bağırarak söylüyordu. Çocukları bulamayınca benim arabama bindi. Tam gaza basarken camdan yakasını tutum. ‘Nereye gidiyorsun’ derken, ayağım arabanın lastiğinin altında kaldı, metrelerce sürüklendim. Yedi saat müşahede altında kaldım.” ‘Polis vazgeçirmeye çalıştı’ Yaşadığı bu olay bardağı taşırıyor en sonunda ve eşi hakkında şikayetçi olmak için karakola gidiyor A.K.. Yaşadıkları yetmezmiş gibi bir de polislerin kendisini eşi H.K.’den şikâyetçi olmaktan vazgeçirmeye çalışmasıyla uğraşmak zorunda kalıyor. Şikayetçi olduğunun ertesi günü polislerin kendisinden darp raporu istediğini belirten A.K., sonraki gelişmeleri şöyle aktarıyor: “Rapor elimde emniyete gittim. Polis kayıtlara baktı, ifade vermediğimi söyledi.İfademin bendeki kopyasını verdim. Dosya numarasına baktı. ‘Kayıp eşya olarak görülüyor’ dedi. Şaka gibiydi. Darp edildim, sürüklendim ama kayıp eşya olarak kayda geçmiş. Eğer karakola gitmeseydim unutulup gidilecekti.” Bu yaşadıklarından sonra eşinden boşanma kararı alan A.K., 2 çocuğuyla birlikte kendisine yeni bir hayat kurmak için bazı adımlar attı.
‘Cezasızlık son bulsun’
Yine kendisi gibi şiddete maruz kalan kadınlara el uzatmak için kadın kurumlarında çalışma yürütmeye başlayan A.K., “Hiçbir şeyden çekinmiyorum ve korkmuyorum. Şiddete uğramak kadının suçu değildir, erkeğin acizliğidir. Hiçbir şiddet cezasız kalmamalı. Artık bu cezasızlık ve görmezlikten gelme politikası son bulsun. Daha kaç kadının ölmesi gerekiyor. Artık yeter” diye konuştu.
MANİSA