AKP’li vekil Şirin Ünal’ın silahıyla şüpheli şekilde yaşamını yitiren Nadira Kadirova dosyası, onlarca delil eksikliğine rağmen kapatıldı. Önemli bilgiler paylaşan Prof. Dr. İlyas Doğan, gerekirse AİHM’e kadar gideceklerini söyledi
Nevin Cerav/İstanbul
AKP Milletvekili Şirin Ünal’ın evinde, Ünal’ın silahıyla şüpheli şekilde hayatını kaybetmişti Özbekistanlı Nadira Kadirova. 23 Eylül’de gerçekleşen olayın ‘intihar’ olduğu öne sürülmüştü bizzat emniyet yetkilileri tarafından. Kadirova’nın cansız bedeni daha soğumamışken yapılan ‘intihar’ açıklaması şüpheli ölümle ilgili kuşkuları daha da arttırmıştı. Kadirova’nın olaydan bir gün önce Leyla isimli arkadaşına, “Bundan iki hafta önce odada yatıyordum. Patronum içeri girdi, kapıyı kilitledi ve arkama yattı, bana sarıldı. Çok kötü şeyler oluyor. Ben ağabeyimin yüzüne nasıl bakacağım? Ölmek istiyorum” dediğinin ortaya çıkmasıyla da olay daha da şüpheli bir boyuta taşındı. Daha sonraki gelişmeler ise dosyanın apar topar kapatılmasıyla sonuçlandı. Dosya ile ilgili verilen takipsizlik kararı ardında, 23 yaşında toprağın altına giren bir kadın ile onlarca cevaplanmamış soru işareti bıraktı.
Kadirova ailesi vazgeçmedi
Kadirova ailesi başından itibaren kızlarının bir cinayete kurban gittiğini, AKP’li milletvekili Şirin Ünal’ın korunduğunu defalarca ifade etti. Takipsizlik kararını kabul etmeyen aile, Prof. Dr. İlyas Doğan’a vekalet vererek olayın peşini bırakmadı. Doğan, 31 kadın avukata da yetki vererek Nadira Kadirova dosyasının kapatılmasına itiraz etti. Bu toplu itiraz sulh ceza mahkemesi tarafından birkaç gün önce reddedildi. Süreci ve bundan sonraki adımları öğrenmek üzere Prof. Dr. İlyas Doğan ile görüştük.
Kalemdeki parmak izi
Nadira Kadirova dosyasına verilen takipsizlik kararına yaptıkları itirazın reddedilmesini değerlendiren Doğan, bunun yerinde bir karar olmadığını dile getirdi. Kadirova dosyasında birçok eksik olduğuna dikkat çeken Doğan, “Dosyayı devraldığımda sadece iki hafta inceleyebildim. O iki hafta bile dosyadaki eksikleri tespit açısından yeterli oldu benim için. Deliller özenli bir şekilde toplanmamış. Örneğin ‘bu kadın intihar etti’ deniliyor. İntihar mektubunu yazdığı söylenen masanın üzerinde bir kalem var, dosyada da o kalemin fotoğrafı yer alıyor. Olay yeri inceleme o kalemi fotoğraflamış. Fakat kimsenin aklına bu kalemin üzerinde bir parmak izi var mı, yok mu diye bakmak gelmemiş” diyor ilk elden. Dosyadaki en önemli iddianın ‘bu kadın intihar etmiştir’ iddiası olduğunu vurgulayan Doğan, bu iddiayı destekleyen delillerin olmamasının kabul edilebilir bir durum olmadığını söylüyor. Diğer önemli bir detayın da olay sırasında olay yerinde olan insanlarla ilgili tahkikat eksikliği olduğunu söyleyen Doğan, şu soruları soruyor: “Mesela olayın gerçekleştiği villada 4 kişi var o sırada. Bu 4 kişinin olay sırasında ve sonrasında telefonlaşmaları nasıldı? Kimle ne konuştular? Kime mesaj attılar? Bu önemli detayların içeriği yok, bunlarla ilgili hiçbir araştırma yapılmamış. Diyelim ki bu bir intihar fakat bir insan durduk yere intihar etmez. Onu intihara sürükleyen sebepler var. İntiharsa da bu sebeplerin bulunması gerekirdi.”
Adli tıpta ‘bakire’ ibaresi
Onlarca eksikliğin olduğu dosyada, Adli Tıp raporunda da büyük eksiklikler olduğunu belirtiyor Doğan. Çok önemli bir detay veriyor: “Adli topta araştırma iki aşamadan oluşur, biri dış muayenedir diğeri de iç muayenedir. İç muayenede de fotoğraflar çekilir. Ölen kişi genç bir kadın, rapora ‘bakire’ diye yazıyorlar ama bunu destekleyen fotoğrafları koymuyorlar. Oysa bu fotoğrafların da olması gerekir dosyada. Çünkü bir gün önce kendisine cinsel tacizde bulunulduğunu paylaşmış arkadaşıyla. Dolayısıyla bu durum olayın gerçek boyutunu ortaya çıkarması açısından önemliydi. Dosyada iç muayene ile ilgili hiçbir bilgi ve bulgu yok. Tabii eğer dosyanın kapatılmasına itirazımız kabul edilseydi o zaman iç muayene sırasında elde edilen bilgiler de adli tıptan getirtilebilecekti. Fakat Sulh Ceza Hakimliği bunu reddettiği için o deliller şimdilik adli tıp arşivinde duracak.”
‘Kamuoyu ses vermeli’
Olay olduğunda polis ve savcının hemen olay yerine gittiğini hatırlatan Doğan, “Savcının bizzat ilgilendiği bir olayda delillerin böyle eksik ve özensiz toplanması ister istemez bir kuşkuya yola açıyor. Devletin ciddiyetine yakışmıyor bir kere bu delillerin alınmaması. O nedenle de çok şüpheli bir ölümdür bu. ‘İntihar etti’ deyip bunu delillerle kanıtlamazsanız olmaz” şeklinde konuşuyor. Doğan son olarak, bu olayın kapatılmasına izin vermeyeceklerini ve Nadira Kadirova adına Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağı bilgisini paylaşıyor. Doğan, şöyle bitiriyor sözlerini, “Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağım. Ben kamuoyunda yeterince ses verilmesi halinde Anayasa Mahkemesi’nin bu olaydaki eksiklikleri gözardı etmeyeceğini, görmezlikten gelmeyeceğini düşünüyorum. Ama her şeye rağmen oradan da bir sonuç çıkmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğim, son aşama o.”