Aydın’ın Efeler ilçesinde salgından faydalanan JES şirketleri yeni kuyular kazıyorlar. Bölgedeki köylüler, doğanın tahrip edildiğini belirterek, ‘JES şirketleri yasa hukuk dinlemiyorlar. Çalışmalar durdurulsun’ çağrısında bulundular
Aydın’ın Efeler ilçesine bağlı olan ve 300 yıllık tarihi bulunan Yılmazköy’de 2007 yılında çıkarılan Jeotermal Enerji Santralleri (JES) yasayla toprakların yüzde 85’i jeotermal kullanımına açıldı. 200 nüfuslu olan Yılmazköy’de 2007 yılından beri jeotermale karşı mücadelenin sürüyor. JES’ler nedeniyle artık artık zeytin ve İncir’in yetişmediği mahallede, geceleri havaya salınan gazlardan kaynaklı köylüler, sağlık sorunları yaşıyor. Koronavirüs salgınına rağmen şirketler kuyu açmaya devam ederken, Ken Kipaş şirketine ait JES kuyularının çalışmalarına devam etmesi sonucu 1 Mayıs tarihinde patlama meydana geldi.
Esra Solin Dal’ın haberine göre, Patlamanın yaşandığı bölgeye yaklaşık 200 metre yakınında oturan köylüler, JES kuyularının kapatılmasını istiyor.
‘JES şirketleri huku dinlemiyor’
Köylülerden Şermin Çetin, yasaların uygulanmadığını ve denetimsizlik nedeniyle çok ciddi sorunların ortaya çıktığını kaydetti. Tarım topraklarını jeotermal kullanımına açıldığı ve Aydın’ın en önemli tarımsal ürünleri olan zeytin, incir ve pamuğun yok olduğunu ifade eden Çetin, JES’lere karşı 6 sene önce 40 kişilik bir gurupla dava açtıklarını ve davanın hala sürdüğünü söyledi. Çetin, ‘JES şirketleri yasa hukuk dinlemiyorlar. ÇED raporları yok. Geçenlerde patlama yaşandı. Bizde o suların bitkiler üzerindeki zararları var mı yok mu diye bahçemizden toprak ve oltalardan numuneler aldık. Efeler Belediyesi gelip tutanak tutu. O günden beri korku içindeyiz. Aydın Valisi başta olmak üzere bütün herkesi göreve davet ediyorum. JES çalışmaları bir an önce durdurulup kapatılsın’ dedi.
‘Kimse bizimle ilgilenmedi’
Patlaması sırasında kirli suların evinin bahçesine kadar geldiğini belirten Lütfiye Metin, tarladaki otların sarardığını ve zeytin yapraklarının dökülmeye başladığını ifade etti. JES’lere karşı uzun süredir mücadele ettiklerini anacak kimsenin seslerini duymadığını söyleyen Metin, “Nereye başvurduysak kimse bizimle ilgilenmedi. Biz itiraz ettiğimiz de şirket bizim özel mülkümüz diyor. Mahkemeye başvurduk kazandık ama başka isimle tekrar devam ediyorlar. Koronavirüsü fırsat bildiler nasıl olsa kimse ulaşılmayacak düşüncesiyle tam hız devam ediyorlar’ dedi.
Zeytin ağacı kalmadı
Yılmazköy’de doğup büyüyen 71 yaşındaki Bayram Ayşe Metin ise, ‘Şimdi zeytin ağacı kalmadı. Biz haftalarca üzüm sıkıyorduk bağlarımızdan. Yılda yaklaşık 3 ton yemişimiz oluyordu ama şimdi yemeye kalmadı. Zeytin ağaçları hepsini söküp çukurlara gömdüler yerine JES’leri diktiler. Biz Jeotermale dur dedikçe onlar üstümüze geldiler’ dedi.