Şeyh Sait isyanı sonrası kurulan İstiklal Mahkemeleri, kendilerine sunulan sonsuz iktidar gücünün ehemmiyetiyle, olağanüstü hukuklarını da aşan ve yüzlerce suçsuz, günahsız insanın canına mal olan pervasız kararlar vermişler. Kürt aydınlarından Kemal Fevzi’ye dair idam kararı bu hukuksuzluğun en bariz örneğidir. Kemal Fevzi’nin yargılanması, savcı ile heyet arasında tartışmalara sebep olmuş ve savcı Ankara’ya şikâyet edilmesi üzerine, İsmet İnönü bizzat telgraf çekerek, uyumlu çalışması için kendisini uyarmıştır.
Kemal Fevzi Hizanizade Bitlisli bir aydın, yazar şair ve siyasetçidir. Hizanizadeler şehir merkezinde yaşayan aristokrat bir ailedir. Dede Hüseyin Fevzi Bey 1800’lü yıllarda Bitlis’te özel okul açıyor, baba Reşit Bey uzun yıllar savcılık ve hâkimlik görevlerini icra ediyor.
Kemal Fevzi ve kardeşi Ziya Vehbi 1900’lü yılların başında henüz on iki, on üç yaşlarındayken, eğitim için İstanbul’a gidiyorlar. Kemal Fevzi Pangaltı Harbiye Mektebi’ne, Ziya Vehbi ise İstanbul Tıbbiye’ye yazılıyor.
İttihat Terakki mantığının hakim olduğu ideolojik ve askeri eğitim, mengeneye aldığı Kemal Fevzi’nin çocuk ruhunu paramparça ediyor. Güçlü bir Kürt geleneği olan Bitlis’ten gelen Kemal Fevzi de Kürtlüğe dair hiçbir şey bırakmıyor. Şiirler yazmaya başladığı o yıllarda şiirleri Türkçülük ve militarizm kokuyor. Ama mutlu da değildir, annesine yazdığı şiirinde‘Sensiz geçen ömrüm, unutulmaz sitem oldu’ diyor
Kemal Fevzi teğmen olarak katıldığı Balkan Savaşı’nda ayağından yaralanınca yirmi yaşında malulen emekli oluyor. Ondan sonra İstanbul’daki Kürt çevreleri ile tanışıyor. Çalınan yıllarını telafi etmek istercesine bir tempoyla çalışmalara katılıyor. İlkin Kürdistan Teali Cemiyeti’nde yer alıyor. Bir süre sonra Ali Bedirhan ve Memduh Selim Bey’in de aralarında olduğu bir grupla cemiyetten ayrılarak, Kürt Teşkilatı İçtimaiye Cemiyeti’ni kuruyorlar.
Kalemi güçlü olan Kemal Fevzi aynı dönemde, Kürdistan dergisi ve Jin gazetesinde makaleler ve şiirler yazıyor. Kürt birliği, özerklik, Fransız devrimi ve sosyalizm üzerine yazıları günümüzde dahi geçerliliğini koruyan, ciddi bilimsel eleştiri ve öneriler içeriyor. Özerklik üzerine 1920 yılında yazdığı makalesinin yarısına yakını sansürleniyor.
Masal ve destanlara, toplumları tanımak ve anlamak için tarih kadar önem atfeden Kemal Fevzi, Kürt masallarındaki cevheri açığa çıkarmak için özel ve disiplinli bir çalışma yürütüyor. Köy köy dolaşıp masal ve destanları kayıt altına alıyor, onlara dair güçlü bilimsel makalelerle birlikte yayınlıyor. Sadece Kemal Fevzi değil, kardeşi Ziya Vehbi de o yıllarında ‘Lawê Reşit’ mahlası ile Jin gazetesinde yazılar yazıyor.
Birinci Dünya Savaşı’nda gönüllerince at koşturan emperyalist güçler, savaş sonrası haritaları yeniden şekillendirirken; Kürtlerin uluslararası camiada kabul gören bir statüye sahip olma çalışmalarında yer aldığından, El-Cezire Divan-ı Harbiye, Kemal Fevzi hakkında gıyabında idam kararı veriyor. Bunun üzerine Kemal Fevzi Ekim 1923’te İran’a geçip, kısa bir süre Sımko’nun yanında kalıyor.
Aralık 1923’de Meclis bir af yasası çıkarıyor ve Kemal Fevzi’nin cezası af kapsamına girdiğinden Şubat 1924’te Bahçesaray üzerinden ülkeye giriş yapınca tutuklanıyor. İfadesiz ve yargılama yapılmadan bir yıl boyunca tutuklu kalıyor. Şubat 1925’te serbest bırakıldıktan kısa bir süre sonra 7 Mayıs 1925’te tekrardan tutuklanıyor. Dosyası tutukluluğundan bir ay önce kurulan Diyarbakır’daki Şark İstiklal Mahkemesi’ne gönderiliyor.
Savcı Ahmet Süreyya Örgeevren, suçu af kapsamında kaldığından mevcut dosyadaki delillerle yargılamasının yapılamayacağını, af kapsamı dışında kalan iki, üç aylık süreçte herhangi bir suç işleyip işlemediğine dair soruşturmanın genişletilmesi yönünde mütalaa veriyor. Mahkeme heyeti buna şiddetle karşı çıkıp durumu Ankara’ya rapor ediyor. İsmet İnönü savcıya bizzat telgraf çekip heyetle uyumlu çalışmasını emrediyor. Ve bunun üzerine savcı geri adım atıp, tek başına yargılanan Kemal Fevzi’nin dosyasını, Seyit Abdülkadir ve arkadaşlarının dosyası ile birleştiriyor.
Karar önceden verilmiştir, mahkeme formalite bir yargılama ile Kemal Fevzi ve yargılanan beş kişiye 24 Mayıs 1925’te idam cezası veriyor ve üç gün sonra 27 Mayıs günü sabaha doğru, Ulu Cami’nin önünde cezayı infaz ediyor.
Okuldan sonra Gümüşhane Devlet Hastanesi’nde başhekimlik görevi yapan kardeşi Ziya’nın duygu dünyası Kemal Fevzi’nin idamından sonra altüst oluyor ve psikolojisi hayli bozuluyor, doktorluk yapacak mecali kalmadığından, Bitlis’te yaşayan dört kardeşin en büyüğü Kadir, kardeşini yanına alıyor. Yeni doğan oğluna da Kemal Fevzi ismini verip, doğum tarihi olarak da Kemal Fevzi’nin idam tarihini kaydediyor.
—————————————————————————————————————————–
Kaynakça:
Av. M.Veysi Hizal ve Kemal Fevzi Hizal
Malmisanıj; Bitlisli Kemal Fevzi
Naci Kutlay; İttihat Terakki ve Kürtler
Ramazan Pertev; Kemal Fewzi û berhevkariya çîrokên Kurdi tez çalışması
Ahmet Süreyya Örgeevren: Şeyh Sait İsyanı ve Şark İstiklal Mahkemeleri