Botan Bölgesi’nden Çukurova’ya kurdukları dayanışma ağını gazetemize değerlendiren HDP MYK üyesi Alp Altınörs, “Samsun’daki aile ile Diyarbakır’daki aileyi birleştiriyoruz. Bu zor süreçte ekmeğimizi bölüşelim, Kardeş Aile ile dayanışmayı yükseltelim” dedi
Gülcan Dereli
Koronavirüs tüm dünyayı etkisi altına alırken topluma sağlık sorunlarının dışında ekonomik olarak da büyük yük getirdi. Birçok ülkede hükümetler halka ekonomik güvence verirken, Türkiye’de ise hükümet halka hesap numarası vererek bağış yapmasını istedi. “Çocuğum aç evde nasıl kalayım” diyen yurttaşlar hükümetin aldığı tedbirlerin halkı mağdur ettiğini belirterek tepki gösteriyor. Halka ekonomik hiçbir güvence sunmayan hükümet, halkın kısmen de olsa ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan dayanışma ağlarını ise engelliyor. Krizin ve yoksulluğun derinleştiği salgın sürecinde ortaya çıkan en büyük ihtiyaç ise dayanışma oldu. Bu konuyla ilgili çalışma yürüten HDP, Türkiye ile bölge kentlerinde dayanışma kampanyası başlattı. HDP, Botan Bölgesin’den Serhat’a, Marmara Bölgesi’n-den Ege’ye, Karadeniz Bölgesi’nden Çukurova’ya birçok kentte halk ile dayanışma ağı kurdu. Biz de Yeni Yaşam gazetesi olarak HDP MYK üyesi Alp Altınörs ile bu dayanışma ağının detaylarını konuştuk.
- Kardeş Aile Kampanyası çalışmalarınız nasıl gidiyor? Kaç aileye ulaştınız? Halkın ilgisi nasıl?
Kardeş Aile Kampanyası’na yoğun bir ilgi var. Fakat henüz istenen düzeyde değil. Şu ana kadar kampanyaya destek vermek isteyen kişi sayısı 11.350 aile bağlantısı tamamlanmış Kardeş Aile sayısı, 40.760 doğrudan nakit yardımı, ihtiyaç kolisi gıda vs. ulaştırıldı. Burada bir dayanışma ve dayanışma duygusu örgütleniyor, genişliyor. Burada yardım anlayışının ötesinde iki ailenin kardeşleşmesi, iki ailenin bir dayanışma ağı içerisinde bir araya gelmesi, birbirine temas etmesi söz konusu, dolayısıyla burada yatay bir ilişki var. Üstten hiyerarşik bir ilişki yok. AKP’nin anlayışı direk yardım anlayışı üzerinedir. Onlar muhtaç biz onlara yardım ediyoruz şeklindedir. Ama HDP’nin bu konudaki anlayışı doğrudan doğruya dayanışma ağları ve yatay bir ilişki üzerine kurulu kurmak ve birbirini karşılıklı güçlendirmek üzerine kuruludur. Bu anlamda da binlerce ailenin bir şekilde birbirleriyle temas etmesi, hayatlarının birbirine değmesi ve bir kardeşleşme söz konusu. Tabi aynı zamanda farklı halklardan, farklı inançlardan ailelerin de kardeşleşmesi söz konusu. Kampanya perspektifi içinde bunu da gerçekleştiriyoruz. Dolayısıyla farklı toplumsal kesimlerin birbiriyle temas ettiği dayanıştığı bir süreci adım adım örgütlüyoruz. Bu aynı zamanda bir toplumsal dayanışmadır.
Bizim henüz ihtiyaçları yanıtlayabildiğimiz söylenemez; çok daha güçlü bir dayanışmayı örgütlememiz gerekiyor.
- Kampanyanıza yönelik engellemeler söz konusu. Bazı bölgelerde cezalar kesildiği kamuoyuna yansıdı. Bir dayanışma kampanyası neden engellenir? Burada iktidar nasıl bir mesaj veriyor?
AKP’nin bu tür faaliyetlerde bir anlayışı var. Vatandaşı kul haline getirme anlayışı söz konusu, burada insanları muhtaç birer nesne olarak tutmaya çalışıyorlar. Kendi faaliyetleri dışında kendilerine bağlı tarikatların, cemaatlerin yaptığı bu tür yardım faaliyetleri dışında hiç kimseye izin vermek istemiyorlar. Çünkü alternatifin görünür olmasını istemiyorlar. İnsanların kardeşleşmesi de, yatay ilişkiler de mümkün. Biz bunu göstermeye çalışıyoruz. Onlar ise dikey, hiyerarşi tepeden ve baştancı reis anlayışı ile bunu geliştirmeye çalışıyorlar. AKP’nin elindeki belediyeler yapınca sorun olmuyor. Muhalefetin elindeki belediyeler yapınca sorun oluyor. Ama biz şunu da biliyoruz gerçek anlamda dayanışma engellenemez.
Yani siz bir parti çalışanını taciz edersiniz, öbürünü edersiniz ama binlerce insan, onbinlerce insanın birbiriyle kuracağı yatay dayanışmacı Kardeş Aile ilişkilerinin gerçekten engellenmesi mümkün değil. Dolayısıyla biz kampanyanın o anlamda toplumsal birlikteliği olduğuna dikkat çekiyoruz. Ve bu tür engelleme çabalarını ve çalışmalarını da kınıyoruz, mahkum ediyoruz. Halkımız da mahkum ediyor.
Bu süreçte aynı zamanda kayyum siyaseti de uygulandı. Partimize karşı. Batman, Diyarbakır ilçelerinde, birçok yerde bunlar uygulandı. Yani hiçbir icra gücü olmasın düşüncesindeler. Aslında AKP iktidarı o kadar zayıflamış ve o kadar parçalanmış durumdaki en ufak bir alternatif icra gücünün varlığını kaldıramıyor. Yani diyelim ki İstanbul, Ankara büyükşehir ya da Batman ya da şimdi yandaş basın Kars Belediyesi’ne yönelik bir takım ithamlarda bulunuyor. Özellikle de Kardeş Aile Kampanyası’nı hedefleyerek burada bu belediyelerin bile bir icra gücüne tahammül edemiyorlar. Çünkü başkancı rejimi kurdunuz siz. Bütün devlet aygıtı sizin elinizde; bakanlıklar, valilikler, kaymakamlıklara, hatta muhtarlıklara varıncaya dek bir aygıt kurdunuz yani. Devasa bir aygıt sizin elinizde ama belediyelerin yaptığı birkaç faaliyet bile müthiş derecede sizi ürkütebiliyor. Ekmek dağıtımlarını yasaklıyorsunuz. Bu da aslında bir zayıflık göstergesi pratik anlamada yoksa elleri zayıflamış biliyoruz. Ama alternatif olanın görünmesi, toplum nezihinde somutlaşması, geniş kitlelerin pratikte bunu görmesi AKP iktidarını ürkütüyor. Dolayısıyla hızla yasaklama, engelleme, kayyum atama gibi yol ve yöntemlere girişiyorlar. Bu da yaklaşan sonlarını geciktirme amaçlı.
Koronavirüsü fırsata çevirmeye çalıştılar. Süreci yönetemediler. Halka hiçbir ekonomik sosyal destek sağlamıyorlar. Halkı yardıma ve dolayısıyla kendilerine muhtaç hale getirmeye çalışıyorlar; işin özü bu.
- Ekonomik olarak halkın durumu ortada ama iktidar IBAN numarası veriyor. Bu ne anlama geliyor? Sizin bu çalışma ile hedefiniz nedir?
Dayanışmayı çok daha yükseltmek gerekiyor. Yani biz biliyoruz ki halkın ekonomik, sosyal ihtiyaçlarını tek başına toplumsal dayanışma ile karşılamak mümkün değil. Bütün ihtiyaçları karşılayacağız diye bir iddiamız yok. Zaten bunu yapacak güç ancak işte siyasi iktidarın elinde olabilir. Siyasi iktidar ne yaptı? İçişleri mesela bir kararname ile işletme sektörünün neredeyse yarısını kapattı. 5 milyona yakın insan işsiz kaldı buralarda. Kahveler, kafeler, berberler, restoranlar, işte kuaförler vs. Sağlık Bakanlığı kongreleri konferansları yasakladı. Birçok insan buradan da işsiz kaldı ama hiçbir sosyal destek düşünülmedi. Ne esnafa ne işsizlere yönelik. Şimdi burada alternatifi örgütlemek, bir dayanışma ağını var etmek böylece yarını bugünden kurmak gerekiyor. Yani buradaki dayanışma ağları aynı zamanda bu iktidarın hayatın her alanına yayılan sermaye yanlısı neoliberal politikalarına karşı da bir mücadeleyi beraberinde getirecektir. İşte 1 Mayıs’tı, 1 Mayıs yine yasaklandı. Yine sokaklarda kutlanması engellendi. Bu seferde koronavirüs bahanesiyle yasaklandı. 1 Mayıs’a yönelik tavır işçiye yönelik bir tavırdır, tutumdur. İşçi sınıfı hem de en az onun kadar büyük bir tehdit olan işsizlikle, açlık tehdidiyle karşı karşıya; açlıkla korona arasında tercih yapmaya zorlanıyor.
Ama biz o insanlara bir nebze olsun toplumsal dayanışmayı geliştirebiliyorsak bir umut ışığı yakmışız demektir. Yarın bu bir mücadelenin de aynı zamanda kıvılcımı olacaktır. O anlamda ben bütün okurlarınızı bu kampanyaya katkı sunmaya, bu kampanyanın içinde yer almaya, gönüllü aile olmaya, bu kampanyanın gönüllüsü olmaya, Kardeş Ailelerle birlikte dayanışmayı yükseltmeye çağırıyorum.
AKP alternatife saldırıyor
- Peki Kars Belediyesi’ne yapılan saldırılar ile ne hedefleniyor? Kars Belediye eşbaşkanlarına yönelik halkın yoğun desteği görülüyor. Kars’a yönelik yapılanlar ne anlama geliyor?
Kars Belediyesi icraat yaptığı için saldırı altında. Yani AKP iktidarı Saray, belediyelere şunu dayatıyor. Kendi partisinden olmayan belediyelere icraat yapmayacaksınız. Bunu dayatıyor, net bunu ifade etmek lazım. Çünkü icraat yapmadığın zaman bir dahaki seçimde işte siz yetki verdiniz hiçbir şey yapamadılar onlar bir şey yapamaz demek için ama bütün bu baskılara rağmen bir şeyler yaparsa diye bu belediyeler buradan saldırıyor. Psikolojik savaş uyguluyor. Kayyum atıyor. Ve buraları zorla halk iradesini gasp ederek ele geçirmeye çalışıyor. Şimdi Kars Belediyesi söz konusu olduğunda hem Kardeş Aile Kampanyası bakımından, hem üretici kooperatiflerini desteklemesi, üretimi desteklemesi anlamında çok başarılı çalışmalar yaptığını görüyoruz. Kars Belediye eşbaşkanlarına yönelik çok ciddi bir beğeni var, sempati var. Tıpkı Batman’da olduğu gibi Batman’da da gördük işte. Bir taraftan yandaş sermayeye ait DEDAŞ halkın elektriğini keserken Batman Belediyesi koronavirüs sürecinde halktan su faturası almayacağının açıklamasını gördük. Ertesi gün kayyum atandı. Biz alternatifi gösteriyoruz. İcraatta, pratikte gösteriyoruz. Alternatifin geniş kitlelerin görmesi icraat esnasında oluyor. AKP hiçbir şekilde merkezi iktidar dışında icraat olmamalı, AKP iktidarının alternatifsiz olduğu fikri kitlelere verilmesini istiyor. Ama aynı zamanda AKP’nin koronavirüs sürecinde tel tel döküldüğü görüyoruz. Her ne kadar televizyonların yüzde 95’i AKP’ye ait olsa da ve bu yüzde 95’lik medya gücüyle gece gündüz biz bu işi çok iyi yönetiyoruz propagandası yapsalar da AKP’nin gerçekte kitlelerin yaşadığı olay tam bir açlıktır, sefalettir, yoksulluktur ve salgın sürecinin yönetilemediği halkın ciddi anlamda bu virüse maruz bırakıldığı gerçeğidir. Ve hızla engellemeler, yasaklamalara gidiyor. AKP bir kayyum partisidir artık. AKP sandıktan çıkana hiçbir şekilde saygı gösteremez çünkü kendisi de sandıktan çıkmayacak. Dolayısıyla sandıkla da gitmemenin provasını yapıyorlar aslında bugün.
- Kampanyanız kaç kentte yapılıyor?
Büyükşehirlerde, metropollerde de Mersin, Adana, İstanbul, İzmir, yani bütün şehirlerde aslında şu anda 45 şehirde aktif bir şekilde faaliyet devam ediyor. 10-15 kadar şehirde de ilçeler düzeyinde devam ediyor. Yani diyelim ki Diyarbakır’dan olan bir aile ile Samsun’dan olan bir aileyle Kardeş Aile irtibatlandırıyoruz. Ya da İzmir’den gönüllü olmak isteyen bir aileyi Diyarbakır’dan, Şırnak’tan bir aileyi ile ilişkilendiriyoruz. Dolayısıyla aynı zamanda bu kampanya halkların kardeşleşmesinin, halkların demokratik birlikteliğinin de bir ifadesi oluyor. Yani sadece bölgede olan bir kampanya değil zaten. Yandaş medya biraz işin o yönünü vurgulamaya çalışıyor. Fakat bütün illerde süren bir kampanya ve tüm illerden aynı zamanda kardeşleşmenin gerçekleştiği, demokratik birlikteliğin gerçekleştiği bir kampanya onu ifade etmek lazım. Özelikle de farklı halklar inançlar arasında bu ilişkinin gelişmesine biz öncülük ediyoruz. Biz bu güveni ve birlikteliği sağlıyoruz. Aslında kampanya halkın kampanyası, kampanya toplumun kampanyasıdır. HDP bunun irtibatlarını, bağlantılarını sağlıyor. İnsanları birbirine bağlantılandırıyor. Siyasi partilerin o anlamada zaten bir tırnak içinde yardım kampanyası yürütmeye hakları da yok ama biz toplumu birbiriyle irtibatlandırdığımız için toplum yürütüyor aslında bu kampanyayı kendi içerisinde. Herkesi bu kampanyaya katılmaya çağırıyoruz. Bu zor süreçte ekmeğimizi bölüşelim, soframızdaki çorbayı paylaşalım Kardeş Aile ile ve böylece dayanışmayı yükseltelim. Dayanışma yeni bir toplumunda aslında mayasıdır.
Vekillerin de Kardeş Ailesi var
Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan şiddete uğrayan, işsiz kalan, yoksul ve mülteci kadınlardan oluşan 10 kadınla, Mithat Sancar ise işsiz kalan işçi, esnaf ve KHK’lılardan oluşan 10 aile ile dayanışarak kampanyamıza katılım sergilediler. HDP Meclis Grubundaki her bir milletvekilimiz de 10 Kardeş Aile ile dayanışarak kampanyaya katıldı.