Erdoğan’ın meslek örgütlerine müdahale açıklamasına tepki gösteren barolar ve avukatlar, iktidarın hukuka son bir darbe vurmak istediğine dikkat çekerek, herkesin buna karşı çıkmasını istedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, barolar ve tabip odaları başta olmak üzere meslek örgütlerinin seçim usullerinin yeniden belirlenmesiyle ilgili düzenlemenin Meclis’e sunulması gerektiğini belirtmesine tepkiler yükseldi.
Avukatlar, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın LGBTİ+ bireylere ilişkin açıklamalarına verilen tepkiden sonra baro ve meslek örgütlerinin hedef alındığına dikkat çekti. Adana Barosu Başkanı Veli Küçük, “Cumhurbaşkanı, ülkemizdeki 83 milyon yurttaşı temsil ettiğini unutmamalı, cumhuru ayrıştırmadan tüm yurttaşları kucaklayan bir tavırla toplumun acil sorunlarına odaklanmalı ve hasmane tutumundan derhal vazgeçmelidir. Barolar, demokrasinin, hukukun üstünlüğünün ve insan haklarının gelişimi için mücadeleye devam edecektir” dedi.
Temel amaç baroları işlevsizleştirmek
Adana Barosu eski başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, iktidarın ülkedeki hak ihlallerini, demokrasiden otokrasiye gidişin eleştirilerini, üstünlerin hukukunun egemen olduğunu, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının kalmadığını dile getiren, bu konularda basın açıklaması ve eylem yapan baroları kesinlikle istemediğini vurguladı.
Mersin Barosu avukatlarından Gazi İnci, muhalif meslek örgütlerinin iktidarın halkı manipüle etme girişimi karşısında toplumu aydınlatması karşısında hedef haline geldiklerini söyledi. Erdoğan’ın temel amacının hukuksuzluklara karşı çıkan baroları işlevsizleştirmek olduğunu belirten İnci, “Barolar ve meslek odaları, iktidarın deyim yerinde ise ülke içinde ‘at koşturması’nın önündeki en büyük engeldir. Bu kurumların gücünü kaybetmesi muhalefetin de gücünü büyük oranda kaybetmesi demek. Mevzuat değişikliği ile kurumlar muhalif temsiliyetini kaybedince iktidar bütün baskıcı ve manipülatif siyasi eylemlerini çok daha rahat bir şekilde icra edecek” dedi.
Ortak mücadele çağrısı
Avukat Ali Bozan, Erdoğan’ın avukatlar ve doktorlar başta olmak üzere iktidarın uygulamalarını yüksek sesle eleştiren kesimleri korkutup, sindirme gayesinde olduğunu söyledi. Bozan, ‘Benden değilsen, benim gibi düşünmüyorsan meclisteki sayısal çoğunluğumu kullanarak; gereğini yaparım’ anlayışının somut bir göstergesi. Meslek örgütlerinin gecikmeden hep birlikte tepki göstermesi gerekiyor. Zira bugün bu yasal düzenlemelerden memnuniyet duyacak kesimler dahi bence bir gün gelecek, bundan rahatsızlık duyacak” ifadelerini kullandı.
‘Son darbe vurulmak isteniyor’
Van Barosu Başkanı Zülküf Uçar da iktidarın uzun süredir yok etmeye çalıştığı hukuka son bir darbe vurarak tamamen bağımlı, otokratik bir yargı ve devlet anlayışı dayatmaya çalıştığını vurguladı.
Yapılmak istenilenin genelde baroların ve meslek odalarının sesini kesmek özelde ise TBB ve baro yönetimleri ile delegelerin seçimlerine müdahale etmek olduğunu kaydeden Uçar, “Daha önce başaramadıklarını bu kez baroları halkla karşı karşıya getirerek yapmak istiyorlar. Benito Mussolini, ‘Avukatlar olmasa İtalya’yı çok daha rahat idare ederdim’ demişti. Sorunun cevabı aslında tamda bu söylemde vücut bulmaktadır. Toplumun ve kamunun vicdanı olan barolar ve meslek odaları bahane edilerek aslında hukuk susturulmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.
“Karanlık kurguya itiraz etmek ve ses yükseltmek yalnızca bizim değil tam demokratik bir yargı sistemini isteyen toplumun her bir bireyinin görev ve sorumluluğudur” diyen Uçar, ses çıkarmak için yarının çok geç olabileceğine dikkat çekti.
‘İktidar bölüp parçalamak istiyor’
Urfa Barosu da konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı. İktidarın meslek örgütlerini, kamuoyuna “öcü” gibi göstererek yalnızlaştırmaya ve bu şekilde yaptıklarını meşru göstermeye çalışma gayretinde olduğunu belirten Urfa Barosu, şu ifadeleri kullandı:
“Siyasi iktidar, böl-parçala-yönet taktiği ile aynı yerde birden fazla baro ve odalar kurdurmayı ve bu şekilde birbirleri ile çatışan ve uğraşan baro ve odalar yaratmayı hedeflemektedir. Böylece daha önce çeşitli yaftalamalarla sesleri kısılan kesimler gibi akıllarınca baro ve odalar da yalnızlaştırılarak sindirilecek ve istedikleri şekilde yönetebileceklerdir. Siyasi iktidarın bu oyununa ve hamlesine; sadece baroların-avukatların değil, tüm hedef haline getirilen birlik ve odaların, siyasi partilerin, hak savunucularının, insan hakları aktivistlerinin, hakları ihlal edilen ve edileceklerin, adalet isteyenlerin, demokratik bir hukuk devletinde yaşamak isteyenlerin sessiz kalmamaları gereklidir.”
‘Sessiz kalmayı reddediyoruz’
Bir tepki de Aydın Barosu’ndan geldi. Baronun yaptığı yazılı açıklamada “Barolar güçlünün, iktidarın değil, halkın ve hakkın sesidir. Sessiz kalmayı ya da iktidar sahiplerinin sesi olmayı reddediyoruz” sözlerine vurgu yapıldı.
Avukatlık Yasası Değişiklik Taslağına dair tek baro ile dahi görüşülmediğine değinilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: “İstediğimi yaparım, kime kızarsam onu hedef alırım zihniyetiyle hareket edilerek ortaya atılan taslak, yıllardır Demokles’in kılıcı gibi havada döndürülüp bekletilen, her fırsatta, baroların hukuk ve demokrasi adına seslerini yükselttiği en kritik zamanlarda ısıtılıp yeniden gündeme getirilen aynı taslaktır. Yirmi birinci yüzyılda böyle bir gündemle ilgileniyor olmak, ne yazık ki ülkemizin tüm uluslararası endekslerde yer aldığı, hukuk devleti, demokrasi ve yargı bağımsızlığı noktasındaki son sıralara uygun, ancak çağlar boyunca ileriye doğru giden insanlığın gelişimine, Cumhuriyet değerlerine ve Anayasa’ya apaçık aykırıdır.”
Kaynak: MA