Gazetemiz yayın yönetmeni ve yazı işleri müdürünün de aralarında olduğu 6 gazeteciyle ilgili yargı skandalları bitmiyor. Gazetecilerin avukatlarının olmasına rağmen usulsüz şekilde mahkemeye çağrılan baro avukatı, özel avukatların olduğunu mahkeme sırasında öğrendiklerini söyledi
Elif Aydoğmuş/İstanbul
Libya’da askerlerin yaşamını yitirmesine dair yayımlanan haber gerekçe gösterilerek tutuklanan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni M. Ferhat Çelik, Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Aydın Keser, Odatv Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Odatv muhabiri Hülya Kılınç ile Yeniçağ Gazetesi yazarı Murat Ağırel ile ilgili İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği skandal bir uygulamaya imza attı. Mahkeme tutuklu gazetecilerle ilgili 8 Mayıs Cuma günü yapılması beklenen tutukluluk incelemesini apar topar hafta sonuna çekerek gerçekleştirdi. 2 Mayıs Cumartesi günü gerçekleşen tutukluluk incelemesine ise gazetecilerin mevcut avukatları yerine İstanbul Barosu’ndan iki avukat çağrıldı. Dosyalara dair bilgileri dahi olmayan iki avukat eşliğinde gazetecilerin tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.
‘Mahkemede öğrendim’
Barodan talep edilen avukatlardan biri olan Mert Görünmez’e ulaşarak davaya dair bilgilerinin olup olmadığını sorduk. Görünmez barodan görevlendirildiklerini ve içeriğe dair herhangi bir bilgilerinin olmadığını söyledi. Gazetecilerin özel avukatlarının dahi henüz göremediği dava dosyayı kısmen incelediklerini söyleyen Görünmez, tutuklu gazetecilerin özel avukatları olduğunu ise mahkeme sırasında öğrendiklerini aktardı. Görünmez, şöyle devam etti: “Barodan görevlendirildim, içeriğini de bilmiyordum. Görevlendirildiğim için gittim. Dosyayı inceledim ancak paylaşamam. Bu tutukluluk durumunu inceleyen bir duruşmaydı. Davanın içeriğini de tam olarak bilmiyorum. Aynı maddelerden tutuklandılar, değişen bir şey yok. Bu duruşma önemli bir duruşma değildi yani. CMK tarafından görevlendirildim, o şekilde işimi yapmaya çalıştım. Avukatlarının olduğunu bilmiyordum. Onu mahkeme sırasında öğrendim.”
Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel’in avukatı Gizay Dulkadir ve Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ferhat Çelik ile Yazı İşleri Müdürümüz Aydın Keser’in avukatı Özcan Kılıç da konuya dair gazetemize konuştu.
‘Dosyayı bizden kaçırıyorlar’
Geçen ay gerçekleşen tutukluluk incelemesinde de kendilerine bilgi verilmediğini söyleyen,Gizay Dulkadir, “SEGBİS vasıtasıyla tutukluları mahkemeye bağlıyorlar. Müvekkillerimizle görüştüğümüzde aslında onların bu duruma tepki gösterdiklerini fakat ilgili sulh ceza hakimliğinin kendilerine ‘bana yasa müsaade ediyor, dolayısıyla böyle tercih ediyorum’ dediğini aktardılar. Bu tutukluluk incelemesinde de mahkeme heyeti zorunlu müdafilik olduğunu kabul ediyor, bu kapsamda özel avukatlarını aramak yerine barodan avukat talep ediyor. Gerekçeyi ise ‘gecikmesinde sakınca bulunan iş’ olarak sunuyor. Bunun hukuki hiçbir açıklaması yok” diyor.
Amacın dosyayı avukatlardan kaçırmak olduğunu söyleyen Gizay, “Böyle bir uygulamayla ilk defa karşılaşıyoruz. Kendilerince en sorunsuz yöntemi seçiyorlar. Savunma yapmamızı, kendilerine kanıtlar sunmamızı istemiyorlar. Bu yaptıkları savunma hakkının ihlalidir. Bu işlem ceza yargılamasının temel ilkelerine aykırıdır. Dosyayı inceleyip incelemediğini bile bilmiyoruz” diye belirtti. Dosyanın başından beri skandallara imza atıldığını ifade eden Gizay, son olarak ise şunları söylüyor: “Bugün hala iddianame kabul edilmiş değil biz göremiyoruz fakat SABAH gazetesinde şakır şakır paylaşılıyor. Haberler yaptırılıyor belli bir gruba. Sabah gazetesinden öğrendik müvekkillerin hem özel kanundan hem genel kanundan cezalandırılmasının talep edildiğini. Dosya zorlamayla ağır ceza mahkemesine düşürüldü. Bakın biz bu kadarı da yapılmaz dedikçe daha fazlasını yapıyorlar. Buna nasıl cesaret ettiklerini anlamak zor.”
‘Savcı düzenek kurmuş’
Avukat Özcan Kılıç ise mahkemesi belli olmuş, yargılama süreci başlamış ve iddianamenin değerlendirme aşamasında olan bir dosya olduğunu söyleyerek şunları ekliyor: “Dosya savcılıktan çıkmış ama buna rağmen savcı hala dosyada taraf gibi davranıp bu gazetecilerin tutukluğuna devam için bir düzenek oluşturuyor. Bu bir düzenek. Henüz duruşma süresi gelmeden hafta sonuna denk getirilerek tutukluluk talep ediyor. Bu açıktan bir ihlal. Konuyu bilmeyen hakikaten sadece usulen bulundurulan iki avukat üzerinden işlem yapıp tutukluluğun devamına karar veriyor. Burada yapılmak istenen asıl mahkemenin olası bir karar vermeye çalışmanın önünü kesmek. Mahkeme yetkiliyken o mahkemenin yetkisini gasp edip savcılık ısrarla biz tarafız, bu dosyada tutukluluğun devamını biz isteriz gibi bir pratik sergiliyor. Hukukta, kanunda ya da işleyişte böyle bir şey yok normalde. Bu Olağanüstü Hal hukukunun da üstünde bir uygulama. Burada bir kötü niyet var. Kasıtlı bir davranış var.”
‘Külliye mahkemesi’
Baro avukatlarının mahkeme sırasında tutukluların özel avukatları olduğunu öğrendiklerini hatırlatan Kılıç, “Bu avukatlar dosyayı görmeden dosyaya taraf haline getirildiler. Yani eğer bu avukatlara önceden dosya gösterilmiş olsaydı bu avukatların özel vekilleri var deyip dosyadan çekilmeleri gerekirdi. Orada 7-8 avukat ismi var. Bu avukatların çekilme hakkı vardı. Bu durum bu iki avukatı da aşan bir durum. Sistemin geldiği durumu çok iyi gösteriyor” diyor.
Kılıç dosyanın mahkeme heyetine dahi getirilmediğini düşündüklerini aktararak, “Mahkeme heyetine 3-4 sayfa verdiler. Bu dosya İstanbul 34. Ağır Ceza Heyeti’nin incelemesinde. Dün gittim hala inceliyorlardı” diye belirtiyor.
Kılıç da gazetecilerin yargılanma sürecinin usule aykırı ilerlediğini söyleyerek şöyle devam ediyor: “İddianamenin hazırlanmasından bugüne kadar olan süre içerisinde SABAH gazetesinin birkaç muhabiri üzerinden kamuoyuna bilgilendirme yapıyor. Manipüle eden bilgiler veriyor. Yargılama yerini iktidar medyası alıyor ve onların yaptığı haberlerle kamuoyuna bu dosya aktarılıyor. Savcılık ne mahkeme ne avukatları hesaba katıyor. Mahkemeye SABAH gazetesinin haberini sunup dilekçeyi istiyorum dediğimde mahkeme talebi kabul etmedi ve şöyle dedi: ‘Avukat bey dosya daha bize gelmedi.’ Dosya avukatla, hakimle falan yürümüyor. Ankara’dan MİT başkanlığı ve cumhurbaşkanlığı külliyesinden yürütülüyor. Daha yargılama başlamadı ve mahkeme baskı altına alınmaya çalışılıyor.”
Kılıç son olarak tutukluluk kararına ilişkin itiraz haklarını kullanacakları söylüyor.