Enerji şirketlerine üretmedikleri enerji için kapasite bedeli olarak milyarlar ödenmesi sürüyor
AKP iktidarı süren koronavirüs salgınında tüm desteğini sermayeden yana kullanmaya devam ediyor. Sermaye kesimlerine 100 milyar destek açıklayan, ardından bunu 200 milyar liraya çıkardıklarını belirten iktidar, enerji şirketlerine üretmedikleri enerji için ödeme yapmaya devam ediyor. Türkiye’de arz fazlası elektriğin ortaya çıkmasını sağlayan iktidarın, halkın vergilerinden oluşan bütçe üzerinden her ay 250 milyon civarı enerji şirketlerine ödeme yapıyor olması dikkat çekiyor. Şirketlere alım garantileri veren iktidar üretilen elektriğin tüketilememesi nedeniyle Mart ayı için 36 şirkete 242.3 milyon lira ödeme yapacak. Şubat ayı ödemesi ise 135 milyon liraydı.
En fazla ödeme yine
Soma’ya Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ), 2020 yılı Mart ayında 12 adet yerli kömür yakıtlı termik santrali, 2 ithal kömür yakıtlı termik santrali, 11 adet doğalgaz yakıtlı elektrik santrali, 3 adet ithal doğalgaz yakıtlı elektrik santrali ve 8 adet hidroelektrik santrali olmak üzere toplam 36 santrale 242.258.139,93 TL ödeme yapılacağını açıkladı. Kapasite destek ödemelerinde en büyük pay kömürle çalışan termik santrallere verilecek. En yüksek ödeme ise her ay en yüksek bedel ödenen Soma Termik Santral olması dikkat çekici. Soma santraline 17 milyon 87 bin 74 TL ödeme yapılacak. Bu şirketi, 16 milyon 310 bin 43’er lira ödemeyle Yatağan Termik Enerji Üretim ve Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret izleyecek.
Ayakta kalmaları için ödeme
12 adet yerli ve ithal kömür yakıtlı termik santral için de toplam 128 milyon 213 bin 787 lira ödenecek. 11 adet doğalgaz yakıtlı elektrik santraline 94 milyon 564 bin 972 lira, 3 adet yerli ve ithal doğalgaz yakıtlı elektrik santrali için 1 milyon 319 bin 381 lira ödeme yapılacak. 8 adet hidroelektrik santrali için yapılacak ödeme miktarı ise 18 milyon 159 bin 999 lira olacak. Piyasa şartlarında ayakta kalmakta zorlanan santrallere sağlanan kapasite mekanizması desteği, santrallere yaptıkları üretim dışında, kurulu kapasiteleri oranında ödeme yapılmasını düzenliyor. Kurulu güç, yani megavat (MW) başına ödeme tutarları, doğalgaz, hidroelektrik ve kömür santrallerinde farklı farklı belirlenmiş durumda.
Arz fazlasının suçlusu kim?
Türkiye’de şu an 91 bin MW’a aşan enerji kurulu güç var ve talep edilen güç ise normal dönemlerde 25-35 bin MW civarında. Arz fazlası enerjinin ortaya çıkarken halkın cebinden alınan para enerji şirketlerine aktarılıyor. Son dönem elektrik faturalarında ortaya çıkan aşırı yüksek faturalar ise dağıtım şirketlerini desteklemek için göz yumulduğu anlaşılabiliyor. TEİAŞ’ın enerji üretim kapasitesinin arttırılmasına yönelik gerekçesinde, Türkiye ekonomisinin her yıl yüzde 7.5 oranında büyüyeceği öngörüsü kararlarda yer aldı. Böyle bir büyüme oranına hiçbir zaman ulaşılamazken yatırımlarda ise bir yavaşlama görülmedi. Bunun nedeni enerjinin Türkiye halkının ihtiyaçları için değil, şirketlerin desteklenmesi ve bu destek mekanizmasında olası al gülüm ver gülüm ilişkisi olduğu iddiaları yapılıyor.
Nisan üretimi yüzde 20 geriledi
TEİAŞ verilerine göre, koronavirüs salgını nedeniyle elektrik arz ve talepte düşme yaşanıyor. Nisan ayında lisanslı üretim satrallerinde gerçekleşen toplam elektrik üretimi geçtiğimiz Mart ayına göre yüzde 19.03 azalarak 19 bin 129.357 MWh oldu. Mart ayında Türkiye toplam üretim miktarı 23 bin 623.893 MWh olarak gerçekleşmişti. Türkiye’nin üretim kapasitesi ise 91 bin MWh olması nedeniyle arz fazlasının yüksek boyutlara ulaştığı görüldü. Tüm santraller kapasitelerinin çok altında çalışırken Nisan ayında en çok enerji barajlardan alındı. Barajlarlı santrallerde üretilen enerjinin piyasalaşma oranı genel tüketim içinde yüzde 31.10 olurken, Akarsu barajları yüzde 16.50 ile Türkiye’de tüketilen enerjinin yüzde 47’si barajlardan sağlanmış oldu. Kömürlü santraller yüzde 28, doğalgaz santralleri ise yüzde 7.71 oldu. RES’ler yüzde 10.33, GES’ler 0.16 olduğu kayıtlarda yer aldı.
Halka yok şirketlere var!
Salgın sürecinde bir maskeyi dahi halka ulaştıramayan iktidarın ABD dahil birçok ülkeye maske, dezenfektan vb. yolluyor olması bir başka dikkat çekici nokta. Halk açıktan soyulup doğal alanlar yerle bir edilirken şirketlere üretmedikleri enerjinin parası ödeniyor olmasının tek gerekçesi enerji güvenliği olduğu iddia ediliyor. Talep edilen enerjinin 3 katı bir kapasitenin güvenlikle herhangi bir ilgisi olması ise imkansız. Yapılan tek şeyin halktan toplanan vergilerin şirketlere aktarılması olduğu anlaşılabiliyor. İşçi atmayı yasaklayan iktidarın çalışanlara bin 177 lira ödeme yapılıyor olması yine şirketlere yapılan bir destek olduğu görülüyor. Köylüye ise Mayıs ve Haziran ayı hazine garantili kredi ödemlerinin 6 ay ötelenmesi dışında herhangi bir destek söz konusu değil.
EKOLOJİ SERVİSİ