Gazetemize konuşan Mezopotamya Kültür Merkezi sanatçısı ve tiyatrocu Rugeş Kırıcı, ‘Tiyatroların ayakta kalması için destek olunmalı. Milyonlarca Kürt seyircimiz, üretimlerimiz var. Bir şekilde bizim de ayakta kalmamız gerekiyor’ dedi
Gülcan Dereli
Koronavirüsten dolayı ilk etkilenen alanların başında kültür-sanat çalışmaları geliyor. Salgından hemen sonra kısıtlamalar ile ilgili alınan ilk kararların başında bu alanlardaki faaliyetlerin tamamının durdurulması oldu. Ancak ne binlerce emekçinin de bulunduğu bu alan için ne hükümet tarafından ne de belediyeler tarafından herhangi bir destek programı açıklandı. Biz de Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçısı ve tiyatrocu Rugeş Kırıcı ile salgının sanatlarına etkisini konuştuk.
- Koronavirüs Kürt tiyatrosunu nasıl etkiledi?
Bütün sanat alanlarını etkilediği gibi bizleri de etkiledi elbette. Etkilemeyi bir yana bırakın çok büyük bir darbe olarak geldi. Her şeyi susturup bırakmak ve ertelemek zorunda kaldık. Salonlarımız kapalı, oyunlarımız oynama tüm sanat alanları gibi şu anda bir araya gelemiyoruz. Çünkü tiyatro bir araya gelmeden yapılabilecek bir sanat değil ne yazık ki. Sanırım bütün sanat alanları içerisinde en büyük etkilenmeyi yaşayan tiyatro şu anda.
Kürt tiyatrosunun handikapları biraz daha farklı tabii. Türkiye’deki diğer tiyatro gruplarına nazaran, bizim her zaman mücadele ettiğimiz şeyler bütün tiyatro gruplarına göre on katı neredeyse çünkü aynı zamanda Kürtçe yapmanın verdiği bir zorluğu var. Üzerine bu da gelince bu sefer bütün bunların yanında kapanmak zorunda olma hali oluştu. Tabii bu süreci atlattıktan sonra faaliyetlerimize tekrar başlayacağız. Birçok engellemelerle de karşı karşıya kalarak işimizi yürütmek zorunda kalıyoruz.
- Şimdi insanlar eve kapanmak zorunda kaldı. Tiyatrolar, sinemalar ve sanatsal ortak faaliyetler toplu mekânlarda yapılamıyor. Konserler verilemiyor. Toplum için sanat üretmenin değeri bir kez daha ortaya çıktı. Ne dersiniz?
Evet, sanatın toplum için büyük bir önemi var şöyle: Hepimiz bir dakika düşünsek evde herkes şu anda zamanını bir şeyler izleyerek geçiriyor. Bu izlediği bir şeyler genelde sanat alanlarına ait oluyor. Gerek televizyonlarda gerek sosyal medya alanlarında ya müzik dinleyerek ya film izleyerek ya da bu platformlarda tiyatro oyunları paylaşanların oyunlarını izleyerek zamanlarını değerlendirmeye çalışıyorlar. Ne güzel ki bütün dünyada sanatçılar veya sanat oluşumları; üretimlerini bu platformlara, kamuoyuna açmaya başladılar. Elbette bir anda hepsine yetişmek çok zor ve aynı zamanda bunu bir basınç olarak da görüyorum. Hepsi birden gelmeye başladı, bu sefer hepsine birden yetişmek istiyorsunuz ama hiçbirine yetişememeye başlıyorsunuz. Böyle bir durumda karantina halinde sanatın değerini sanırım bir tek bizler değil herkes anlamış durumda.
Sosyal medyada buna benzer pek çok paylaşım görüyoruz, ne güzel. Tiyatroculardan pek çok tiyatrocu bir şeyler yapıyor. Şu anda bizim, sadece geçmişte iyi çekilmiş oyunlarımız varsa onları paylaşma yönünde bir eğilimimiz var. Örneğin, Amed Şehir Tiyatrosu şu anda geçmiş oyunlarını Youtube kanalı üzerinden paylaşmaya başladı. Bu da bize şöyle gösterdi aslında: Bundan sonraki dönemlerde oyunlarımızı oynadığımızda çok iyi çekimler yapmamız gerektiğini gösterdi.
Biz de çok öncesinden karar aldığımız bir komedi programı için harekete geçtik. Çünkü hem sosyal medya platformlarında hem de Kürtçe yayın yapan kanallarda çok büyük bir boşluk var. Bu konuda biz bu boşluğu tespit edeli çok olmuştu ama bir araya gelerek ne yapabiliriz diye tartışmalar yürüttük, birkaç tiyatro grubu olarak böyle bir komedi programı kararı aldık ve bunun üzerine çalışmaya başladık. Bu döneme ait bir şey değildi sadece. Bu dönem duyurusunu daha fazla yapmaya başladık. Çünkü herkes evdeyken yoğunlaşabileceği bir şey olabilir, yazabilir, vakti varken üretebilir diye çağrısını daha fazla yaptık. Bu dönemden çıkar çıkmaz da hemen çekimlerine başlamak istiyoruz. Tabii ki bizim önümüzdeki tek çalışma bu değil, bir yandan da her grup kendi önüne çalışmaları vardı, erteledik. Bu süreci atlattıktan sonra hemen tekrar provalarımıza başlayıp önümüzdeki sezon oyunlarımıza devam etmek istiyoruz.
- Mesela, Metin Kahraman evinin balkonunda küçük bir konser verdi. Dünyadan da böyle birçok örnek görüyoruz. Tiyatrocular, buna benzer etkinlikler yapabilir mi? Ya da ne tür etkinlikler yapabilir?
Pek çok mekân işleten ve salonu olan tiyatro grubu ve oluşumu ne yazık ki mağdur. Çeşitli görüşmeler var. Ama ötelenen sanırım ilk bu alan oldu. Bir an önce buna çözüm bulunması gerekiyor. Mekânlarını ayakta tutamayan tiyatro gruplarının, mekânlarını ayakta tutabilecek formüller geliştirilmesi gerekiyor Kültür Bakanlığı tarafından. Belediyelerin kültür bütçeleri var, her şehrin belediyesinin o şehirde özellikle tiyatro gruplarının ürünlerini bir şekilde satın alması gerekiyor. Ayakta tutabilmesi gerekiyor. Buna Kürt tiyatrosu da dâhil olmak üzere tabii ki. Biz İstanbul’da tiyatro yapan Kürtçe tiyatro oluşumuyuz. Milyonlarca Kürt seyircimiz var bu şehirde. Ne yazık ki sadece bu dönemde değil daha önceki dönemde de Belediye’nin bu konuda pek olumlu bir yaklaşımını görmedik. Bundan sonraki süreçte de umut ediyoruz. Biz de varız bu şehirde, İstanbul’da seyircimiz var. Üretimlerimiz var. Bir şekilde bizim de ayakta kalmamız gerekiyor.
Aslında biz son bir yıl içerisinde bazı belediyelerin salonlarında oyunlarımızı oynayabildik. Salon alabildik. Ama örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kültür-sanat bütçesinden hiç yararlanamadık. Ve pek çok oluşum yararlanabildi aslında. Çok yararlanamayan, çok alternatif tiyatro grupları da var. Özellikle önümüzdeki süreçte zaten bir enkazın içerisinden çıkmış olacağız. Dolayısıyla ayrımsız İstanbul için konuşursam özelde ayrımsız bütün tiyatro oluşumlarının bir şekilde eşit ve adil bir kültür sanat bütçesinden, belediyelerden yararlanması gerektiğini düşünüyorum.
- Bir kampanya yaptınız. ‘Siz Yazın Biz Oynayalım’ diye hazırladığınız Kürtçe komedi programı çalışmasıyla ne hedefliyorsunuz? Burada amaç nedir?
Çok büyük bir boşluk var bu konuda. Sadece komedi programı değil sosyal medya ve internet platformlarında ve televizyonlarda ne yazık ki dizi komedi, dram herhangi bir çalışma konusunda çok büyük bir boşluğumuz var Kürt sanatı içerisinde. Seyircimiz zorunlu olarak başka dillerde televizyonları ve filmleri izlemek zorunda kalıyor. Biz bu boşluğu eğer bir nebze olsun doldurmaya başlarsak seyircimiz de izleyecektir, biliyoruz. Çünkü bizden yüz yüze talepleri de oluyor. Ve bu bir sorumluluk aynı zamanda bizim için. Çünkü insanların hepsi ne yazık ki tiyatro oyunlarını gelip izlemiyor. Yüzde kaçına tekabül eder ki salonlardaki seyirci. İnsanların pek çoğu evinde televizyon izleyerek zaman geçiriyor. Dünyanın her tarafındaki seyircimizle buluşmanın yollarını bizim de bulmamız gerekiyor. Ve bundan dolayı da böyle bir çalışmayı hedefledik.