Koronavirüs salgınında yoğun bir emek sömürüsü altında, ‘çarklar dönsün’ diye milyonlarca işçi bugün dahi çalıştırılmaya devam ediyor. Emek sömürüsüne tepki gösteren işçiler 1 Mayıs mesajlarını paylaştı
Reyhan Hacıoğlu/Yadigar Aygün
Yoksulluk, açlık, kriz ve salgın koşulları altında her yıl olduğu gibi milyonlarca işçi bu yıl da emek sömürüsü altında 1 Mayıs İşçi ve emekçi bayramına giriyor. Yaşanan küresel kriz koşullarına Kovid-19’un da eklenmesiyle binlerce işçi işsiz kalırken, binlercesi ise risk altında “çarklar dönsün üretim sürsün” diye zorla çalıştırılmaya devam ediyor. Her koşulda emek sömürüsü ve ölüm riski altında olan işçiler, haklarının gasp edilmesine karşı direnmekten hiç vazgeçmedi. 1 Mayıs dolayısıyla hazırladığımız dosyanın son bölümünde işten atılan, direnen, zorla çalıştırılan emekçiler, yaşadıklarını ve 1 Mayıs mesajlarını paylaştı bizimle.
‘3 buçuk yıldır açlığa şahidim’
6 Ocak 2017’de çıkarılan KHK ile 2011’den beri çalıştığı Düzce Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ndeki görevinden ihraç edilen ve 30 Ocak 2017’de oturma eylemi başlatan Alev Şahin, 1 Mayıs’a giderken yaşananları ve 1 Mayıs mesajını paylaştı.
Konuşmasına salgın süreciyle başlayan Şahin, şöyle dedi: “Evde kal” çağrısı yapılırken, bu ülkenin temel taşı üretenler, işçiler, emekçiler sağlıksız koşullarda üretim bantlarında ya da şantiyelerde çalışmaya devam ediyor. Dolayısıyla işçiler, emekçiler bir yandan çalışmaya zorlanıyorken, bir yandan da fabrikalar kapatılarak işsizliğe terk ediliyor ya da iktidar ücretsiz izin adı altında işçileri açlığa terk ediyor. Ve bu iktidara karşı belki de en çok bugünlerde direnmek gerek diye düşünüyorum.”
‘Uğur’u, Arda’yı, Berkin’i…’
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Bu ülkede kimse aç da, açıkta da kalmayacak” sözlerine de değinen Şahin, eylemi boyunca tanık olduğu olayları ise şu cümlelerle anlattı: “Unutmuş olsa gerek Tayyip Erdoğan, çünkü onun iktidarı döneminde otopsi raporunda ‘beslenme yetersizliği’ sebebi ile ölümü yazılan bir çocuk var; Kübra bebek. Kübra bebeği unutmadık. Yine cenazesi babasının sırtında ambulans gelmediği için taşınan Muharrem bebeği de unutmadık. Berkinleri, Ceylanları, Uğurları, Cemile’yi ve dedesine iki parça halinde verilen Oğuz Arda Sel’i de unutmadık. Dolayısıyla bu ülkede kimsenin açlıktan ölmediği yalanlarına karnımız tok. Görüyoruz, sokaktayız, üç buçuk yıldır insanların açlığına şahidiz. Çocuk işçiliği diye bir kavram var bu ülkede.”
‘Yoksulluk ve ölüm sunuyorlar’
3 buçuk yıldır kendisinin de yaşadığı adaletsizlikleri paylaşan Şahin, “Açlık, yoksulluk ve adaletsizlik bu iktidarın ülkemizde yaşayan halka, emekçilere sunduğu tek şeydir. Gerisi de yalandır. KHK’lerle yaklaşık 3 buçuk yıldır 140 bin kişinin ihracı ile başlayıp milyonları etkileyen hatta ölümlere sebep olan, ölümlerinin ardından işe iade edilenlere karşı bir yok etme politikası yaşıyoruz. Ve buna karşı süren direnişler var. Yüksel Caddesi’nde, Bakırköy’de, Çankırı da Mahmut Konuk ve Düzce’de ben. Biz iktidarın işçilere emekçilere yöneldiği tüm saldırılar karşısında1 Mayıs’ı direnişle karşılıyor olmanın onuru ve gururunu yaşıyoruz” dedi.
‘Direnişten başka şansımız yok’
Salgın riskine rağmen direnmekten vazgeçmeyen Şahin, bu sürçte yaşadıklarını ise şu şekilde aktardı: “Ben günde 5 saat olan oturma eylemimi salgın sebebi ile 1 saate indirmiş durumdayım ve kendi kişisel önlemlerimi alarak sokağa çıkıyorum. Ancak Düzce Valiliği salgın başlamadan önce siyasi parti binaları, kamu binaları önlerinde güvenlik gerekçesi ile eylem yasağı getirdi. Beni AKP binası önünde her perşembe gözaltına alıp, para cezası kestiler. Şimdi onlar da fırsata çevirdi ve alana çıkmamla birlikte her gün virüs salgını sebebi ile ildeki eylem etkinliklerin yasaklandığını bildirdiler. Yine para cezaları ve cezai işlem yapacaklarını bildirdiler, tehdit ettiler. Ben de TCK’da bütün maddelerinin direniş karşısında çöp olduğunu söyledim. Zaten burada mesele virüs salgını ya da benim sağlığım değil, çünkü ben günde bir saat çıktığımda bile onlarca polis beni gözaltına alarak riske atıyor. Her gün gözaltına alınacak olmam gerçekten bir öldürmeye teşebbüs gibi bir şey. Ama biz direneceğiz. Niçin direneceğiz? İşçiler şantiyede, inşaatlarda, fabrikalarda çalışırken, bizim canımız milyonlarca işçinin canından daha kıymetli değil. Direnmekten başka şansımız, çaremiz de yok. Virüs var diye teslim olup evimize gidemeyiz. Çünkü biz AKP’ye güvenmiyoruz. İlmek ilmek örüp kazandığımız pek çok hak var. Direnişlerimizi terk edip evimize dönmemizi kimse bizden beklemesin. 1 Mayıs’ı da bu inançla kutlayacağız alanlarda”
‘Birlik olmazsak haksızlığa uğrarız’
Bayburt Grup’un yüklenici olduğu Bakırköy Meydanı’ndaki metro şantiyesinde, işçilere yemek olarak ekmek arası ıspanak verdiğini kamuoyuna duyuran ve bu yüzden işten çıkarılan Bedirhan Aslan, 1 Mayıs dolayısıyla verdiği mesajda şunları dile getirdi: “İşçiler arasında bir dayanışma bulunmuyor maalesef. Çalıştığım yerde de bunu gördüm. Çoğu insanın kafasında tek bir soru var; ben konuşursam işimden edilirim diye. Ama sen konuşmazsan, ben konuşmazsam, diğeri konuşmazsa biz her zaman böyle emperyalist, kapitalist sistem altında çalışmaya mahkûm bırakılırız. Her gün zulme uğrarız, her gün haksızlığa uğrarız ve bunun karşısında konuşmadığın zaman da bunun şiddeti git gide daha çok artar. Bedel ödenmeden hiçbir yere gelemeyiz kesinlikle… Bugün iş yerinde başkasına yapılan haksızlık karşısında susarsan emin ol ki yarın bunun iki katını sana yaparlar. Korkmayacak, hakkını arayacaksın, dayanışma içerisinde olacaksın. Birlik olacaksınız. Çünkü birlikten güç doğar. Başka acıları da kendi acımız gibi yaşamalıyız. Öyle olmazsa dayanışmanın anlamı kalmayacak. Güçlü olup boyun eğmememiz lazım.”
‘Selam olsun bütün işçilere’
Mardin’in Mazıdağı ilçesinde bulunan Cengiz Holding’e ait Eti Bakır Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Fabrikası’nın Diyarbakır-Mardin-Mazıdağı Demiryolu inşaatında çalışma koşullarını protesto ettikleri için işten çıkarılan 118 işçiden İrfan Binek’in 1 Mayıs mesajı ise şöyle:”1 Mayıs İşçi ve Emekçi bayramını kutluyorum. Bir şekilde böyle zor durumda olan ve buna rağmen direnen bütün işçi ve emekçi kardeşlerime selam olsun.”
İşe almadan iş çıkışı yapılmış!
Üsküdar Emaar AVM inşaatında çalışan işçiler, 29 Mart gece yarısı işveren tarafından herhangi bir ödeme yapılmadan, özel otobüslerle memleketlerine gönderildi. 57 işçiden biri olan Erdal Gökdere de bu süreçte yaşadıklarını ve 1 Mayıs mesajını bizimle şu ifadelerle paylaştı: “1 aydır ödeme almadık. 14 Gün karantinada kaldık. Sonra eve geldik. Devletin verdiği bin 170 TL’den yararlanacaktık. Bizi gece yarısı arabalara bindirdiler ve biz hiç bir evraka imza atmadığımız halde direk şirketten çıkışımızı yaptılar… Çıkışımızı verdiği için şimdi o ücretten de yararlanamıyoruz. Bir de çıkışımızı geriye doğru vermişler. 17 Mart’ta vermişler. Oysa tersi doğru… Ne kadar zor günler olsa da tüm işçi ve emekçilerin 1 Mayıs’ını kutlarım.”
‘Kaybettiklerimizin de sesi olacağız…’
Daha önce işçi cinayetleri ile gündeme gelen 3. Havalimanı’nda çalışan Cemal Özder, şimdi iş hayatına güvenlik görevlisi olarak devam ediyor. Özder, geçtiğimiz günlerde salgın dolayısıyla hayatını kaybeden DİSK Dev-Yapı Avrupa Temsilcisi Hasan Oğuz’u anarak, “Hasan Yoldaş sen ölmedin ve hep mücadelemizde yaşayacaksın” sözleriyle başladı konuşmasına. Özder, şöyle devam etti: “İşçiler bir taraftan açlığa mahkûm edilmek isteniyor bir taraftan ölüme. İşçilere değil, maalesef işverene güvence verilmiş. Çarklar dönecek, işçiler çalışacak, iş hayatı durmayacak. Ben çalışmazsam hiçbir güvencem yok. Çalışmazsam işimden, aşımdan olacağım. Ücretsiz izne çıkarılmanın önünü yasal olarak açtılar. İşverenin eline büyük bir koz ve destek verildi. İşçiler ise çalışmaya mahkûm edildi. ‘Ya çalış ya aç kal’ deniyor. Neresinden tutarsak hep aleyhimizde alınan önlemler. Ama her şeye rağmen 1 Mayıs bizim ve biz kaybettiğimiz tüm yoldaşlarımız için de taleplerimizi haykıracağız.”
‘Taleplerimiz için tek ses olacağız’
AKP’li Zeytinburnu Belediyesi’nde taşeron işçi olarak çalışırken KHK’yle ihraç edilen Kenan Güngördü, uzun bir süre devam ettirdiği eylemine salgın yüzünden ara vermek zorunda kaldı. Güngördü, 1 Mayıs için şunları söyledi: “Dünya halklarına dayatılan emek ve doğa sömürüsü, savaşlar, ekonomik krizler, artan eşitsizlikler, yoksulluk ve işsizlik bu salgınla birlikte düzenin nasıl çürüdüğünü ve çöktüğünü bir kez daha gösterdi. Düzen salgına karşı işçileri, emekçileri, yoksulları ve ezilenlerin sağlığını, işini, geçimini korumak yerine sermayenin ve patronların çıkarlarını korumayı önceliğine koydu. Bu yıl 1 Mayıs salgın koşullarında kutlanacak. Dünya emekçilerinin ortak umudunu ifade eden 1 Mayıs, büyük meydanlarda olmasa da özellikle zorla çalıştırılmak zorunda bırakılan işyerlerinde, fabrikalarda, milyonlarca işçinin dünyanın her yerinde kapitalist düzenin değişmesine dair eylemlerine tanıklık edecek.”
‘Bu sistemi alt edebiliriz’
Risk altında özel izinlerle çalıştırılmaya devam eden metal sektöründen işçi Erhan Güler, 1 Mayıs’ın virüs bahanesiyle yasaklandığını söyledi. Güler: “2020 1 Mayıs’ında sokağa çıkma yasağı ilan edildi virüs bahane edilerek. Hafta içi virüs işçi sınıfına bulaşmıyor ama hafta sonu bulaşıyor. Ülkemizin yöneticileri tarafından değişik bir sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. İnsanlar korona ve açlık arasında tercih yapmaya zorlanırken, bizleri virüs değil açlık öldürür diyoruz. Bizler yaşamak istiyoruz. Bu yıl 1 Mayıs’ı evlerimizden, sokağımızdan, alanları yasaklayanlara bulunduğumuz her ortamı 1 Mayıs alanına çevirerek cevap verebiliriz. Bizler çarklar durdurulsun diyoruz, işçiler ölmesin istiyoruz. Bu çarkları durdurabilecek güce sahibiz, istersek bu sistemi alt edebiliriz” mesajını paylaştı.
‘Toplumu çürüten ahlaksızlık’
DİSK Anadolu Şube yöneticilerinden temizlik işçisi Ali Ekber Erarslan, 1 Mayıs mesajını şu sözlerle verdi: “Kendilerini belli etmeyen ama etkileri öldürücü bir hastalık, toplumun tamamını çürütebilen ahlaksızlık var. Bu ahlaksızlık aslında tamamen sermaye iktidarının, sermaye odaklı açıklamaları ve tavrıdır. Biz yoksul aile çocukları, yoksul işçileriz. 1 Mayıs’ı yaşamalıyız ve yaşatmalıyız. Korona günlerinde görüyoruz ki tavırları çok net. Özel izinlerle fabrikalarını çalıştırılabiliyorlar. Birçok pozitif test çıktı. Herkes sınıf tavrını belirtmek zorunda. 20 yaşa yasak uygulayanlar eğer işçi ise bir sıkıntı yok deyip, çalıştırıyorlar. Biz öncü, ilerici işçiler mutlaka sınıfa yol göstermek zorundayız. Çalışarak yaşamak ya da savaşarak ölmek gibi bir gerçekliğimiz var. Her alanda yaşamı savunmalıyız ve 1 Mayıs’ı kutlamalıyız.”