1 Mayıs 1977 mitinginde yaşamını yitiren 9’u kadın 34 işçi, Taksim’deki Kazancı Yokuşu’nda anıldı. Anmada ‘Salgınla birlikte kapitalizm çöktü yeni bir toplumsal düzen istiyoruz’ denildi
1 Mayıs 1977 günü Taksim Meydanı’nda kutlanan İşçi Bayramı’na yönelik saldırıda 34 kişinin hayatını kaybetmesi ve 136 kişinin de yaralanması nedeniyle gerçekleştirilen katliam tarihe “Kanlı 1 Mayıs” olarak geçti. Katliamda hayatını kaybedenler bu yıl da unutulmadı. İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, yaşamını yitirenleri Taksim’de bulunan Kazancı Yokuşu’nda andı.
Koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle fiziki mesafeye dikkat edilerek gerçekleştirilen anmaya DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, HDP Milletvekilleri Züleyha Gülüm, Oya Ersoy, Sezai Temelli, Saruhan Oluç, HDK Eş Sözcüleri İdil Uğurlu ve Sedat Şenoğlu ile TİP Genel Başkanı Erkan Baş, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun da aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı.
Anmada “Evde açlık, işte salgın. Kahrolsun kapitalizm, yaşasın 1 Mayıs. Bîjî Yek Gûlan” pankartı açıldı.
Anma öncesinde Kazancı Yokuşu’nu ablukaya alan polisler, alanı bariyerlerle kapattı. 1977 1 Mayıs’ında katledilenlerin isimlerinin tek tek okunmasıyla başlayan anmada, yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunuldu. Ardından sadece kurum temsilcilerin katılımıyla açıklama yapıldı.
Kurumlar adına ortak açıklamayı yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, işçi mücadelesinde yaşamı yitirenleri anarak, şuanda salgın koşullarında çalıştırılmak zorunda bırakılan işçiler başta olmak üzere tüm işçilerin bayramını kutladı.
Çerkezoğlu, salgın nedeniyle dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de 1 Mayıs’ı kitlesel olarak kutlayamadıklarını, milyonlarca insanın salgından yaşamını yitirdiğini, işçilerin ise işini ve gelirini kaybettiği bir süreçten geçildiğini ifade etti.
İşimiz ve sağlığımız arasında tercihe zorlanıyoruz
Neoliberalizmin ve kapitalizmin halklara verebileceği hiçbir şeyin kalmadığını söyleyen Çerkezoğlu, “Salgınla var olan sistem iflas etmiştir. Türkiye’de demokrasinin kırıntılarının bile askıya alındığı, sendikal haklarının kullanılmadığı, halkların iradesinin kayyımlarla gasp edildiği bir süreçte bu salgını yaşıyoruz. İktidar salgın sürecinde halkı değil, sermayeyi koruyan politikalar yürütüyor. İşimiz, ekmeğimiz ve sağlığımız arasında tercih yapmaya zorlanıyor ölümüne çalıştırılıyoruz” dedi.
Yeni bir toplumsal düzen
Bu yılki 1 Mayıs’ta yeni bir dünya, yeni bir sistem talebiyle alanlarda olduklarınım vurgulayan Çerkezoğlu, bu nedenle kutlamanın tarihsel olduğunu söyledi. Çerkezoğlu, “1 Mayıs’ın kökleri vahşi kapitalizme karşı işçi sınıfının insanca yaşamına dayanır. Türkiye’de milyonlarca insanın açlıkla baş başa bırakıldığı bir süreçte 1 Mayıs’a gidiyoruz. Biz eskiye dönmek istemiyoruz. Dönmeyeceğiz. Yeni bir dünya yeni bir düzen istiyoruz. Emek, akıl ve bilimle kurulacak yeni bir toplumsal düzen istiyoruz. Eşit özgür ve barış içerisinde bir dünya istiyoruz. Toplumsal düzeni kendi ellerimiz ve gücümüzle kuracağız” diye belirtti.
İşçilerin katledildiği noktaya karanfiller bırakılan kitle, ardından İstiklal Caddesi üzerinden Şişhane Parkı’na kadar yürüyerek 1 Mayıs 1989’da yaşanan olaylarda burada yaşamını yitiren Mehmet Akif Dalcı’yı andı.
Yanlışlara rağmen
Burada konuşan İstanbul Tabip Odası (İTO) Genel Sekteri Dr. Osman Öztürk, sözlerine Dalcı’yı anarak başladı. Öztürk, salgın koşullarında hala çalışan işçilerin durumuna dikkat çekerek, “Salgın boyunca binlerce kişi yaşamını yitirdi. Bunlar arasında sağlık çalışanları da var. İktidarın yanlış politikalarına rağmen sağlık çalışanları mücadelelerini sürdürüyor” dedi.
Bu böyle sürmez
Ardından söz alan Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ayfer Koçak, Salgın boyunca alınmayan tedbirlere işaret ederek, bu karşı emekçiler olarak tepki göstermeye devam edeceklerini ifade etti. Koçak, “Salgında insan hayatını, canlı hayatını hiçe sayan ve kar hırsı ile dünyayı bir çöplüğe çeviren mantığının çok açık bir şekilde ortaya çıktığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu durum en çok da bizim ülkemizde görünür. Düşünün ki hafta içi sokağa çıkmak serbest, fabrikalarda çalışmak serbest, inşaatlar yapmak serbest, ama hafta sonları sokağa çıkmak yasak. Bu çok açık bir şekilde, hepimizi kurban etmeninin açığa çıkışıdır. Bu salgın koşullarında hala işçiler çalışıyor. Bir maske, bir kolonya ve abdest ile korunun diyen iktidar, sermayeye milyarlarca para ayırmaktadır. Bu düzen bu şekilde sürmez, değişecek elbet” diye konuştu.
Konuşmalardan sonra Dalcı’nın yaşamını yitirdiği yere karanfiller bırakıldı.
HABER MERKEZİ