1 Mayıs gelirken işçi sınıfının durumunu değerlendiren KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik, ‘İşçiler ölüm pahasına çalıştırılıyor bunun karşısında yeni yol ve yöntemlerle ortak mücadelenin geliştirilmesi şart’ dedi
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik, 1 Mayıs Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü’ne ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Selman Güzelyüz’e değerlendirmelerde bulundu. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de işçi ve emekçilerin ağır yaşam şartlarında 1 Mayıs’a girdiklerini söyleyen Bozgeyik, bu yılki kutlamaları bir haftaya yayacaklarını, salgın şartlarının elverdiği ölçüde taleplerini en yüksek sesle duyuracaklarını ifade etti.
İşçiler zorla çalıştırılıyor
Koronavirüsün, kapitalist sistemin doğayı, havayı ve ekoloji kirleten politikaları sonucu ortaya çıktığını ifade eden Bozgeyik, salgında en fazla etkilenen kesimlerin ise işçiler, emekçiler ve kadınlar olduğunu söyledi. Hafta sonu ve resmi tatillerde ilan edilen sokağa çıkma yasakları döneminde dahi işçilerin çalışmaya zorlandıklarını belirten Bozgeyik, “İşçi ve emekçiler hala enfekte olmaya açık şekilde hiçbir tedbir alınmadan çalıştırılıyor. Salgını ve yönetememe krizini birlikte ele aldığımızda, sürecin artık tüm kesimleri etkileyen bir evreye doğru gidiyor” dedi.
Salgını fırsata çevirme arayışı
Bozgeyik, hükümetin 1 Mayıs’ı da kapsayan sokağa çıkma yasağı kararına ilişkin, “Salgından dolayı 1 Mayıs kutlamalarını kitlesel gerçekleştirilemeyeceğini duyurmuştuk. 1 Mayıs günü ilan edilen sokağa çıkma yasağını doğru bulmuyoruz. Çünkü bunun altında iktidarın krizi fırsata çevirme anlayışı yatıyor. Dünyada popülist sağ iktidarlar salgını fırsata çevrilerek, daha fazla otoriterleşme, temel insan hak ve özgürlüklerin askıya alma, muhalif kesimlerine dönük baskıları arttırma gibi uygulamalara başvurdular. 1 Mayıs gününde sokağa çıkma yasaklarının ilan edilmesi de bu kapsamdadır. İktidar sembolik 1 Mayıs kutlamalarına bile tahammül etmiyor” değerlendirmesi yaptı.
Sembolik kutlamalar yapmak istiyoruz
Emek ve meslek örgütleriyle birlikte fiziksel mesafeye dikkat ederek, 1 Mayıs’ı sembolik alanlarda, özellikle de Kazancı Yokuşu ve Taksim’de yapacakları saygı duruşuyla karşılamak istediklerini söyleyen Bozgeyik, “Bunun için İstanbul Valisi ve İçişleri Bakanlığı ile görüşmeler devam ediyor. Umarız bizim talebimize ilişkin yasaklama kararı çıkmaz. Eğer bu yönlü talebimize izin verilmezse, yeniden bir değerlendirme yapacağız. Ama biz o gün tüm taleplerimizi güçlü bir şekilde ifade etmenin yol ve yöntemlerini geliştirilmeye çalışacağız” diye belirtti.
İşçiler devletten bir şey beklemiyor
Bu yılki 1 Mayıs’ta, salgın sürecinde devletin işçi ve emekçi kesimlerin yanında olmadığının daha fazla görünür olacağını belirten Bozgeyik, “Bu açıdan kutsal devlet anlayışı iflasa sürükleniyor. Açıklanan ekonomik tedbir paketlerinde işçi ve emekçilerin asgari taleplerinin karşılanmaması sonucu işçi ve emekçiler devletten bir beklenti içine girmiyor. Bu nokta da farklı bir toplumsal yaşam ve yönetim biçimi tartışmaları da açığa çıktı” diye konuştu.
Ortak mücadele vurgusu
Bozgeyik, “yeni toplumsal düzen” tartışmalarına ilişkin sendikal alanın sorumluluklarına dikkat çekerek, “Salgın sürecinde ortaya çıkan sonuç, ulus-devlet modelinin toplumsal yarar üretmediğidir. Salgınla birlikte dünyanın birçok yerinde kapitalizm tartışılmaya başlandı. İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, bütün olarak toplumsal kesimler açısından, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçülüğe dayanan, kar ve sömürü amacı gütmeyen bir toplumsal yaşamın kurulacağına dair tartışmalar yürütüyoruz. Yeni bir toplumsal yaşam talep edenlerin güçlü ve örgütlü bir durumda olması gerekiyor. Yeni bir toplumsal yaşamın inşa edilebilmesi için, başta biz emek ve meslek örgütlerine, muhalif kesimlere önemli sorumluluklar düşüyor. Bu anlamda yeni bir yaşam arzuluyorsak, örgütlenmeyi, mücadeleyi ve dayanışmayı örgütlemememiz gerekiyor. Yeni örgütsel formatlarda, yeni yol ve yöntemlerle ortak mücadelenin geliştirilmesi şarttır. Eğer biz kendimizi örgütleyemezsek, yeni yol ve yöntem bulamazsak, kapitalizm geliştirmiş olduğu yol ve yöntemlerle yoluna devam edecektir. 1 Mayıs’a giderken bu kriz halini kendi lehimize çevirme olanaklarımız var. Eğer birleşirsek, örgütlü ortak mücadele geliştirirsek, yeni toplumsal yaşam biçimini inşa edebiliriz” şeklinde konuştu.
HABER MERKEZİ