Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın LGBTİ+’lara dönük sözlerine tepki göstererek açıklama yapan Ankara Barosu hakkında soruşturma başlatıldı
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın LGBTİ+’lara yönelik sözlerine tepki gösteren Ankara Barosu hakkında ‘halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama’ suçu gerekçe gösterilerek soruşturma başlatıldı.
Ankara Barosu, LGBTİ+’ları hedef gösteren Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a tepki göstermişti. Baro, “Görevde olduğu süre boyunca çocuk tecavüzcülerine gözlerini kapatıp kadın düşmanlığının manevi zeminini dini söylemlerle meşrulaştırma çabası karşılığında maaş alan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın deprem, LGBTİQ+, kadın ve çocuk söylemlerine rağmen halen görevde kalması durumunda, sonraki konuşmasında halkı ellerinde meşalelerle meydanlarda cadı diye kadın yakmaya davet etmesi kimseyi şaşırtmamalıdır” açıklaması yapmıştı.
Ankara Barosu’ndan soruşturma tepkisi
Ankara Barosu, haklarında başlatılan soruşturmaya dair yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, “Baromuzca Diyanet İşleri Başkanı’nın 24.04.2020 tarihinde yaptığı konuşmasındaki ifadelere İlişkin değerIendirme, Avukatlık Kanunu’nun barolara yüklediği insan haklarını koruma görevi gereği sorumluluğumuz olduğu gibi, Anayasanın ikinci maddesinde vücut bulan laik ve sosyal bir hukuk devletinde yaşamanın gereğidir” denildi.
‘Cinsel kimlik temelli ayrımcılık yasaklanmıştır’
Açıklamada Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’nin üçüncü maddesi gereği cinsel yönelim ve cinsel kimlik temelli ayrımcılığın yasaklandığına dikkat çekilerek, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14. maddesi de ayrımcılık yasağını açık olarak düzenlemiş olup, yerel mevzuatımızda ise nefret söylemi TCK 216. maddesinde açıkça yasal yaptırıma tabi tutulmuştur” denildi.
‘Hedef göstermek suçtur’
Açıklamada ayrıca laik devlette yönetimin din kurallarına göre değil, toplumun ihtiyaçları doğrultusunda akılcı ve bilimsel verileri esas alan beşerî iradeye dayandığına vurgu yapılarak, “Ötekileştirilerek aşağılamak ve kitlelere hedef göstermek açıkça suç olup hiçbir kurum veya kuruluşun temsilcisi yasal düzenlemelerin üstünde imtiyazlara sahip değildir” ifadeleri yer aldı.
‘Açıklamamız organize şekilde çarpıtıldı’
Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: “Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda görevimiz gereği yaptığımız 26.04.2020 tarihli açıklamamızdan bir cümlenin alınarak sosyal medyada organize bir şekilde çarpıtılma çabasının ise laik devlet sisteminden uzaklaşılma arzusuna ve uzun zamandır her fırsatta saldırılan İstanbul Sözleşmesi’nin feshine dönük olması hiç de şaşırtıcı değildir.
İnsanlık tarihi; zamandan ve coğrafyadan bağımsız bir şekilde çağlar boyunca kanla, nefretle, bir kesimin diğer kesimi ötekileştirip maddi ve manevi dünyada yok etme çabalarıyla geçmiştir. Bu çerçevede, anılan yazı içeriğindeki “çağlar öncesine ait” söylemi, İslam temelinde dini değerleri değil coğrafyadan ve tüm dinlerden bağımsız olarak dünya tarihinde çağlar boyunca yaşanan trajedilere vücut veren ayrımcı ve ötekileştirici zihniyeti ifade etmektedir. Zira yaşadığımız dönemde insan onuru, uluslararası sözleşmeler ve iç hukukla güvence altına alınmıştır.
Uluslararası ve ulusal düzenlemelerle yasal güvence altına alınmış bulunan en temel insan haklarını savunmaya dönük ve hiçbir suç unsuru içermeyen bu açıklamamız nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkımızda soruşturma başlatıldığını öğrenmiş bulunuyoruz. Ankara Barosu tarihinde hiçbir zaman dini değerleri aşağılamadığı gibi, görevi gereği Anayasa ile güvence altına alınan din ve vicdan hürriyetinin her zaman savunucusu olmuştur. Bizler laik, demokratik ve aydınlık Türkiye Cumhuriyeti’nde bir hukuk devleti güvencesinde yaşamak için bedel ödemek gerekiyorsa insan haklarının ve insan sevgisinin yanında; karanlığın, ayrımcı ve ötekileştirici zihniyetin ise tam da karşısında durduğumuzu tarih önünde bir kez daha tüm kamuoyuna saygı ile arz ederiz.”
ANKARA