İşçiler, koronavirüs nedeniyle bu yıl iş yerleri ve evlerde kutlanacak 1 Mayıs’a ilişkin, ‘Evlere hapsolmak doğru değil, fiziki mesafe uygulanarak küçük kutlamalar yapılabilir’ önerisinde bulunuyor
Türkiye’de on binlerce emekçi bu yıl da, sayılı günlerin kaldığı 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü’nü işsiz bir şekilde karşılıyor. 2016 yılındaki Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile birlikte binlerce emekçi ihraç edildi. Yine, yüzlerce işçi sendikal faaliyetler gerekçe gösterilerek işten çıkarıldı. İşten çıkarılanların bir kısmı fabrika ve işyerlerinin önünde oturma eylemleri başlatırken, bir kısmı ise periyodik eylemlerle işlerine geri dönme taleplerini haykırdı. Bütün ülkeyi etkisi altına alan koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle kimi işçiler söz konusu eylemlerine ara verirken, kimileri ise halen eylemlerini sürdürüyor.
Bugüne kadar işlerine geri dönme talepleriyle mücadelelerini sürdüren işçiler, bu yıl kitlesel yerine evlerin balkonları ve pencerelerinde kutlanılacak 1 Mayıs’a ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Tolga Güney’e konuştu.
Direnişle 1 Mayıs
Düzce Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ndeki görevinden 6 Ocak 2017 tarihinde çıkarılan ve KHK’yle ihraç edilen mimar Alev Şahin, karşı karşıya kaldığı duruma ilişkin bin 177 gündür Düzce Meydan’ında işine geri dönme talebiyle oturma eylemi yapıyor. Eylemiyle, “Her istediğinizi yapamazsınız” mesajı verdiğini vurgulayan Şahin, “1 Mayıs direnişin sembolüdür. 1 Mayıs’ı üçüncü defadır direnişle karşılamanın mutluluğunu taşıyorum” dedi.
Bu yıl da 1 Mayıs’ın büyük bir işsizlik ordusuyla karşılandığına dikkati çeken Şahin, “İşçi sınıfının direnmekten başka çaresi yok. Ya onların bize sunduğu insanlık dışı koşullarda yaşamaya devam edeceğiz ya da gerçekten bizden çaldıklarını direnerek geri alacağız. Bunun ‘az şekerlisi çok şekerlisi yok’ diyordu şair. Yani bunun bir ortası yok. ‘Yaşamak direnmektir’ dedikleri bu olsa gerek” diye konuştu. ,
İşçi ve burjuvazi arasında çıkar savaşı
“Tekelci kapitalizm koşullarında işçi sınıfı ve burjuvazinin çıkar savaşı devam ediyor” diyen Şahin, bu durumun salgın döneminde de görüldüğüne işaret etti. İktidarın, salgın sürecini fırsata çevirip, kârından zarar etmeden sürecin içinden çıkmak istediğini dile getiren Şahin, “Ama işçiler marketlerde, şantiyelerde çalışıp ölmeye ya da ücretsiz izine, yoksulluğa mahkum ediliyor. Virüs salgınında dahi sermaye ve işbirlikçisi iktidar işçilerin haklarını gasp etmekten, kazanılmış haklarına saldırmaktan vazgeçmiyor” dedi.
Mücadelemiz bir
Bursa’nın Orhangazi ilçesinde bulunan Cargill Fabrikası’nda Türkiye Gıda ve Yardımcı İşçiler Sendikası (Tek Gıda-İş) üyesi olduktan sonra 12 Nisan 2018 tarihinde işten çıkarılanlardan Yücel Özkan ise, eylemlerine salgın nedeniyle ara verdiklerini paylaştı. Özkan, bu yıl salgın nedeniyle 1 Mayıs’ta alanda olamayacaklarına değinerek, “Belki meydanlarda olup gür bir şekilde sesimizi duyuramayacağız. Ama gönüller, mücadele bir” dedi.
Emeğin sömürülmediği, işçi haklarının göz ardı edilmediği bir düzen talep ettiklerini kaydeden Özkan, şuan ki durumun bunun tam tersi olduğunu vurguladı. Salgınla sürecinde açıklanan ekonomik paketlerini eleştiren Özkan, “Ne pahasına olursa olsun sermaye savunuluyor. Bunu en son bizi işimiz, ekmeğimizden eden Cargill’e yapılan ekonomik teşviklerden de gördük” dedi. İşçilerin haklarını savunulması gerektiğini söyleyen Özkan, “Birlik, beraberlik dayanışma içinde alın terini el üstünde tutulduğu bir çalışma yaşantısı diliyorum” diye konuştu.
1 Mayıs için öneriler
4 Ekim 2019’da çalıştığı Ataşehir Belediyesi’ndeki işinden çıkarılan güvenlik işçisi Alişan İpşiroğlu da, belediye önündeki eylemlerinin sürdüğüne değindi. Salgın nedeniyle alanların boş kalacağını dile getiren İpşiroğlu, bu duruma karşı farklı yollar geliştirilmesi gerektiğini ve evlere hapsolmanın doğru olmadığını ifade etti. İşçilerin bu noktada planlarının olması gerektiğini kaydeden İpşiroğlu, “Mesela mahallelerde, ilçelerde sosyal mesafe uygulanarak küçük kutlamalar yapılabilir. Sendikalar örgütlenip herkes balkonundan pankartını asıp, marşlar söyleyebilir” önerisinde bulundu.
“1 Mayıs işçi birliğinin bir ifadesidir” diyen İpşiroğlu, işçi sınıfının 1 Mayıs vesilesiyle bir araya gelmesi gerektiğinin altını çizdi. İpşiroğlu, “Sendikaların örgütlenmesinin önünde yüzde 3 baraj engeli var. Bu barajın kaldırılması gerekiyor. Bu seneki taleplerimizden biri de bu olmalı” ifadelerini kullandı.
Milyonlarca taşeron var
İstanbul Zeytinburnu Belediyesi’nde taşeron işçi olarak çalışırken, 2 yıl önce KHK’yle ihraç edilen ve bunun üzerine başlattıkları eylemlerine salgın nedeniyle ara veren Kenan Güngördü de, fabrikaların açık olması ile işçilerin hayatının riske atıldığını ifade etti. 1 Mayıs’ın alanlarda kutlanması gerektiğini savunan Güngördü, “Belki aynı alanda olmaz ama çeşitli alanlarda, meydanlarda kitlesel kutlanması gerektiğini düşünüyorum. Resmi kayıtlar açıklandı 51 bin işçi virüsten etkilendi, 24 işçi de öldü. Tam da bu koşullarda 1 Mayıs’ta alanlarda olunması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
İşçilerin hak arama mücadelesinde omuz omuza olması gerektiğini belirten Güngördü, “Milyonları katletmeye çalışan kapitalizme ve onun temsilcilerine karşı gücümüzü birleştirip milyonları da aşan sayılarla meydanlarda olmalıyız” dedi. KHK’yle 150 bin kişinin ihraç edildiğini hatırlatan Güngördü, “Bunun içine aileleri de kattığımız zaman sayımız en az 3 milyonu buluyor. KHK’lerle ihraç edilen ya da güvenlik soruşturmalarıyla haksız bir şekilde işten atılanlar işlerine geri dönmesi de taleplerimizden biri olmalı” diye konuştu.
HABER MERKEZİ