23 Nisan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 100 yıl önce kurulmuş olmasına ve çocuklara adanmış bir bayram günü. Ama 100. yıl kutlamaları COVID 19 belasının ortasında, haftanın beş günü bol bol virüs alışverişi yapmaya teşvik edilen ama hafta sonları ve resmi tatillerde gerekçesiz ve manasız bir biçimde ağıla tıkılır gibi evlerine tıkılanlara bir bayram neşesi vermiyor. Eğlenmiyoruz ama bizimle eğleniyorlar.
100. yılda hiçbir şey içinde yaşamaya mecbur bırakıldığımız distopyanın vahametini bu eğlentinin sergilediği ironiden daha çarpıcı bir biçimde gösteremezdi. Bu gece Tayyip Erdoğan ve Mustafa Şentop AKP’nin “balkon konseri”nde solo yapacaklarmış… Bunlardan Şentop olanı, TBMM’nin ülkenin en yüksek egemenlik organı olmasına son veren “cumhuriyet ötenazisi”nin baş sorumlusu, Erdoğan’ın baş infazcısıydı. Anayasa ve Adalet Komisyonlarını tersine çalıştırarak TBMM’nin Erdoğan hanedanının ayakları altında çiğnenen bir kanun fabrikasına dönüştürülmesi için en olmayacak “kanuna karşı hile”leri, “hukukun icabı” diye savunmaktan şu kadar olsun ar etmemişti. Milletvekillerinin TBMM’deki konuşmalarından ötürü cezalandırılmalarını İç Tüzük’e dâhil etmenin de HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarına son veren “makabline şamil” Anayasa değişikliğinin de baş mucidi oydu. Sonunda başı koparılmış TBMM’nin başı oldu. Ne kadar eğlense yeridir…
Erdoğan olanını biliyorsunuz. Fazla söze, milleti kendi egemenliğine karşı suikasta razı etmek için geleneğe, ecdada, hilafete, dine, imana müracaat eden sonsuz sayıda saçmalamasını didiklemeye gerek yok. Bu gece uşşak makamında “Çatma kurban olayım…” diye soloya başlarken kutlayacağı şey artık içi boş edebiyattan ibaret “Gazi Meclis”in kurulması olmayacak. O sonunda, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” rejimi dediği ucubenin üzerinde kendi sözleriyle “adeta bir anonim şirket gibi devleti yönetme kabiliyeti” kazanmış olmasını kutlarken içi neşeyle dolacak…
2020’nin TBMM’sine 1920-22 TBMM’sinin aynasında baktığımızda neden ortada halklarımız için siyaseten kutlayacak bir şey kalmadığı çırılçıplak görünür. Milli Mücadele günlerinde hem Meclis Başkanı hem Başkumandan olduğu halde Mustafa Kemal, kendisini sorgulayan milletvekillerine hesap vermek, “diktatörlük” eleştirilerini sineye çekmek ve eleştiri sahiplerine saygı göstermek zorunda kalırken, 2020’de Şentop’un istemediği sözleri söyleyen milletvekillerini Genel Kurul’dan kovalamasına, Cumhurbaşkanının TBMM’yi hazır ola dikmesine bakarak millet ve vekilleri bugün aslında neyi kutladıklarına değer biçebilirler.
“Milli egemenlik” hanedanın ayakları altında çiğnenirken 100. yılın hiç değilse çocuklar için bir bayram vesilesi olmaya devam edeceğini umanlar da yanılıyorlar. Distopyada egemen boş durmayı sevmez ve istese de boş duramaz. Rövanş listesinin başında kadınlar ve çocuklar ve daha çok kız çocukları var. Erdoğan ve Şentop bu gece kız çocuklarının tecavüzcüleri için de solo yapıyor olacaklar. AKP-MHP koalisyonunun kamuoyunu sübyancı affına hazırlama çalışmaları kapsamında Anadolu Ajansı, tecavüzcüleriyle evlendirilmiş kız çocuklarının “eşleri”nin salıverilmesi için 23 Nisan’da “çocuk bayramı” münasebetiyle yeni bir kampanyanın lansmanına başlıyor.
Faruk Bildirici’nin kendi blokunda (farukbildirici.com) derlediği AA haberleri distopya haberciliği başeseri olarak iletişim literatürüne geçmeyi hak ediyor gerçekten. Devletin ajansı, 13-14 yaşlarındaki kız çocuklarına tecavüz ederek hapse girmiş adamların affa uğraması için yeni bir dil ve söylem icat ediyor: “Erken evlilik mağduru aileler.” “Aile”, namus kurtulsun diye anne-babasının zoruyla tecavüzcüsüyle “imam nikâhı” kıydırılmış dışarıdaki çocuk ile içerideki tecavüzcü “eş”ten oluşuyor. Devletin ajansı çocuğu “erken yaşta evlenen kadın” olarak adlandırıyor. TBMM’yi “anonim şirket yönetim kurulu”na çeviren AKP-MHP koalisyonu 100. yılı da sübyancı bayramı haline getirmeye hazırlanıyor.
Bu koşullar altında 23 Nisan “Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak en sıkı Cumhuriyetçi için bile hâlâ bir anlam ifade eder mi, meçhul. Bayram kutlama alışkanlığı süre gitse de hakikatte hanedan “devleti bir anonim şirket gibi yönetme kabiliyeti” kazandığı, sübyancılar nihayet “hakları” teslim edildiği için bayram ederlerken çocukların ve demokratların onlara alkış tutması ancak tarihin istihzası olabilir.