Koronavirüs hızla yayılırken Kürt kentlerinde başta test ve maske olmak üzere birçok eksik var. Diyarbakır Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Orhan İlim ve Batman Tabip Odası Başkanı Dr. Selahattin Oğuz, son durumu gazetemize anlattı
Elif Aydoğmuş
Çin’in Vuhan kentinde başlayıp tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını yayılmaya devam ederken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıkladığı rakamlara göre Türkiye vaka sayısında Çin’i geride bıraktı. Ancak resmi rakamlara yönelik kuşku da sürüyor. Sahada çalışan sağlıkçılara göre vaka sayısı da yaşamını yitirenlerin sayısı da açıklananların çok üstünde. Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) ilk günden beri sürecin şeffaflıkla yönetilmesi gerektiği çağrıları yapsa da hükümetten bu konuda herhangi bir adım henüz yok. Sağlık hizmetlerinin kapasitelerinin Türkiye ortalaması ele alındığında, bu ortalamanın gerisinde kalan bölge kentlerinde ise durum daha da vahim. Batman Tabip Odası Başkanı Dr. Selahattin Oğuz ile Diyarbakır Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Orhan İlim, bölge kentlerinde virüsün seyri ve hükümetin önlemlerine ilişkin değerlendirmelerini paylaştı.
Batman’da test yeni başladı
Resmi açıklamalara göre Türkiye’de ilk vakanın tespit edilmesi üzerinden neredeyse bir buçuk ay geçmiş olmasına rağmen bölge kentlerinde test kitlerinin eksikliği dikkat çekiyor. Batman Tabip Odası Başkanı Dr. Selahattin Oğuz Batman’da testlerin bir hafta önce başladığı bilgisini veriyor. Oğuz salgının ilk günlerinde alınan örneklerin Ankara’da incelendiğini, sonraki süreçte ise Diyarbakır’da incelendiğini belirterek bu gecikmenin risklerine işaret etti: “Bu durum test sayısının az olmasına neden oluyordu. Dolayısıyla erken tanı gecikiyordu. Tanının 3 gün gecikmesi hem hastaya müdahale konusunda hem de çevresine yayma konusunda ciddi bir problem oluşturuyor. Bu süre içerisinde hastayı izole edemiyorsunuz. Risk altındaki yakınlarını tespit edip karantinaya alamıyorsunuz. Ne kadar çok test yaparsanız ve bunu ne kadar kısa sürede sonuçlandırırsanız o kadar çabuk yayılmasını önlemiş olursunuz.”
Test artışı gösterdi
Testlerin Diyarbakır’da yapılmaya başlanmasıyla beraber, test sayısında kısmi de olsa artış görüldüğünü ifade eden Oğuz, bununla beraber vaka sayısında da artış gördüklerini ifade ediyor. Türkiye genelinde olduğu gibi Batman’da da günlük verilerin şeffaflıkla açıklanmadığını ifade eden Oğuz, “Sahadan meslektaşlarımızdan bilgi alabiliyoruz. Örneğin Batman Devlet Hastanesi’nde en son 70-80 civarında pozitif ve olası vakanın yattığını gördük. Bölge devlet hastanesi pandemi hastanesi olarak belirlendi. Özel hastaneler de bunun için kullanılıyor” diye belirtiyor. Oğuz Batman’da şuan sadece çocuk hastalıkları ve kadın doğum hastanesinin pandemi hastanesi dışında tutulduğunu da sözlerine ekliyor.
‘Yetkililer geriden geliyor’
Oğuz, vaka artışı ile birlikte çok daha ağır sorunların yaşanacağına işaret ederek şöyle dedi: “Yoğunluk yaşandığı takdirde bölge hastanelerindeki yoğun bakım üniteleri ve yatak kapasiteleri konusunda sıkıntılar yaşanacaktır. Bölgenin genelinde yoğun bakım ünitelerinde, hasta yatakları, solunum cihazları gibi ekipmanların eksikliğinin bir an önce giderilmesi için yetkililerin seferber olması gerekiyor. Ama maalesef gözlemlerimize göre hep bir geriden gelme durumu var. Saatler ve günlerin önemli olduğu bir süreçten bahsediyoruz. Bütün hastanelerin altyapılarının ve teknik donanımlarının hazırlıklarının tamamlanması gerekiyor.”
‘Mesleklerine iade edilsin’
Oğuz, sağlık çalışan sayısının yetersizliğine de özellikle vurgu yaparak, görevinden alınan ve güvenlik soruşturması gerekçesiyle mesleğini icra edemeyen meslektaşlarının biran önce görevlerine başlatılmaları gerektiğini söylüyor.
Maske ve ekipman yetersiz
“Arkadaşlarımız çok yoğun çalışıyor” diyen Oğuz, sağlık çalışanlarının en riskli grupta yer aldığını bir kez daha hatırlatarak, şöyle devam etti: “İkinci basamak hastanelerde yine sahada çalışan meslektaşlarımızdan aldığımız bilgilere göre arkadaşlarımıza kontrollü bir biçimde kişisel koruyucu ekipmanlar veriliyor. Ancak birinci basamak dediğimiz aile sağlığı merkezlerinde çalışan arkadaşlarımız bu anlamda ciddi problemler yaşıyor. Dağıtılan kişisel koruyucu ekipmanlar çok yetersiz. Gelen hastalar maske bulamıyor. Bizlerin de aile sağlık merkezlerine başvuran hastalara verecek maskemiz yok. Maskesiz hastayı kabul etmek de hem hasta açısından hem de diğer hastalar açısından büyük problem. Şuana kadar bir çözüm bulunabilmiş değil. Bu yüzden biran önce birinci basamakta bulunan sağlık emekçilerine ve gelen hastalara yetecek kadar maskenin sağlanması kamusal bir sorumluluktur.”
‘Test sayısı çok az’
Diyarbakır Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Orhan İlim de yaklaşık 2 milyon nüfuslu şehirde şimdiye kadar 2000 civarında test yapılabildiğini söylüyor. Bilgilerin şeffaflıkla paylaşılmaması nedeniyle net bir bilgi veremediklerini ifade eden İlim, “Genel olarak bölgede test sayısının Türkiye ortalamasının altında olduğunu gözlemliyoruz” diyor.
‘Protokoller uygulanmıyor’
Sahadan aldıkları verilerin Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan verilerle uyuşmadığına vurgu yapan İlim, “Bunun nedeni gayet açık. Tüm dünyada Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından önerilen ve uygulanan protokoller burada uygulanmıyor. TTB olarak bu protokollere uyulması gerektiğini belirttik. Bu protokollere göre testi yani PCR’ı pozitif gelen hastalar COVID-19+’a bağlı ölüm, kliniği, tomografisi COVID-19 ile uyumlu olup PCR’ı negatif olanlar ise olası COVID-19’a bağlı ölüm olarak kaydedilmelidir. Öyküsü, kliniği, ölüm ve defin prosedürleri COVID-19’a uyan vatandaşların COVID-19 olarak kayıtlara geçmemesi, yerelde ve ülke genelinde şeffaf bilgiden kaçınılması, yürütülen tüm işlerde anlaşılmaz bir gizliliğin ısrarla savunulması bu tarz kaygıları da beraberinde getirmektedir” diye aktarıyor.
‘Maskeler kalitesiz’
Türkiye genelinde en çok tartışılan konulardan biri ise maskelerin kalitesiz olması. Geçtiğimiz günlerde kimi yurttaşlar kendilerine gönderilen maskelerin adeta tül inceliğinde olduğunu hesaplarında paylaştı. Dr. İlim de bu konuya dikkat çekerek, son iki haftadır dağıtılan cerrahi maskelerin çok kalitesiz olduğuna belirtiyor. İlim, şöyle devam ediyor: “Bu maskelerin burun kısmında tel olmadığı için yüzü kavramıyor, ayrıca ipleri çok gevşek olduğu için çok çabuk yırtılıyor, gövdesinin de çok ince, geçirgen ve güvenilir olmadığı, FFP2 maskelerinin ise çoğunlukla küçük olup yüzü kavramadığı, dikiş yerlerinin çok kötü olup kolayca ayrıldığı ve birçoğunda yırtık veya delik mevcut olduğu bildirilmektedir.”
Hastalığın sağlıkçılar arasında da hızla yayıldığını söyleyen İlim, şuan Diyarbakır’da saptanabilen pozitif sağlıkçı sayısının 30 olduğunu ifade ederek, “Yapılan test sayısı çok az olduğu için biz gerçek sayının bunun çok üzerinde olduğunu düşünüyoruz. Maalesef Diyarbakır’da Covid-19 nedeniyle ilk defa bir sağlıkçı arkadaşımızı kaybettik. 15 Nisan’da COVID-19 nedeniyle kaybettiğimiz sağlık emekçisi, SES aktivisti, değerli abimiz Cemal Kurt’u saygıyla anıyoruz” diyor.
Kayyumlar engel
Bölgeye atanan kayyumların da koronavirüs ile mücadelede engel teşkil ettiğini ifade eden İlim, “Kayyum atamaları daha önce de defalarca belirttiğimiz gibi demokratik işleyişi hiçe sayan, halkın iradesine darbe vuran uygulamalardır. Bu uygulamalar bölgedeki il ve ilçelerde belediyelerin bir nevi valilik ve kaymakamlıklara bağlı birer birim gibi kalmalarına neden olmaktadır. Oysa belediyelerin halk sağlığı alanında hele ki salgın dönemlerinde sayılamayacak kadar çok ciddi görev ve sorumlulukları vardır ve bunların layikiyle yerine getirilmemesi salgınla mücadelede ciddi sorunlar ve eksiklikler doğuracaktır” diye belirtiyor. İlim, kayyum ataması sonra görevinden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Dr. Selçuk Mızraklı ve Batman Belediyesi Eşbaşkanı Dr. Mehmet Demir’i hatırlatarak son olarak şu çağrıyı yaptı: “İki eşbaşkan halen odamızın üyesi olup bölgede uzun zamanlar emek vermiş, halk tarafından sevilen ve kısa süren başkanlık pratiklerinde de halka büyük hizmetler vereceklerini ispat etmiş meslektaşlarımızdır. Bizler meslektaşlarımız başta olmak üzere seçilmiş belediye başkanlarının biran önce görevlerine iade edilmesini talep ediyor, belediyelerin ve belediye meclislerinin normal işleyişlerine dönmelerinin salgınla mücadele de çok önemli katkılar sunacağına inanıyoruz.” İSTANBUL