SES Urfa Şube Eşbaşkanı Salih Karataş, kentte sayıları 60 bini bulan mevsimlik tarım işçilerinin koronavirüs salgını riski altında olduğuna dikkati çekti
Türkiye’de her geçen gün yeni can kayıplarına neden olarak, hızlıca yayılan koronavirüs (Kovid-19) salgınından en çok etkilenenlerin başında sağlık çalışanlarının yanı sıra tarım arazilerinde ve fabrikalarda çalışan işçiler geliyor. Hükümet yetkilileri bir yandan “evde kal” çağrısı yaparken, bir yandan ise üretimde aksaklık yaşanmaması gerekçesiyle tarımsal ve hayvansal faaliyetlerde çalışan işçilerin salgın nedeniyle sokağa çıkma yasağından muaf tutulacağını açıkladı.
Sağlık ve Sosyal Emekçiler Sendikası (SES) Urfa Şube Eşbaşkanı Salih Karataş, söz konusu yasak kararının mevsimlik işçiler ve emekçileri kapsamamasının ileriki süreçlerde ciddi riskleri beraberinde getireceği uyarısında bulundu.
Plansızlık
Kentte 60 bin civarında mevsimlik tarım işçisi, bir o kadar da sanayide çalışan işçinin bulunduğunu belirten Karataş, işçilerin psikolojik tedavi alacak duruma geldiklerini ve ölüm korkusundan çok evini geçindirme telaşında olduklarını söyledi. Hükümetin salgın sürecinde işçilerin yaşam şartlarını düşünmediğini ve bu kesimi geri planda tuttuğuna dikkati çeken Karataş, “Kimse emekçileri düşünmüyor. Hükümet bu insanları geri planda tutuyor. Şu anda 5-6 ay sürebilecek bu hastalık için hükümetin önüne koyduğu ciddi bir plan yok” dedi.
İşçilerin durumu
Yurttaşlar için yapılan “evde kal” çağrılarına değinen Karataş, tarım işçilerinin gittikleri yerlerde aileleriyle tek çadırda kalıp, yan yana çalıştığına işaret etti. Kendisinin de mevsimlik tarım işçiliği yaptığını hatırlatan Karataş, “Bugün önümüzde bir salgın var. Mevsimlik işçiler çalışmaya devam ediyor. Mevsimlik işçilerin gittikleri yerlerde hijyen koşulları, tuvaletleri yok. Yine sağlık alanında yeterince hizmet alamıyorlar. İnsanlarda ekonomik kaygıların ön planda olması bulaş riskini daha da artıracaktır. Yaşam şartları düşük olan bir kesimden bahsediyoruz. Önümüzdeki günlerde mevsimlik işçiler batı metropollerine göç etmek zorunda kalacaklar. Bu da bulaş riskini daha da artırıyor. Ama bu durum hükümetin gündeminde yer almıyor. ‘Üretime devam edin’ demek aynı zamanda ‘ölün’ demektir. İnsanlara başka bir seçenek sunamama, politikada bir daralma olduğunu görüyoruz” şeklinde mevsimlik işçilerin karşı karşıya kaldığı risklere değindi.
Risk çok yüksek
Yerelden sağlık merkezlerinin oluşturulması gerektiğini belirten Karataş, yine asgari ücretle çalışan insanlara ‘üretime devam et’ demenin ‘bu salgını eşine çocuğuna ve kendine bulaştır, imha ol’ anlamına geleceği uyarsında bulundu. Fabrikalarda çalışan işçiler için alınan önlemlerin ateş ölçmekten öteye geçmediğini kaydeden Karataş, şöyle devam etti: “Bir fabrikada 500-600 kişinin bir arada çalışması bulaş riskini artırır. İnsanlar buna tepki gösterdiğinde ücretsiz izne zorlanıyorlar. Ülkedeki işçilere genç nüfus olduğu için bulaş riskinin az olduğu söyleniyor. Ama Bakan (Sağlık Bakanı Fahrettin Koca) açıklamasında salgının ileriki süreçte 26 ile 65 yaş arasında çok yoğun olacağını söylemişti. Tüm uyarılarımıza rağmen dikkate alınmadı. Yine Valiliğe ve İl Sağlık Müdürlüğüne defalarca randevu talep etmemize rağmen bize bir dönüş yapılmıyor. Herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz.”
HABER MEKEZİ