Salgın sürecinde evdeki şiddet arttı. Şiddete uğrayan kadınlar için başvuracakları etkin bir mekanizma yok. Devletin şiddete uğrayanları yok sayamayacağını belirten kadınlar şöyle diyor: Kadınlar, devlet eliyle tek başlarına bırakıldı
Koronavirüsün tüm dünyada yayılması ile birlikte karantina süreçlerinde dünyanın birçok yerinde kadınlara yönelik şiddet arttı, Türkiye’de de salgının ilk 20 gününde 21 kadın katledildi. “Evde kal” çağrıları ile birlikte artan erkek şiddetine karşı karantina sürecinde kadınların neler yaşadıklarını, pandemi süreçlerinde artan kadın şiddetini, kadınların bu süreçte başvuracakları mekanizmaların işletilip işletilmediğini ve hükümetin buna ilişkin neden tedbir almadığını kadınlar değerlendirdi.
Aksaktı şimdi daha da aksak
Kadın Dayanışma Vakfı gönüllüsü Nihan Damarlı, karantina sürecinde katledilen kadınların sayısının evlerin kadınlar için güvenli olmadığını yeniden gösterdiğini belirtti. Kadınların en çok en yakınlarındaki erkekler tarafından evde katledildiğine dikkat çeken Damarlı, “Normalde de birçok aksaklıkla işleyen şiddetle mücadele mekanizmaları şimdi çok daha kısıtlı hizmet veriyor, her zaman kolayca ikinci plana atılan kadına yönelik şiddet görünmez oluyor” dedi. Türkiye’de sadece kadına yönelik şiddet için ayrılmış bir acil yardım hattı olmadığına dikkat çeken Damarlı, “Şimdi ise salgın nedeniyle oluşan birçok farklı talep de 155 Polis İmdat, 183 Sosyal Destek Hattı, 112 Acil, 156 Jandarma gibi hatlara yönlendiriliyor. Acil bir durumda bu hatlara ulaşmak zorlaştığı gibi, şiddete uğrayan kadınlardan gelen başvuruların daha az öncelikli görülüp göz ardı edilebileceğine veya neredeyse tüm kamu kurumlarının yalnızca salgınla mücadeleye seferber edildiği ve diğer hizmetlerin durduğu algısı yüzünden şiddete uğrayan bir kadın buralara başvurmakta tereddüt edebilir. Oysa şiddetle mücadelede sorumlu kurum ve kuruluşların bu sorumlulukları sona ermedi, devam ediyor” ifadelerini kullandı. Birçok ülkede yetkililerin kadına yönelik şiddetin arttığını kabul ettiğini ve şiddeti önleyecek ek önlemler ve bunun yanı sıra ek bütçeler ayrıldığını aktaran Damarlı, Türkiye’deki infaz yasasındaki düzenlemeye dikkat çekti. Damarlı, kadına yönelik şiddet suçlarının kapsam dışında olacağı söylense de maddeler incelendiğinde böyle olmadığının görüleceğini belirtti.
Ciddi bir tablo çıkabilir
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı İdil Yalçıner de tüm dünyanın olağanüstü bir dönemden geçtiği şu günlerde, ciddi tedbirler alınmazsa, pandemiden sonra kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ile ilgili çok kötü bir tablo ile karşı karşıya kalmanın kaçınılmaz olacağını vurguladı. Bu dönemde medyanın da koronavirüse yoğunlaştığına dikkati çeken Yalçıner, kadına yönelik şiddet ve cinayet haberlerinin basında yer almadığını söyledi
Yalnız bırakmıyoruz
Baro olarak kadınları yalnız bırakmadıklarını söyleyen Yalçıner, bunun için bir video hazırladıklarını ve bunun büyük ilgi gördüğünü belirtti. Yalçıner, şiddet gören kadınların Ankara Barosu Gelincik Merkezi’ne 444 43 06 numaralı hattan 7 -24 kendilerine ulaştıklarını söyledi. Yalçıner, “Şiddet gören kadınların yapması gereken en önemli şey sessiz kalmamak” dedi. Yalçıner, hastanelerin pek çoğunun pandemi hastanesine dönüştüğünü ve bu durumda kadınların sağlık hizmetlerine kolay erişiminin engellendiğini dile getirdi. Yalçıner, “Devlet olmak, sadece salgına odaklanıp kadına uygulanan şiddeti görmezden gelmemektir” dedi.
HSK erkeği önceledi
HSK’nin, “6284 Sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerin koronavirüs kapsamında sağlığının tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi gerektiği” düzenlemesine tepki gösteren Yalçıner, şöyle konuştu: “Bu maddeden de anlaşılacağı üzere, maalesef şu an 6284 sayılı yasanın uygulaması çok zorlaştırılmıştır. HSK kadını ikinci plana atarak önemsememiş ve şiddet gösteren erkeği öncelemiştir. Kadının hayatının korunması değil, şiddet gösteren erkeğin virüs kapıp kapmayacağı öncelenmiştir.” Karantina süreçlerinde kadına yönelik artan şiddete karşı alınması gereken önlemlere değinen Yalçıner, devletin şiddeti önleme ve koruma tedbirleri alma sorumluluğu olduğunu hatırlattı. Ancak gelinen süreçte kadınların evlerinde yalnızlaştırıldığını ve devlet eliyle tek başlarına bırakıldıklarını vurgulayan Yalçıner, şöyle dedi: “KADES uygulamasının yaygınlaştırılması ve daha fazla duyurulması gerektiğini düşünüyorum, şiddet anında telefon dahi edemeyecek durumda olan kadınlar uygulamayı kullanabileceklerdir. Acil yardım hatlarının dahi çalışmadığı süreçte, hatlar derhal aktif hale getirilerek, bununla ilgili sosyal medya ve televizyonlarda kamu spotları yapılması gerekli, şiddet gördüğü zaman nereye başvuracağını, nereden yardım alacağını bilmeyen pek çok kadın var. Bu kadınlar için sürekli televizyonlarda bu spotlar gösterilmeli.”
Devlet yok sayamaz
“OHAL ilan edilmediğine göre mevcut yasalar yürürlükte olduğundan, mahkemelerin mevcut yasaları uygulamamazlık yapmaması ve gerekli hallerde kadını koruyucu tedbir kararlarını vermesi gerekir” diyen Yalçıner, şöyle devam etti: “Devlet salgın hastalığı önceliği kabul edip şiddete uğrayan kadınları yok sayamaz. Bu bakımdan eğer bu dönemde hakimler koruma kararı vermekten kaçınıyorlarsa, bu HSK kararına yönelttiğimiz eleştirinin ne derece haklı olduğunu göstermektedir. Ne olursa olsun, uzaklaştırma kararı verilerek kadının hayatı güvence altına alınmalıdır.” Yalçıner, şiddet uygulayan erkeklerin hastane ya da otel gibi yerlerde izole edilebileceklerini söyledi.
‘Polis imza alıp dönüyor’
Polislerin şiddet anında geldiğini ve imza alıp geri döndüğüne dair birtakım olayları duyduklarını söyleyen İdil Yalçıner, bu konuyla ilgili kolluk kuvvetlerinin şiddet görenle ilk muhatap olan kişiler olarak daha iyi ve hassas çalışması gerektiğini vurguladı. Sığınma evlerinin şu dönem için, büyük bir problem olduğunun altını çizen Yalçıner, “Virüs taşıyıp taşımadığı bilinmediği için şu an sığınma evine kadınlar kabul edilmiyor, bu konuda devletin acilen o kadınları teste tabii tutarak acilen sığınma evine yerleştirilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Ses çıkarmalıyız
Devletin önceliğinin kadının hayatı olması gerekirken yine kadının ikinci plana itildiği ve yok sayıldığını vurgulayan İdil Yalçıner, “Bu duruma ses çıkarmalı, kabul etmemeli ve şiddet uygulayan erkeklere verilen uzaklaştırma kararının uygulanması için elimizden geleni yapmalıyız. HSK’nin kararı çok açık bir düzenleme içermiyor, bu düzenleme ile hakimler uzaklaştırma kararı verirken yasa koyucunun amacının HSK kararı ile sınırlandırıldığını düşünebilir ve virüs kapma riski ile şiddete devam etme ve hatta öldürme riski arasında kalacak belki de tercihini şiddet uygulayan erkeğin öldürme riskini kabullenerek uzaklaştırma kararı vermekten kaçınacaktır” dedi.
Suçlular ödüllendirilecek
HDP Kadın Meclisi üyesi Türkan Demir, kadınların sesini çoğaltması için bu süreçte sosyal medyayı etkin kullandıklarını kaydetti. Mart ayı içerisinde 18’i kendi evinde olmak üzere 29 kadının katledildiğini hatırlatan Demir, şöyle konuştu: “Pandemi ile birlikte evlerde kalmakta olan kadınların gerçek anlamda can güvenliği sorunu ortaya çıktı. Öte yandan getirdikleri infaz yasası ile çocuk ve kadınlara karşı suç işlemiş failler ödüllendirilmek isteniyor. Çocuk ve yaşlı bakımı ve her türlü ev içi yoğun emeği olan kadınların pandemi döneminde her türlü şiddet maruz kaldığı görüyoruz. Şiddete uğrayan tüm kadınlardan bize ulaşmaları çağrısında bulunuyoruz.”
Habibe Eren/Ankara-Jinnews