Türkiye koronavirüs salgını ile mücadelesinde bir ayı geride bıraktı. Hükümetin attığı adımlar muhalefet cephesinden eleştirilere neden oluyor. Sağlık meslek örgütleri ise hükümetin bu konuda başarısız olduğu görüşünde. Türkiye’nin 1 aylık koronavirüs serüvenini sizler için derledik
Tolga Balcı
Çin’in Wuhan kentinde başlayıp tüm dünyaya yayılan yeni tip koronavirüs (Covid-19) pandemisi Türkiye’de resmi makamlarca yapılan açıklamaya göre ilk defa 11 Mart günü görüldü. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca virüsün Avrupa temaslı birinde görüldüğünü duyurdu. İlk vakadan sonra Türkiye’de virüs her gün katlanarak arttı. Bugün bir ayın ardından gelinen noktada, salgının merkezi olarak görülen İstanbul başta olmak üzere, 31 ilde 2 gün süre ile sokağa çıkma yasağı uygulanıyor.
15 Mart günü Türkiye’nin koronavirüs önlemleri açısından bir kırılma noktası oldu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, umreden dönen bir vatandaşın virüs testinin pozitif çıktığını bildirdi. Umreden dönenler daha önce karantinaya alınmamış ve ülkenin dört bir yanına dağılmış, üstelik AKP’li yöneticiler umrecileri evlerinde ziyaret etmişti.
17 Mart’ta doğrulanmış ilk ölüm haberi geldi. O gün tespit edilen vaka sayısı 98’e yükselmişti. 22 Mart’a gelindiğinde ise vaka sayısı 1200’ü geçmiş hayatını kaybedenlerin sayısı ise 30’a ulaşmıştı. Çeşitli önlemler alınsa da virüsün yaylım hızının önüne geçilemedi. Uzmanlar istatistiksel olarak Türkiye’nin vaka artış hızının İtalya’dan daha yüksek olduğunu duyurarak uyarılarda bulundu. Nisan ayına girdiğimizde ise ölü sayısı 277’ye ulaştı.
Rakamlar buz dağının görünen yüzü mü?
Resmi rakamlarca açıklanan verilere göre ise bugün (10 Nisan verileri) 1006 kişi hayatını kaybetti, vaka sayısı 47 bin 029’a ulaştı. Ancak Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü günden bu yana Türkiye’de verilerin şeffaf olarak açıklanmadığına dair tartışmalar sürüyor. Muhalefetin yanı sıra Türk Tabipler Birliği (TTB) de hükümetin açıkladığı rakamlara ilişkin ‘Buz dağının görünen yüzü’ açıklamasını yapmıştı. Aynı zamanda uzmanlar salgının düşüş grafiğini yakalamasının 2 ayı bulabileceğini açıklıyor.
Peki Hükümet nasıl tedbirler aldı?
Virüsün yayılması ile birlikte bir takım adımlar da atılmaya başlandı. Ancak iktidarın açıkladığı rakamlar kadar aldığı önlerler de tartışma konusu oldu. Türkiye resmi olarak ilk adımı 10 Ocak’ta salgına karşılık Koronavirüs Bilim Kurulu oluşturmakla attı. Bu tedbir sonrası kurulun aldığı kararlar alınacak önlemlere şekil vermeye başladı. Havalimanlarına termal kamera kurulması bunlardan biriydi. Türkiye ilk somut sayılacak adımı ise 5 Şubat günü Çin’le var olan uçuş seferlerini durdurarak aldı.
Virüsün Türkiye’de görülmesiyle birlikte tedbirler daha sıkı atılmaya başlandı. Milli Eğitim Bakanlığı İlk, orta ve lise öğrenimini 16 Mart tarihinden itibaren 1 hafta tatil edilmesine karar verdi. Türkiye’de vaka sayıları hızla artınca 23 Mart’ta uzaktan eğitime geçilmesi kararı alındı. 15 Mart’ta ise İçişleri Bakanlığı bir genelge ile Pavyon, diskotek, bar ve gece kulüplerinin faaliyetlerini geçici olarak durdurdu.
Patrona destek, işçiye kolonya
18 Mart’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında “Koronavirüsle Mücadele Eş Güdüm Toplantısı” yapıldı. Toplantı sonrası bir ekonomi paketi açıklandı. Ama paket yurttaşlar ve ekonomistler tarafından ağır eleştirildi. Paketin kaynağının nereden sağlanacağının belirtilmediği, detaylı bir eylem planından çok ayrıntıların zaman içerisinde belirleneceği genel konu başlıkları niteliğinde olduğu söylendi. İnsanların evde kalmaya teşvik edildiği bir dönemde, havayolu yolcu taşımacılığı, turizmi destekleyen vergi indirimleri ve konut kredilerinin peşinat oranının düşürülmesi gibi maddelerin pakette yer alması başlıca eleştiri konusu oldu. Paket ekonomistler ve emekçiler tarafından ‘Sermayeye destek işçiye, esnafa kolonya’ olarak yorumlandı. Aynı gün bir dizi tedbir de alındı. Spor müsabakaları yoğun eleştiriler sonrası ertelendi. Cuma günleri camilerin kapatılacağı açıklandı.
Hükümet halka yardım edeceğine halktan yardım istedi
Virüs yayıldıkça kısıtlı tedbirlerde gelmeye devam etti. 21 Mart’ta 65 yaş üzeri ve kronik rahatsızlığı olanların evden çıkmaları yasaklandı. Toplu asker uğurlama törenleri geçici süreyle yasaklandı. 27 Mart’ta Şehirlerarası otobüs seyahati için valiliklerden seyahat izin belgesi alınması kararı verildi. İlk defa 5 köy, 4 mahalle, 1 belde ve 2 mezra karantinaya alındı. Takvim yaprakları 31 Mart’ı gösterdiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tekrar kameralar karşısına çıkarak, ‘Milli Dayanışma Kampanyası başlattık’ dedi ve para yatırılması için İBAN paylaştı. Bu açıklamaya yurttaşlar ve siyasetçiler tarafından ağır eleştrilerle karşılık verildi.
CHP’li belediyelerin bağış kampanyası başlatması sonrası yerel yönetimlerin korona virüsüne karşı başlattığı yardım kampanyalarına inceleme başlatıldığı duyuruldu. Belediyelerin hesapları bloke edildi. HDP’nin ihtiyaç sahipleri ailelere yaptığı yardımlar valilik tarafından engellendi.
Kamuoyu tarafından sokağa çıkma yasağı getirilmeli baskısını üzerinde hisseden iktidar, 3 Nisan’da 30 büyükşehir ve Zonguldak’a bazı istisnalar dışında araç giriş çıkışına 15 gün izin verilmeme kararı aldığını duyurdu. Aynı gün 20 yaş altındakilerin sokağa çıkmaları da yasaklandı. Bu yasak 18-20 yaş aralığında çalışan gençleri kapsamadı. 5 Nisan günü ise 65 yaş altı ve 20 yaş üzerine haftada beş adet olmak üzere ücretsiz maske dağıtımı kararı alındı.
İktidar süreci tek başına yönetmek istiyor
10 Nisan akşamı ise Türkiye’de 30 büyükşehir ve Zonguldak’ta haftasonları sokağa çıkma yasağı getirildi. Halk bunu öğrenir öğrenmez sokaklara alışveriş yapmak için akın etti sosyal mesafe kuralı unutuldu. Fırınların önünde uzun kuyruklar oluştu. İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğu gece yaptığı açıklamada sokağa çıkma yasağı ile ilgili kendilerine de haber verilmediğini belirtti ve durumun mağduriyet yarattığını söyledi. İktidarın başından beri bu sürece muhalifeti ve sağlık örgütlerini dahil etmemesi eleştiri konusu oldu.
Meslek örgütleri sürece nasıl yaklaştı
Virüsün Türkiye’de görüldüğü açıklanınca Meslek odaları ve hekimler de sürece dair görüşlerini paylaşmaya başladı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) hemen hemen her gün açıklama yaptı. İlk gün TTB Başkanı Sinan Adıyaman “Şüphelenilmediği için test yapılmıyordu, test yapılmadığı için de tanı konulamıyordu. Durum buydu. Şimdi ise tanı varsa izolasyonun, şüphe varsa karantinanın son derece şeffaf ve açık yapılması lazım” diye konuştu. TTB, Bakan Koca’dan vakanın hangi ilde tespit edildiğinin açıklanmasını da istedi ancak bu istek haftalar sonra TTB’nin edindiği bilgiler doğrultusunda illere göre vaka sayılarını açıklamasının akabinde gelecekti. TTB ayrıca hekimlerin ve sağlık emekçilerinin ekipman eksikliği yüzünden hastalığa yakalandıklarını bildirdi. Bu eleştiriler sürerken virüse ilk müdahale eden doktorlardan Çapa Tıp Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu’nun korona virüs nedeniyle hayatını kaybetmesi bu uyarıları doğrular nitelikteydi. Ayrıca Van ve İzmir Tabip Odaları yöneticileri bu açıklamalar nedeniyle emniyet tarafından sorguya çağrıldı.
DSÖ endişeli
TTB son olarak Türkiye’de koronavirüs vakalarında yaşanan ölüm oranlarındaki tutarsızlığın Sağlık Bakanlığı’nın Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen kodlara göre girmediği için yaşandığını ve ölü sayısının daha yüksek olabileceğini açıkladı.
Sağlık Emekçileri Sendikası ise Sağlık Bakanlığı’nın hekimlere ayrı ödenek verilmesi kararını sağlık alanında çalışan temizlikçileri, hasta bakıcıları ve sekreterleri kapsamadığı için eleştirdi. Ayrıca SES hastanelerde yaşanan ekipman eksikliğini de gündemde tuttu. SES yetkilileri açıklamalarında KHK ile işinden atılmış sağlık emekçilerinin görevlerine iade edilmesi çağrısını da sık sık yineledi.
Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) artış hızının önüne geçemeyen Türkiye için endişeli olduklarını açıkladı. İstanbul’un salgının ülkedeki merkezi olduğunu vurgulayan kuruluş, Türkiye için izolasyon önlemlerinin arttırılmasını istedi.
Muhalefet süreci nasıl yorumladı?
İktidarın başından beri sürecin dışında tutmaya çalıştığı muhalefet partileri de önlem paketlerini ve önerilerini açıkladı. Yapılan açıklamalarda muhalefetin görüşlerinin dinlenilmediğini vurgulayan CHP ve HDP hükümetin şeffaf olmasını ve sürece tüm meslek örgütlerinin dahil edilmesini istedi.
Duruma ilişkin açıklama yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, koronavirüse ilişkin alınması gereken 13 maddelik tedbir önerilerini sıraladı. Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı 13 maddelik önlem paketinde, “Borç nedeniyle elektrik, su, doğalgaz kesilmemeli. Aile yardımı sigortası çıkarılmalı, 2 bin liralık gelir güvencesi sağlanmalı. Sağlık personeline her ay iki maaş ödeme yapılmalı” gibi maddeler yer aldı.
Kılıçdaroğlu ” Bu salgın, bizlere dayanışmamız gerektiğini göstermiştir. Bu salgın bizlere bilimsel aklın yol göstericiliğinde tüm sorunların çözülebileceğini göstermiştir. Dayanışma güzeldir ve güçlendirir” dedi.
HDP’de salgına karşı hükümetin alması gereken önlemleri ve önerilerini açıkladı. 12 madde de açıklanan programda HDP, elektrik, su, doğalgaz, telefon ve internetin salgın sürecince ücretsiz olmasını, işten çıkarmaların yasaklanmasını, faaliyeti durdurulan esnafların kira ve vergi ödemelerinin durdurulmasını, en düşük emekli aylığının 2 bin 400 lira olmasını istedi.
Kürt illerinde test sayıları yetersiz
AKP’nin açıkladığı 100 milyarlık ekonomik istikrar kalkanı paketinin yüzde 1’lik zengin kesimi koruduğu belirtilen açıklamada, “Korona Virüs salgını, ekonomik krizi her geçen gün derinleştirmektedir. Salgının yarattığı tahribata karşı AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın açıkladığı ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ paketinin, salgından etkilenen geniş kesimleri güvence altına almadığı açıktır. Partimizin korona virüs salgınına karşı ‘Ekonomik Güvence Paketi’ salgın süresince vatandaşlarımızın işini, aşını, temel ihtiyaçlarını güvence altına almaktadır” ifadeleri kullanıldı.
Ayrıca HDP, Kürt illerinde yeterince önlem alınmadığını ve test sayısının az olduğunu da belirtti.