Dünya 5’ten büyüktür diyerek kendilerini dünyaya nizamat verebilecek kadar haklı hissedenler, Türkiye’nin de AKP ve Tayyip Erdoğan’dan da büyük olduğunu görmeme haksızlığını yapmada bir beis görmüyorlar. Dünyaya “dayanışma” mesajları gönderenler kendi evlerinde kendilerine muhalif gördükleri herkesi düşmanlaştırmaktan geri kalmıyorlar. Hadsizlik yalnızca bu örneklerde kalmış olsaydı önemsemeyip geçerdik ama bugün vardıkları hadsizlik ve haksızlık seviyeleri öyle ki insana “Bu kadar da olmaz ki kardeşim!” dedirttiriyor.
Selahattin Demirtaş’ın bir davadan ceza almaması karşısında cezaevinde çıkacağı vakit alelacele bir dava uydurup yeniden tutuklu kalmasını sağlarken konuyu dini sosla bulandırıp “Bunları bırakamayız. Eğer biz bırakırsak ebedi alemde şehitlerimiz bize bunun hesabını sorar’’ demesi aslında geldikleri noktanın ne denli demokrasiden, modern dünyadan uzaklaşmış olduklarını açıkça göstermişti. Benzer davranışı Osman Kavala davasında da uygulamakta yine bir beis görmediler.
AKP ve Tayyip Erdoğan siyasete girerken ne denli haklı gerekçelere sahip olmuşsa şimdi bu denli haksız ve vicdansız davranabilmesi, herkesten önce Erdoğan’la birlikte siyasete girmiş ya da onunla uzun zaman siyaset yapmış insanlara dert olmuş olması gerekir. Nitekim Davutoğlu’nun ve Babacan’ın attığı adımları, Erdoğan’ın çıkış zamanındaki demokratik taleplere bir geri dönüş olabilir mi diye bekleyen milyonlarca insanın bugün bu çıkışlarda hiçbir ışık görmemesi büyük bir hayal kırıklığı değilse nedir?
Haydi diyelim ki Davutoğlu’nun çıkışında biraz da “kişisel” ögeler vardı, peki ya Babacan’ınki? Nedir bu sessizlik, yapılan ve yapılmakta olan yanlışlar ortadayken Babacan ve arkadaşları neden ortaya çıkıp da bir “delikanlılık” yapmıyorlar ki? Neden, eski liderlerine karşı “Yanlış yapıyorsun, bizim siyasete girişimiz de seninle çalışmış olmamız da senin “tek adam” hayallerini gerçekleştirmek için değildi, insanımıza gerçek bir özgürlüğü ve gerçek bir demokrasiyi getirmek içindi diyemiyorlar? Neden buna benzer itiraz cümleleri kuramıyorlar? Korkuyorlar mı? Yoksa eski yoldaşımıza vefasızlık yapmayalım mı diyorlar?
Eğer Babacan gerçek bir lider olmak istiyorsa bugün Tayyip Erdoğan’ın yaptıklarına en şiddetli itirazları yapabilmesi gerekiyor. Özellikle bugün Tayyip Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen sistemle Meclis’i bir meclis olmaktan çıkarmasına, hatta kendi partisini bile siyaset üreten bir kurum olmak yerine kendi yapmak istediklerine meşruiyet sağlayan bir paravana dönüştürmesine itiraz etmeyecekse Babacan siyasete neden girdi ki? Öyle televizyon köşelerinden suya sabuna dokunmayan programlara katılmanın ise hiçbir kıymetiharbiyesi olmadığını görmüyor mu?
Ben hep söylüyorum, Tayyip Erdoğan ve AKP’nin iktidara gelmiş ve bunca yıldır iktidarda olması kendi yeteneklerinin bir sonucu değil, seküler kesimin bu ülkede kurulmuş devlet ve siyaset ilişkisinin keyifli sonuçlarından memnun oldukları için ülkeye gerçek bir özgürlükçü demokrasi getirmek gibi bir amaca mesafeli durmuş olmalarındandır. Bu yönde yapılan ve çoğu zaman gençlerden gelen siyasi çıkışlara da izin vermeyen devlet erki sonuçta güdük, vizyonsuz, ne söylediğini bilmeyen bir seküler kesim siyaseti oluşturmuştur. O nedenle de AKP’nin iktidara gelmesi, içi boşalmış bir seküler kesim siyasetinin varlığı nedeniyledir. Yoksa iktidarın, coronavirüsle mücadelede havayollarında KDV oranını yüzde 1’e indirdikten bir hafta sonra uçuşları yasaklaması gibi çocukları bile güldürecek yanlışlar yapabilmesi, bu ülkeyi yönetenlerin ne denli yetenekli olduklarını açıkça göstermektedir.
Bütün bu nedenlerle bugün muhalif olan herkesin, özellikle seküler kesim siyasetini büyük ölçüde temsil eden CHP’nin ve tabii Babacan’ın Deva Partisi’nin, yeteneği kendinden menkul bu iktidara karşı itirazlarını demokratik biçimlerde yükseltebilmesi lazımdır.
Bunun için ihtiyaçları olan tek şey ise biraz cesarettir.