Helin Bölek’e…
Sevda hele ki özgürlüğe sevdalanmak, yaşamı anlamlı kılar. Özgürlüğe sevdalı, tüm canlarla birlikte özgür yaşamak istediysek, mutlaka sizin gibi sorgulayanlarla, özgürlüğü eşitliğe evirmek için mücadele edenlerle çokça buluşmuşsunuzdur, buluşmuşuzdur. Düşünceler buluştukça, dayanışma arttıkça, özgür yaşam olguları toplumsallaştıkça giderek geleceğe güvenle bakarız, biliriz, deneyimlemişizdir. Her geçen gün aklımız daha netleşir, sevda politik tutuma dönüşür, dayanışma örgütlülüğe.
Bizler kendi bariyerlerimizi kırıp buluştukça, faşizmi yıkmak için verilen mücadeleler, kapitalizme karşı direniş, yaşamı özgürleştirmek için örgütlülük güçlendikçe, sistem için öteki oluveririz. Faşizm inşa edenler, sistemi yönetenler, her olayı paraya yasağa çevirerek, algı oluşturup kendileri için ötekiler ile toplumun diğer kesimleri arasında mesafe koymaya, algı ile halkları birbirinden koparmaya, öteki diye tanımladıkları bizleri baskılamaya tüm güçleri ile devam ederler, böylece iktidar olurlar. Her yol geçerlidir kendileri için, ne doğanın yasalarını engel olarak görürler, ne yüzlerce yıllık bellekler bir anlam ifade eder, ne kazanılmış haklar geçerlidir onlar için, ne meşru hukuk kuralları, ne özgürlük, ne eşitlik, ne insanlık, ne sevda.
Özgür düşünenler ise sistemin tüm yasaklarını, bariyerlerini hiçe sayarak faşizmi yıkmak için, kapitalizmi durdurmak için mücadeleye devam ederler. Bu uğurda mücadeleler buluşur, yollar mutlaka kesişir.
Grup Yorum ile buluşmam türküler ile başlamıştı. Helin sesi ile enerjisi ile dokundu yaşamıma, onu dinlediğimde sistemin yorgunluğu gidiyordu üzerimden geriye umut kalıyordu belleğimde. Grup Yorum’dan İbrahim Gökçek’le bir mücadelenin içinde kesişti yollarımız. Dünya Su Konseyi’nin 2009 İstanbul Forumu’ndan bir yıl kadar önceydi Birleşmiş Milletler’in kararları yaşadığımız topraklarda güçlü uygulanmaya karar verilmiş olmalıydı ki, 1992 Dublin’de alınan kararları planlamaya Türkiye’ye geliyordu yüze yakın ülke ve enerji-su şirketleri. Yaşayacaklarımızı, politik süreci tartışmak, suların özgürlüğünü korumak için suyun ticarileştirilmesine Hayır Platformu’nu oluşturduk pek çok kurum, siyasi örgüt. Suların, derelerin, suyun yolculuğuna destek doğal alanların sermaye birikimine sokulmaması için birlikte mücadeleye başladık, İbrahim’le yoldaşları ile. Suyu özgürleştirmek, yaşam alanlarını korumak için bir araya gelmiştik bir kez. Halkların yanı başında, suların kıyısında, şirketlere, şirketleri kollayan kolluk güçlerine karşı sürdü suyu özgürleştirme mücadelemiz yıllarca. İktidarın gücü, uluslararası kararlar, şirketlerin büyüklüğü, yerlisi yabancısı engel olamadı yaşam alanlarını korumak için mücadelede yan yana gelenlere, bizlere.
Pandemi günlerinde iktidar hukuksuzca cezaevlerine soktuğu siyasileri, hasta tutsakları, gazetecileri, avukatları, halkın iradesinin temsilcisi vekilleri, yerel yöneticileri ölüme mahkûm ediyor. Bu topraklarda pandemi günlerinde şirketler, örneğin Çıtlık’ta, Eskişehir Osmangazi’de alana iş makineleri ile girmeye devam ediyor. İnşaat, maden, enerji şirketlerinde işçiler salgın da eklenerek güvencesiz koşullarda çalışmaya devam ediyor.
Bu topraklarda ormanı deşen şirketlerin hızarlarına karşı, maden, enerji, inşaat şirketlerine karşı, onları koruyan polis otolarının bariyerlerine, jandarmaya rağmen, üstelik virüs yasaklarına rağmen, yan yana geliyor halklar. Hangisi daha tehlikeli diye yazmıştı bir güçlü kalem, virüs mü kapitalist sistem mi. Yanıtını alanlarda yan yana gelen, birlikte mücadele eden halklar veriyor bugünlerde.
Türküler yasaklandığında, muhalif sanat susturulduğunda, gerçeği yazan yayın organları kapatıldığında, her yasak ilan edildiğinde, özgürlükler için direnenler, mücadele edenler, siyaset yapanlar, haklarını arayan öğrenciler, şiddete, savaşa karşı çıkanlar, birbiri ile dayanışanlar rehin alınıp özgürlüklerinden koparılıyor. Cezaevlerinde hukuksuzca tuttukları siyasi tutsakları salgına-ölüme; işçileri, işsizleri açlığa mahkûm ederlerken, yaptıkları zulümlere mecliste yasal kılıf oluşturmaya çalışırlarken boşuna evlere maske yollayıp göz boyamasın AKP-MHP bloku; vazgeçmeyiz özgürlük mücadelesinden.