Eko-sosyalizmin öncü isimlerinden Michael Löwy, gazetemize konuştu. Löwy, korona salgını nedeniyle kapitalizme ilişkin başlayan tartışmadan insanlığın kurtuluş ütopyasına, Rojava modeline kadar bir dizi konuda kısa ama çarpıcı değerlendirmeler yaptı
Hüseyin Kalkan
Tüm dünyada yayılan küresel koronavirüs pandemisi, dünya çapında sistem tartışmasını da beraberinde getirdi. Kapitalizmin yer yüzünde insan, hayvan ve doğal yaşamı uçurumun kenarına getirdiği ve tüm egemenlik sisteminin çatırdadığına dair dünyanın önde gelen entelektüelleri ve toplum yoğun bir tartışma yürütüyor. Kapitalizm salgını fırsat bilip daha derin bir egemenlik sistemi mi kuracak, alternatif çıkacak mı, yoksa kapitalizm kendisiyle beraber dünyayı uçuruma mı sürükleyecek? Yeni Yaşam gazetesi olarak eko-sosyalizm fikrininin önemli düşünürlerinden Michael Löwy ile konuştuk. Löwy’ye göre insan ırkının yaşaması kapitalizmin ortadan kaldırılmasına ve tabiat ananın korunduğu yeni bir dayanışma toplumuna bağlı. Löwy, Rojava’nın mükemmel bir özyönetim modeli olduğuna da dikkat çekti.
- Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi tüm uluslararası organizasyonlar çöktü. Kapitalist sistem sadece Marksistler tarafından değil tüm dünya tarafından tartışılıyor. Salgınla birlikte bir komünist ütopya mümkün mü?
Koronavirüs salgınıyla birlikte insanlar kapitalizmi reddetmeye başlarsa bu mükemmel olur. Fakat bunun olacağından emin değilim. 1918-19’daki İspanyol gribi milyonlarca insanı öldürdü ancak toplumu anti-kapitalist bir tutuma yönlendirmedi. Yalnız şu bir gerçek ki; eğer salgınlardan, daha kötü ekolojik felaketlerden kaçmak istiyorsak, ihtiyacımız olan şey komünizm, daha doğrusu eko-komünist bir ütopya.
- Virüs adeta kitleleri gönüllü olarak evde kalmaya zorlamışken, devletleri kim zorlayacak, kolektif bir dayanışma ağı kurmaya.
Bir dayanışma ağı mevcut fakat sadece internet aracılığıyla. Şu anda sağlam bir dayanışma çok zor şartlar altında kendi hayatlarını tehlikeye atan ve canla başla insanların hayatlarını kurtarmaya çalışan sağlık emekçileri, doktorlar ve hemşireler tarafından gösteriliyor. Bizim yapmamız gereken, dünya çapında toplum sağlığı kurumlarını sistematik bir şekilde yok eden neoliberal hükümetleri ifşa etmek.
- Dünya çapında bir dayanışma ağı oluşturmada Türkiye, Suriye, Irak ve İran’da önemli ağırlığı olan ve kolektif yaşama yatkınlıklarını ortaya koymuş olan Kürtleri ve Kürt siyasetinin nasıl bir katkısı olur?
Her şeyden önce Kürtler kendi toplumlarında organize bir dayanışmaya sahipler. Krizlere, otoriter ve anti-demokratik politikalara karşı koyabiliyorlar. Kürtlerin dünyaya katkıları, Rojava bölgesinde mükemmel demokratik özyönetim örnekleri olabilir.
- Türkiye’de Kürtler uzun süredir ötekileştiriliyor. Koronavirüs salgınına rağmen 8 Kürt belediye eşbaşkanı görevden alındı. Bu gelişmeler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dünyada azınlıkları baskı altına alan birçok hükümet var, fakat Erdoğan’ın Türkiye’si bunların en kötüsünden biri. Seçilmiş Kürt belediye başkanlarının anti-demokratik, keyfi ve adaletsizce görevden alınmaları ötekileştirme siyasetinin bariz bir örneği. Bir başka örnekte, Selahattin Demirtaş gibi Kürt siyasetçilerin sahte suçlamalarla cezaevinde tutulması.
- Bu kapitalizmin insanlığa son saldırısı mı?
Kapitalizm var oldukça, dünyanın her yerindeki insan hayatı, salgınlar, savaşlar, diktatörler ve ekolojik felaketlerle tehdit edilecek. 21’inci yüzyılda insan ırkının hayatta kalması, kapitalizmin ortan kaldırılma ihtimaline ve ifade özgürlüğüne eşitliğe dayanışmaya ve tabiat ananın korunmasına dayalı bir toplum yapısına bağlı.
Çeviren: Mehmet İnanç
Filozof Micheal Löwy Kimdir?
Marksist sosyolog ve filozof Micheal Löwy 1938 yılında Brezilya’da Sao Paulo’da dünyaya geldi. 16 yaşında Rosa Luxemburg’un yazılarını keşfederek, sosyalist oldu. Üniversite eğitimini sosyal bilimler üzerine tamamlayan Lövy 1960 yılında São José do Rio Preto Üniversitesi’nde ders vermeye başlar. 1961 yılında doktora için Fransa’ya giden Löwy, ünlü sosyalist Lucien Goldmann’ın rehberliği altında eğitimini sürdürdü. Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi’nde sosyal bilimler alanında onursal/fahri profesör olarak ders veren Micheal Löwy, 1961 yılında Fransa vatandaşlığına geçti. Yazar birçok düşünürle, edebiyatçıyla ve özellikle Marksist teorisyenlerle ilgilenmiş, makaleler yazmıştır. Din ile ilgili çalışmalar da yapmış olan yazar Latin Amerika kökenli olmasına rağmen kurtuluş teolojisi ilgisini çekmiş ve bunun üzerine kitap yazmıştır.
Devrimler, Demir Kafes, Kafka: Boyun Eğmeyen Hayalperest, İsyan ve Melankoli
Moderniteye Karşı Romantizm, Marksizm ve Din kitaplarının da yazarıdır
Löwy, eko-sosyalizmin önemli kuramcılarından biri olarak kabul ediliyor.